Sabah gözlerimi odamda açtım ama yukarı çıktığımı bile hatırlamıyordum. Barış hâla burada mı diye bakmak için yavaş adımlarla aşağı indim. Salona girdiğimde elleriyle yüzünü kapatmış bir şekilde duruyordu. Geldiğimin farkında değildi."Günaydın." dedim ne olduğunu anlamaya çalışırcasına. Ellerini yüzünden çekip gözlerime baktı. "Günaydın. Babanla konuştun mu hiç?" diye sordu. Ne alakaydı sabah sabah?
"Hayır yeni uyandım zaten. Telefona da hiç bakmadım. Neden ki?" dedim yanına otururken. "Telefonunu kontrol eder misin bi?" dediğini yapıp WhatsApp'a girdim. Hem babamdan, hemde menajerimden mesajlar vardı bir sürü. Önce babamınkine tıkladım.
Babam&Mira
Babam: Mira günaydın.
Sabah 12'de tesislerde ol.
Önemli bir şey için çağırıyorum.
Sakın geç kalma.Barış da benimle beraber okuyordu mesajları ama onun yüzünde şaşırma belirtisi yoktu benim aksime. Babam ile olan sohbetten çıkıp menajerimin attıklarına girdim.
Elmas(Menajer)&Mira
Elmas: Mira hanım merhaba.
Babanız saat 12'de Florya Metin
Oktay tesislerinde olmamızı rica etti.
Lütfen gelmeyi ihmal etmeyin.
İyi günler.Telefonu kapatın yanıma koydum ve Barış'a döndüm. "Ne oluyor?" diye sordum ve cevap vermek yerine telefonunu uzattı bana. Babamdan ve kendi menajerinden mesajlar vardı ona da. Tek tek baktığımda benimkiyle neredeyse aynı mesajlar olduğunu gördüm. Fazlasıyla panik olmaya başladım.
"Daha kahvaltı yapmadık ama saat on bir olmuş. Ben eve gidip hazırlandım erkenden kalktığım için. İstersen sen giyin, bende karşıdaki fırından bir şeyler alıp geleyim ikimize." dedi Barış.
"Tamam olur ama yukarı çıkmaya uğraşma bir daha. Arabada bekle. Yeriz bir şekilde." dedim ve başıyla onayladığı gibi yukarı çıktım hızlıca.
Hazırlandıktan sonra çok beklemeden bahçeye çıktım. Barış arabası ile beni bekliyordu.
Yol boyunca fazla konuşmadık. İkimizde oldukça stresliydik. Sadece Barış'ın aldığı simitlerden yedik. Daha doğrusu Barış arabayı sürerken hem kendim yedim, hem de Barış'a yedirdim.
Tesislere geldiğimizde arabadan indik ama ikimizde yürümüyorduk. Öylece bekliyorduk. "Hadi gidelim." dedi Barış bana elini uzatarak. Bende elini tutup ilerlemeye başladım.
Babamın bizi çağırma sebebinin dün ki haberlerle alakalı olduğunu az çok tahmin edebiliyordum ama anlam veremiyordum. Çünkü daha önce de haberimiz çıkmıştı ama kimse bizi bu ciddiyetle bir yerlere çağırmamıştı.
Tesise girer girmez babamın söylediği odanın önüne ilerledik. Geldiğimiz sırada ellerimizi bıraktık ve Barış kapıyı tıklattı.
İçeri girdiğimizde babam, menajerim ve Barış'ın menajeri olduğunu tahmin ettiğim bir adam vardı. Hiç biri mutlu veya neşeli durmuyordu. Tam aksine, fazlasıyla ciddilerdi.
"Oturun çocuklar." dedi babam önündeki sandalyeleri işaret ederek. Dediğini yapıp oturduk hemen. "Sizi neden çağırdığımızı az çok tahmin edebiliyorsunuzdur herhalde." diyerek devam etti babam. Başlarımızla onayladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."