~ 29 ~

731 27 47
                                    



İlkin ile antrenmandan çıkmış, soyunma odasında üstümüzü değiştiriyorduk. "Canım çıktı canım. Bayılıcam şimdi." dedi İlkin. İkinci antrenmanıydı onun. "Sabah Berkanlar seni almaya geldi mi?" diye sordum. Sabah Barış ile beni tek bıraktıkları için hâla sinirliydim onlara. "Evet niye ki?" diye sordu İlkin. Sonra ona sabah olan her şeyi anlattım. Zaten soğuma yaparken geç kaldığımız için sadece ikimiz vardık odada.

Hazırlandıktan sonra otoparka İlkin'in arabasına doğru ilerledik. Ama ben taksi ile geldiğim için araba nerde bilmiyordum. "Araba nerde?" diye sordum. "Bilmem." diyip telefonundan birini aradı.

"Alo geldiniz mi..? Tamam...Çıktık bizde...Tamam...Geliyoruz..."

Telefonu kapatıp geri cebine koydu. Sonra koluma girdi. "Hadi gidiyoruz." dedi ve beni çekiştirmeye başladı. "Ya nereye gidiyoruz İlkin?"

Bi süre daha ilerledikten sonra bir arabanın önünde durduk ve Berkan arabadan indi. "Selam yenge." dedi İlkin ile sarılırken. "Selam Berkan." dedim. İlkin öne, Berkan'ın yanına oturdu ve bende arka kapıyı açtım.

Açtığım gibi de Barış'ı görmem bir oldu. Arabanın camında siyah film olduğu için dışardan baktığımda fark etmemiştim.

"Selam." dedi Barış gülümseyerek. Hasbinallah. Kapıyı geri kapattım ve arabaya binmeyi red ettim. İlkin camını açtı. "Mira hadi bin de gidelim artık." dedi. Oflayarak arabaya bindim.

Yol boyunca Barış benle konuşmaya çalışmıştı ama sadece camdan dışarıyı izliyordum.

"Mira, cevap versene." dedi Barış kolumu tutarak. En son dayanamayarak döndüm ona. "Ya  ne var Barış? Ne?" dedim hafif bağırarak. "Niye görmezden geliyorsun beni?" dedi. Allah Allah, acaba neden?

"Ya sence Barış? Neden olabilir Allah aşkına?" dedim tekrardan kızarak. "Özür diledim ya." Ofladım. "Bende özür dileyince geçmediğini söyledim."

Son söylediğimden sonra başka bir şey dememişti. Nereye gittiğimizi hâla bilmiyordum.

"Sorması ayıp, nereye gidiyoruz biz birisi söyleyebilir mi artık?" dedim ön koltuğa doğru eğilerek. "Barış'a sor. Bizle muhattap olmayın. Kendi halimizde çok mutluyuz şu an. Sizle uğraşamayız." dedi Berkan, İlkin'in elini tutarak. "Ya dalga mı geçiyorsunuz siz benimle topluca?" diyip tekrardan arkama yaslandım.

"Ben söylerim nereye gittiğimizi istersen." diyip iyice bana yanaştı Barış. "Yaklaşma bana. İstemiyorum." dedim. (Şüpheli)

Bir kaç dakika daha gittikten sonra arabayı park etti Berkan. Bizim eve çok yakın bir kafeye gelmiştik. "Eveet geldik." dedi İlkin aşağı inerken. Dördümüzde arabadan inip kafeye doğru ilerledik. Yürürken Barış omzuma kolunu attı. Ne kadar çekilmeye çalışsam da izin vermiyordu. "Ya bıraksana Barış." dedim. "Hayır."

Kafeye girdiğimizde çok kişi yoktu içeride. Bu da iyi bir şeydi hepimizin açısından.

Boş bir masaya ilerlediğimizde İlkin'in yanına oturmaya yeltendim ama Berkan izin vermedi. "Ben arabada ne dedim Mira?" dedi sandalyeye otururken. "Of Of!"

Dördümüzde bir şeyler sipariş ettik. Berkan ve İlkin kendi aralarında konuşuyorlardı. Ben telefonuma bakıyordum. Barış'ta benim telefonuma bakıyordu. Fark edince ekranımı kapattım. "Ne bakıyorsun?" dedim kızarak. Kafasını kaldırıp gülümsedi.

21 || Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin