~11~

1.4K 43 21
                                    



Bu akşam yine davet vardı. Yani davet değil de bağış gecesi gibi bir şeydi. Tabi bağış bütçesi olanlar veya canı isteyenler katılıyordu sadece. Bizim kızlardan da sadece Hande, Ebrar, Eda abla ve Melissa gidecekti normalde. Aslında bağış gecelerini en çok Zehra severdi ama bu akşam erkek arkadaşının doğum günü olduğu için gelemeyecekti. Bana göre ise bağış etkinlikleri genelde çok sıkıcı geçtiği için gitmek gibi bir düşüncem yoktu.

Ancak kızlar beni de gelmeye ikna edebildiklerinde İlkin de çok mutlu oldu ve o da gelmeye karar verdi. Mutlu olmasının tek sebebi ise Berkan'ın da orada olacak olmasıydı. Yani en azından öyle umut ediyorduk.

Hande ve ikimizin stilisti beraber çalışıyordu. O nedenle ikimiz beraber kıyafet provasındaydık. Aslında çoğu zaman ikimizde kıyafetlerimizi kendimiz seçiyor olsak da, bu gece söylenene göre çok önemli olduğu için; stilistlerimize ihtiyacımız vardı.

Hande'nin o gün yüzüme tokat gibi çarptığı gerçeklerden sonra aramız biraz gergindi. Aslında alınmamıştım ama o öyle düşünüyor olacaktı ki aramız mesafeliydi.

Benim giyeceğim elbisenin sonlarına doğru geliyorduk, az kalmıştı. Hande'nin ise bana göre boyu biraz daha uzun olduğu için
-ben 1.75'im Hande 1.90- onunkinin bitmesine daha vardı.

"Kızlar biraz mola verelim." Hande ile başımızı salladık ve ikimizde aynı anda terasa ilerledik. Konuşma zamanımız gelmişti anlaşılan.

"Eee naber?" dedim sessizliği bölmek için. Önce bi süre sadece yüzüme baktı, sonra hızlı bir şekilde "Mira seni kıracak bir şey söylemek istemedim. Ama eğer yaptıysam çok salağım çok özür dilerim gerçekten." dedi. Onun bu hâline gülmek istedim. Onun yerine parmak uçlarıma çıkıp olabildiğince sarıldım.

"Beni kıracak bir şey yapmadın Hande. Hatta tam aksine, söylediğin şeyler sayesinde bir çok şeyin farkına vardım. İyi ki varsın." dedim. "Neyse hadi içeri girelim artık da bitsin bir an önce."

<3

Kıyafetlerimiz bitmişti ve şu an Hande'nin arabası ile Hande'nin evine gidiyorduk. "Seninkiler geliyor mu bari akşam?" dedi. "Bilmiyorum. Hiç umrumda da değil açıkçası." diye cevap verdim. Aslında biraz umrumdaydı. Bütün gün akşam olay çıkmasın diye dua etmiştim. "Berkan falan gelecekse Barış'da gelir bence." dedi Hande. Bende bir umut öyle tahmin ediyordum.

Bi süre sonra Hande "İkisini de istemiyorsun yani." diye sordu. Arabayı otoparka park ediyorduk. "Gönül ister ki hayır diyeyim ama maalesef ne hayır ne de evet diyemiyorum. Çünkü ne istiyorum ben de bilmiyorum." İkimizde güldük.

"Berat'la olan ilişkiniz çok güzeldi Mira. Açıklama yapmaması ve seni o kadar üzmesi yaptığı en büyük hataydı ama ne bileyim şu an değişmiş gibi. Aldatmadığını da biliyoruz. Köpek gibi de pişman. Seni de hâla seviyor gibi." dedi. Haklıydı.

"Ama bu kendini onunla barışmaya zorlaman gerektiği anlamına gelmiyor. Söylemek istemiyorsun, hepimiz farkındayız ama Barış'tan azıcık hoşlandığını biliyoruz. Sen normalde hiç kimseye bu kadar sinirlenmezsin hatta umursamazsın bile ama Barış'ın sana dediği şeylerden sonra moralinin ne kadar bozuk olduğunu hepimiz fark ettik. Geçen gün de söylediğim gibi, yeni birinden hoşlanman suç değil." Arabadan indik ve bloğa doğru yürüdük.

"Ya tamam, itiraz etmek istemiyorum. Barış biraz hoşuma gidiyordu ama o güne kadar. Söylediği şeylerden sonra bütün hevesim kaçtı. Berat konusuna gelecek olursak, yüzünü her gördüğümde moralim bozuluyor ve özlediğimi fark ediyorum. Neden bilmiyorum ama aklıma hep eski zamanlar geliyor." Asansöre bindik.

21 || Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin