"Ablam günaydın. Biz eniştenle çıkıyoruz. Çok kısa bir işim var benim. Geleceğiz hemen." Uyanır uyanmaz duyduğum ilk şey bu olmuştu. Ellerimle gözlerimi ovuşturarak "Tamam." dedim. Onca gürültüye rağmen, Emir hâla uyuyordu.Yastığımın altından telefonumu alıp bildirim kutumda gezinmeye başladım. Bir sürü kişiden mesaj vardı.
Barış dışında.
Galatasaray'ın resmi hesabının beni hikayesinde paylaştığını görüp kendi hikayeme ekledim. Bir de Whatsapp'tan bir bildirim vardı. Kerem'den gelen bir videoydu.
Berkan, Yunus ve Kerem video halinde doğum günümü kutlamışlardı. Her ne kadar dikkatimi onlara vermem gerekiyor olsa da, gözüm sadece arkadaki koltukta oturan ve bir iki saniyeliğine gözüken Barış'a takılmıştı. Bu da moralimin bozulmasına neden olmuştu.
"Günaydın teyze." dedi Emir uykulu sesiyle. Telefonumu kapatıp kucağıma aldım onu. "Günaydın canım."
Ablamın dediği gibi çok da uzun süre geçmeden, eve geri dönmüşlerdi. Şimdi ise hep beraber kahvaltı yapıyorduk.
"Akşam bir yemeğe çıkalım diyoruz eniştenle. Hem doğum gününü kutlamış oluruz. Ne dersin?" diye sordu ablam. Açıkçası hiç beklemiyordum. Evde küçük bir pasta keseriz diye düşünmüştüm. "Gerek yok abla ya. Cidden." diye yanıtladım sorusunu. Hiç halim yoktu.
"Yılda bir kez doğum günü kutluyorsun zaten. Saçma sapan şeyler yüzünden mahvetme özel gününü." dedi eniştem ayağa kalkarak. Bir bakıma haklıydı aslında. "Teyze sen bana pasta yiyeceğiz diye söz vermiştin." diyerek ısrar etti Emir. "Tamam tamam. Gidelim akşam yemeğe. Pasta da yeriz hem, Emir çok istiyor."
Cümlem biter bitmez bende sofradan kalktım. Yavaş yavaş masayı toplamaya başladığım sırada ablam da bana yardımcı oluyordu.
Zaman hızlıca geçmiş, saat altı olmuştu. Odamda uzanmış, keşfetimdeki doğum günü editlerimi izliyordum. Ablam kucağında Emir ile içeri girip yanıma oturdu. "Hadi kalk hazırlan. Şık bir şeyler giyin. Fotoğraf çekiliriz." dedi. Başımla onayladım ve telefonumu kapatıp baş ucuma koydum. "Elbise falan mı giyeyim yani?" diye sordum ablama, dolabıma ilerlerken. "Evet. Zahmet olmazsa Mira Hanım."
Saat sekize gelirken, hepimiz hazırdık. "Mira hadi! Çıkıyoruz!" diye seslenen eniştem ile yerimden kalktım ve hızlıca kapıya yöneldim. En sevdiğim beyaz elbisemi giymiştim.
Arabaya binmiştik ve yola çıkmıştık ama hâla nereye gittiğimizi bilmiyordum. "Hiç sormadım nedense. Biz nereye gidiyoruz?" dedim. Aynı zamanda camı açıyordum. "Sürpriz." dedi ablam ve eniştem aynı anda. "Alt tarafı yemek yemeye gidiyoruz. Ne abarttınız?" dedim.
Arabadan indiğimizde geldiğimiz yerin neresi olduğunu zar zor anlayabildim. Sahilde uyuya kaldığım ve Barış'ın uzun süre beni beklediği yerdi burası. "Hanginiz buldunuz burayı?" diye sorsam bile cevap alamadım.
İçeri ilerlediğimiz sırada Emir'in elini tutuyordum. Ablam "Gel annecim." dedi ve eğilip kucağına aldı Emir'e. Ben onlara göre bir iki adım daha öndeydim.
İçeriye adımımı atar atmaz ışıklar yandı ve şu ana kadar "arkadaşım, kardeşim" olarak adlandırdığım herkes ortaya çıktı bir anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
21 || Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Babanın torpili ile voleybol takımında oynuyor olman, başarılı olduğun anlamına gelmez." "Madem beni bu kadar küçük görüyorsun, neden benle muhatabı kesmiyorsun?" "Mecburiyet."