"Tövbe estağfurullah ya! Kalksanıza artık!" Salonumda uyuya kalmış üç tane erkek ile karşı karşıyaydım. "Yenge dedik bağrımıza bastık ama sen iki dakika uykuyu bile çok görüyorsun bize!" diyerek kalktı Kerem.Saatin on bir olduğundan ve biraz daha kalkmazlarsa antrenmanlarına geç kalacaklarından haberleri yoktu sanırım.
"Keyfimden uyandırmıyorum herhalde. Saat on bir oldu. Antrenmanınız yok muydu sizin?" dedim. "Ne!" Yunus ve Berkan da hemen ayağa kalktı.
"Kahvaltıya kalamıyorsunuz herhalde." diyerek mutfağa ilerledim bende.
~
"Eee bugün ne yapıyoruz?" dedi İlkin. Kahvaltı yapıyorduk. "Benim antrenmanım var altıda." diyerek cevapladı Hande. "Benim de var ama dörtte." dedi Ebrar. İlkin ve bizim de vardı ama ikideydi. Günün geri kalanı bize kalıyordu yani.
"Bizim ikide. Napıcaz?" diye sordum ortaya. "Bugünü pas geçelim. Ben evimi özledim zaten yeter." diyerek cevapladı Ebrar sorumu. Hande de onu onayladı. "Tamam o zaman yarın haberleşiriz."
~
Antrenmandan bir saat önce çıkmıştık yola. Tesislere babamın yanına uğrayacaktım. Arabayı park ettikten sonra aşağı inip babamın yanına ilerledik. Bizi fark edince hem bana hem İlkin'e sarıldı. "Vaayy hoşgeldiniz kızlar. Uğramıyordunuz uzun zamandır." dedi. Sahaya bakmamaya çalışıyordum. Bakarsam Barış'ı göreceğimin farkındaydım çünkü.
"Çocuklar mola yapabiliriz. 10 dakika sonra tekrar gelin buraya." diye bağırdı babam sahaya. İşte tam o an sahaya baktım ve Barış ile göz göze geldim. Kerem, Berkan ve Yunus yanımıza geldiği sırada, o içeri doğru ilerliyordu. "Barış! Gel oğlum sende buraya." diye seslendi babam.
BABA NE YAPIYORSUN???
Barış babamın talimatını duyduktan sonra önce olduğu yerde kaldı, sonra yavaş adımlarla yanımıza ilerlemeye başladı. Babamın yanında nasıl davranmamız gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Keremler'e baktığımda üçü de bana kaş göz yapıyordu.
Barış buraya geldiğinde benim yanıma geçti. Bilerek mi yapıyordu bilmiyordum ama sinirlerim bozulmuştu. "Efendim hocam." dedi sonra. "Niye hemen gidiyorsun oğlum. Siz Mira'yla yakın arkadaş değil misiniz? Ben varım diye gitmene gerek yok. Bir şey demeyeceğim." diye karşılık verdi babam.
Ah babacım, bir bilsen bu hayvanın kızına neler yaptığını...
Barış bana yandan bakış atıp tekrar babama döndü. "Yok hocam bence siz yanlış anlamışsınız. Yakın arkadaş değiliz biz." dedi. "Evet babacım. Değiliz." diyerek onayladım bende onu. İkimizde birbirimize bakıyorduk ben bunu söylerken.
Babam şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı. "Tamam çocuklar. Gidebilirsiniz isterseniz." dedi babam. Barış'a teşekkür edip yanımızdan ayrıldı. Sonra da Berkan "Hocam biz İlkin ve Mira'yı alabilir miyiz izninizle?" diye sordu babama. "Tabi, tabi. Bende içeri giriyorum. Geç kalmayın." diyerek onay verdi ve dediği gibi içeri geçti babam.
Beşimiz tek kalınca ortamda sessizlik oluşmuştu. Sessizliği bozan ise daha önce pek sohbetimin olmadığı Kaan abiydi. "Naber gençler?" dedi yanımıza yaklaştığı sırada. Sonra bi kolunu Kerem'e, bi kolunu da Yunus'a attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."