"Mira, hadi kalk. Saat 2 olmuş." İlkinin sesiyle uyunmak tam bir çileydi. Çünkü sabahları ikimizde çok huysuz olurduk. "İlkin başım çok ağrıyor." Yastığımı başıma bastırdım. "Hava da çok sıcak zaten."Yataktan kalkıp lavaboya ilerledim. "Milli takım görüşmesi ne zamandı?" diye seslendim İlkin'e. "Senin 4'te. Benim ki de senin ki bitince işte. 4.30 falan gibi tahminen." Yüzüme su çarptım. "Dünü iyi atlattık. Sakin sakin eve girebilmemiz mucize resmen. Hiç bir şey hatırlamıyorum." diye ekledi. "Bende hiç bir şey hatırlamıyorum. Umarım bi rezillik çıkartmamışızdır."
Kahvaltı yaptıktan sonra üstümüzü değiştirip aşağı indik. "İlkin, sen bekle burda. Ben telefonumu unutmuşum. Hemen onu arayıp geleyim. Olur mu?" Başıyla onaylayınca, asansöre geri bindim. 21. kata ulaşmak biraz uzun sürüyordu. Asansörden inip, şok yaşamam bir oldu.
"Günaydın." dedi karşımda upuzun boyuyla dikilen Barış Alper. "Senin ne işin var burada?" diye sordum. "Karşı komşunum ya hani. Hiç mi hatırlamıyorsun?" dedi. Neyi hatırlamıyor muyum? "Neyden bahsediyorsun?" diye sordum aniden. Cevap vermek yerine sırıttı sadece. "Boşver, hatırlamasan daha iyi senin için. Görüşmek üzere." Asansöre binip gitti.
Bu da neydi şimdi?
Neyden bahsediyordu?Hızlıca telefonumu alıp aşağı indim. Yetişebilirsem ne olduğunu anlatması konusunda ısrar edecektim. Komşu olma şokunda sonra dediği şeyler fazla olmuştu.
"Barışı gördün mü?" dedim İlkine. "Evet az önce çıktı. Neden ne oldu? İyi misin?" Sesim gergin çıkmıştı. "Evet evet iyiyim. Az önce komşu olduğumuzu öğrenip şaşırdım. Sonra bana 'hatırlamıyor musun?' diye sordu. 'Neyi' diye sorunca da sırıtıp gitti."
Hızlıca bloktan çıkıp etrafa bakındım. Yoktu. "Bu kadar merak ettiysen babanı arayıp antrenman saatlerini öğren. Yetişebilirsek görüşmeden sonra gidip sorarız." dedi İlkin. Fazlasıyla mantıklıydı.
<3
"Önümüzdeki ilk maç Hollanda ile, önemini biliyorsunuz. Yurt dışı, maç işlemleri, yani kısacası genel şeyler için buraya imza atmanız lazım."
Önünde duran evrak ve kalemleri bize uzattı. İlkin ile görüşmelerimiz ard arda olduğu için beraber almışlardı bizi. İmzayı atıp bir kaç konudan konuştuktan sonra çıkmak üzere ayağa kalktık.
"İkinizde Galatasaray'da oynuyorsunuz hâla değil mi?" Başımızla onayladık. "Transfer bölümü ile ilgim olmadığından emin değildim. Biz kulübünüze gerekli evrakları iletiriz. Görüşürüz kızlar."
Odadan çıkıp kapıya doğru ilerledik. "Babanı arasana." dedi İlkin. Telefonumu çıkarıp rehberden babamı aradım.
"Tamam babacım. Görüşürüz." Telefonu çantama koydum. "Birazdan başlayacaklarmış antrenmana. Yetişiriz bence." Başıyla onayladı. "Hadi gidelim o zaman."
Yaklaşık 15 dakikalık yol sonrası tesise gelmiştik. Sahaya çıkıp babamın yanına gittik. Onunla biraz konuştuktan sonra benchlere oturup beklemeye başladık. Barış'ı bir kaç kez bize doğru bakarken yakaladım. İlkine bakıyor gibiydi.
Molaya girdiklerinde Barış tek başına içeri ilerledi. Hazır tekken peşinden gidip sorabilirdim. "İlkin bekle, hemen geliyorum." Hızlıca ayağa kalkıp içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."