"Bir tanem, kalk hadi." Barış'ın saçlarımda gezen parmakları ile gözlerimi açtım. "Günaydın." dedim gülümseyerek. "Günaydın bir tanem. Benim çıkmam lazım son antrenman için."Yatakta doğrulup başımı Barış'ın göğsüne yasladım. "Tamam. Direkt maça mı geçeceksiniz?" Başını salladı. "Maçtan önce olur mu bilmem ama ilk yarıdan sonra yanına kesin geleceğim." dedi. Sonra da saçlarıma bir öpücük kondurup yataktan kalktı. "Tamam hayatım. İyi antrenmanlar." Ayağa kalkıp bende onu yanağından öptüm ve kapıya kadar ona eşlik ettim.
Sabah Barış Alper'in yanında uyanmayı çok seviyordum. Günüm daha güzel geçiyordu.
Bugün 9 Eylül'dü ve akşam tekrardan milli maç vardı. İzmir'de stadyuma yakın bir otel odasındaydım.
Günün ilerleyen saatleri hızlıca akıl gitmiş, stadyuma gelmiştik. Ablamlar bu maç yoktu ama locada yanımda Duru, Aylin ve Gözde vardı. Aylin kızını küçük olduğu için getirmemiş olsa bile Gözde'nin oğlu Can buradaydı. Çok tatlı bir çocuktu Can. Emir olsa çok eğlenirlerdi diye düşünmüştüm epeyce.
Maçın ilk yarısı bitmişti ve durum 1-0'dı. Biz öndeydik. Duru ve Aylin locanın iç kısmına girmiş bir şeyler alıyorlardı kendilerine. Gözde ise Can'ı kucağına alıp yanıma oturdu. "Naber?" diye sordu. Açıkçası hiç beklemiyordum çünkü resmi bir tanışıklığımız yoktu. "İyi, sen?" diye karşılık verdim.
"Bende iyiyim canım. İrfan yazdı şimdi. Seninkinin şarjı bitmiş. Ben içeri Irfan'ın yanına gidiyorum, gelirken seni de almamı söylediler." dedi ayağa kalkarken. "Aaa süper. Teşekkürler söylediğin için." dedim onu locanın dışına doğru takip ederken.
Düşman takımlarda olsalar bile İrfan ile Barış'ın çok iyi anlaştığını biliyordum. Garipti ama bir o kadar da güzeldi arkadaşlıkları. Özellikle son zamanlarda Barış sürekli İrfan ile antrenmanda yaptıkları şeyleri anlatıyordu. Bende merakla dinliyordum tabi ki.
Merdivenlerden indikten sonra uzun bir koridora çıktık. Ben nereye gideceğimizi bilmiyordum. Sadece Gözde ve Can'ı takip ediyordum.
"Eee sizin nasıl gidiyor, var mı hiç gelecek planları?" diye sordu Gözde adımlarını yavaşlatarak. Sorduğu soru ile ne ima etmeye çalıştığını fark edince fazlasıyla stres oldum.
Biz daha önce Barış ile hiç gelecek hakkında konuşmamıştık,
"Yani... Ne yalan söyleyim, gelecek hakkında konuşmadık pek." diye yanıtladım aklımdaki düşünceleri susturmaya çalışarak. "Neden ki? İstemiyor musun sen şu an bir şeyler?" sorduğu soru ile şok olmuştum.
Tabi ki istiyordum. Kim Barış Alper ile bir gelecek istemezdi ki?
"Hayır, yani evet... Offf, bir dakika." dedim ellerimle yüzümü kapatarak. Elim ayağım birbirine girmişti resmen. Gözde önümde durup gülümsedi. "Stres olmana gerek yok. Dinliyorum ben seni." dedi. Derin bir nefes vererek konuştum.
"Tabi ki istiyorum. Hemde çok istiyorum ama nasıl desem..? Biz Barış'la bir süre çok ayrı kaldık. Ne bileyim, tartıştık falan hep. Uzun süredir tanıyoruz birbirimizi evet ama bu sürenin çoğunluğunda ayrı kaldık birbirimizden. O yüzden erken mi yoksa normal mi karar veremiyorum. Biraz da korkuyorum insanların tepkisinden. Hem Barış'ta hiç girmiyor bu konulara."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfic"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."