"İyi ki aramızı düzelttik Barış. Seni çok özledim." Yaklaşıp bana sarıldı."İyi ki Mira. İyi ki." dedi ve başımı öptü.
"Sahi ya, biz nasıl aramızı düzelttik?"
Çalan telefon sesi ile benden uzaklaştı.
"Kim arıyor Mira?!" diye bağırdı. Arka cebimden telefonumu çıkardım.
Berat Ayberk Özdemir Arıyor...
Telefonun sesi yükseldikçe Barış benden uzaklaşıyordu. Telefon neden kapanmıyor?
"Barış! Nereye gidiyorsun? Berat gibi sende mi beni bırakacaksın?"
Biri kolumu sarsmaya başladı. Ne oluyor?
"Mira! Mira! Uyansana kızım." İlkin?
Gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Dışarda değildim. Barış'ta yoktu. Rüya görmüştüm.
"Berat arıyor. Niye arıyor Mira bu çocuk seni?" Telefonu yatağa fırlattı. Gördüğüm rüya ile aynı olan tek şeyin Berat'ın arıyor olması sinirimi bozmuştu. Resmen kabustu.
Cidden yine neden arıyordu bu çocuk beni?
Telefonu elime alıp Berat'ı geri aradım. İlk çalışta açıldı. "Alo, günaydın Mira'cım." dedi. Sabahları sesini duyarak uyanmak istediğim son insan Berat'tı.
"Ne var Berat. Sabah sabah, ne oldu?" dedim sertçe. "Bugün müsaitsen konuşabilir miyiz?" Telefon hoparlördeydi ve İlkin'de konuşmayı duyuyordu. "Hayır Berat. Kabul edeceğimi düşündün mü cidden?" dedim. İlkin'de en az benim kadar sinirliydi. "Ya Mira-" Sözünü bitirmesine izin vermeden telefonu suratına kapattım.
"Sadece sen mi kaldın dün gece?" diye sordum İlkin'e. Dün gece erkenden uyumaya gittiğim için bilmiyordum. Tüm takım kalmış olsa da fark etmezdi gerçi.
"Hande ve Ebrar'da içerde. Diğerleri gitti ama artık uyanman lazım. Saat 1 oldu. Hani alışverişe gidecektik?" dedi.
Doğru ya. Tamamen çıkmıştı aklımdan. "Doğru. Unutmuşum özür dilerim. Sen içeri geç ben de hazırlanıp geliyorum hemen." dedim. İlkin'de kapıyı kapatıp çıktı.
Yarım saat içinde hazırlanmıştım ve kızlarla ayakkabılarımızı giyiyorduk. Çıkmak için kapıyı açınca karşımda Berat'ı görmeyi beklemiyordum. Asansörden inmiş kapıya doğru ilerliyordu. Tam suratına kapatacakken yetişip kapıyı tuttu.
"Ya salsana Berat beni. Neden geldin buraya?!" Sesim fazlasıyla yüksek çıkmıştı. "Bağırma Mira. Düzgünce konuşmaya geldim işte! Bıktım artık seni ikna etmeye çalışmaktan. Dinle beni artık!" Bu sefer de onun sesi yüksek çıkıyordu.
Kızlar bir kaç adım geri gitti. Üçü de çok sinirliydi. Tam Berat'a ağır sözler söyleyecekken karşı kapı açıldı ve içerden koşar adımlarla yaklaşan bir Barış Alper Yılmaz çıktı. Berat'ı arkasından tutup kendine çevirdi. "Etrafımızda fotoğraf çekip magazine verecek kimse yok. Dün ki meselemize devam etmeye mi geldin?!" dedi.
Berat hafif bi kahkaha attı. "Dün olduğu gibi bugün de soruyorum. Hadi benim Mira ile bi geçmişim var-" Berat'ın sözü bitmeden Barış onu duvara ittirdi.
Berat toparlanıp onu karşılık verecekken Barış'ın evinden Merih çıktı. Hızlıca gelip ikisini ayırdı. "Kafayı mı yediniz lan siz? Ne bok yemeye çalışıyorsunuz?" Üçüde bize bakıyordu. Merih Barış'ı kolundan tutup içeri sokmaya çalıştı. "Bırak!" dedi ve içeri girip kapıyı sertçe kapattı Barış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."