"Babama görüşürüz diyip gidelim mi?" dedim İlkin'e. Hâlâ dediği şeyleri düşünüyordum."Babacım, biz gidiyoruz. Diyeceğin bir şey var mı?" Babam bana döndü. "Yarın akşam kulüp yemeği var, isterseniz Ilkin'de gelebilir. Ama itiraz istemiyorum Mira, sen kesin geliyorsun." dedi. Bende bıkkın bir şekilde "Baba ya! Etkinliklere takımından çok ben katılıyorum zaten." dedim. "Hadi Mira'cım hadi. Yarın akşam görüşürüz."
Babamın yanından ayrılıp arabaya bindik. "Ya her şeyi anladım da ben neden babamın takım yemeğine gidiyorum? Hani mantıklı tek bir açıklaması bile yok."
<3
Saat 7.30 olduğunda siteye yeni gelmiştim. Bloğa girdiğimde Barış'ın asansör beklediğini gördüm. O beni fark etmeden merdivenlere yürüdüm. "Kaçmana gerek yok."
Fark etmiş demek ki.
"Kaçmıyorum. Neden kaçayım ki? Sadece seninle yüz yüze gelmek istemiyorum." dedim. "Yani kaçıyorsun."
Yanına ilerledim. "Cidden şu an seninle tartışacak mecalim yok. Başka zamana erteleyelim." dedim. Güldü. "Peki." Asansör gelince içeri girip yıkarı çıkmayı bekledik.
"Bir şey değil, dün için." dedi. "Sessizliği bozmayıp, kendini övmesen olmuyor dimi?" Kaşlarını yukarı kaldırdı.
"Yok olmuyor." dedi bilmiş bilmiş. "Sağ ol, dün için." diye karşılık verdim bende. Sonra ikimizde asansörden inip kendi dairelerimize girdik.
Bi süre telefonuma baktıktan sonra hızlıca bi duş aldım. Şimdi ise mutfakta kendime makarna kaynatıyordum.
Kapı çaldı.
"Kim o?" Delikten baktım.
Barış.
"Ne var?" dedim kapıyı açıp. "Kusura bakma ama, makarnan var mı? Bir paket falan kadar." Gülümsedim. "Var, var tabi ki de. Sana yok."
Kapıyı kapatıyordum ki eliyle kapıyı itti. "Huysuzluk yapmanın sırası değil. Antrenmandan yeni geldim ve bir şey yemezsem bayılacağım. Eve de yeni taşındığım için pek bir şey yok. Lütfen?" dedi.
Kapıyı sonuna kadar aralayıp içeriyi işaret ettim başımla. "İçeri girmeme gerek yok. Ben bekliyorum, sen getir." Ben burda dün ki yardımı için ona iyilik yapmaya çalışıyorum, adam bana hâla emir veriyor.
"Kendime makarna yapıyorum. İçeri gelip ondan yiyebilirsin. Dünün telafisi olur." dedim. Terliklerini çıkarıp içeri geçti. "Gerek yoktu aslında." dedi kısık sesle. "O yüzden mi hiç sorgulamadan kabul ettin?"
Elimdeki makarna tabakları ile masaya oturdum. "Su?" diye sordum. Başıyla onaylayınca da içeriden iki bardak ve bir de su getirdim. Tabağın yarısı bitmişti. Hayvan.
"Eline sağlık. İdare eder yani. Güzel gibi olmuş." Gururundan iltifat bile edemiyor. Egosunun köpeği olmuş. Gerizekalı. "Afiyet olsun. İçeride daha var. Bitince tekrar koyarım."
O ikinci tabağını yerken ben fazlasıyla içtiğim suyun pişmanlığını yaşıyordum. Adeta şişmiştim. "Ee nasıl gidiyor torpil, pardon voleybol hayatın?" dedi Barış.
"Ya bak şunu anla, ben kimsenin torpilini kullanmadım, kullanmam da. Babam antrenörlük yapmadan önce başladım ben voleybola. Ayrıca Galatsaray'a torpilli girmiş olsaydım, Milli'ye alınmazdım." Milli takım lafını duyana kadar ifadesi alaycıydı.
"Sen milli de misin? Geçen senelerde neden görmedim seni hiç?" diye sordu. "Geçen kış ağır bi' sakatlık geçirdim. Uzun süre topa dokunamadım bile." Kaşları çatıldı. "Geçmiş olsun, nasıl oldu?"
"Top uzağıma düşünce yere atlamam gerekiyordu. Hem libero olduğum için, hemde topa en yakın ben olduğum için karşılayamazsam benim suçum olacaktı. Maçta çok önemli bir maçtı. O anlık panikle kötü bi şekilde atlayınca işaret parmağım kırıldı ve kolum burkuldu. Kolum bi süre sonra geçti ama parmağımdan sonra her şey çok zorladı."
Adeta şok olmuştu.
"Geçmiş olsun tekrardan." Ayağa kalktı ve tabağıyla bardağını mutfağa götürdü. "Sağ ol, ben kaldırırdım aslında." dedim. "Sıkıntı yok. Ellerine sağlık tekrardan. Ben kalkayım. İyi akşamlar."
<3
Saat 9 olduğunda İlkin gelmişti ve beraber film izleme kararı almıştık. "Korku filmi mi izlesek?" dedim. İlkinde onaylayınca bir film seçip izlemeye başladık.
"Altıma etmeme az kaldı. Çok korkuyorum." Rastgele karşımıza çıkan filmin bu kadar korkunç olmasını beklemiyorduk. "MİRA!"
Hasiktir. Işıklar gitti.
İlkin ile 5-6 dakikadır karanlığın içinde tek başımıza oturuyorduk. Kapım çalana kadar.
Birbirimizin koluna girmiş vaziyette, korkak adımlarla kapıya ilerledik. Delikten bakınca Barış olduğunu gördüm. Kapıyı açıp "Buyur?" dedim. İlkinle kol kola oluşumuza bakıp güldü.
"Alt tarafı ışıklar kesildi. Bu kadar korkacak ne var?" dedi. "Emin ol, izlediğimiz korku filmini izlemiş olsan sende korkardın." dedi İlkin. "Ben kimseden korkmam." Bu durumda bile ego yapıyor ya, inanmıyorum cidden.
"Neden geldin?" diye sordum hızlıca. "Sizde de ışıklar gitti mi diye soracaktım da, durumunuz belli zaten." Kapıyı Barış'ın suratına kapattım. İlkinle kol kol odama yürüdük ve beraber yatağımda uyuduk.
<3
Mira Argun
3 Bölüm Sonu<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfic"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."