Şu hayatta ne yapıyorsan yapacaksın ama bazı şeyleri keskin sınırlarla ayırmayacaksın. Ne kadar büyük konuşursan o kadar dediğini yutuyordun. Mesela İlkin kırk yıl düşünse bir futbolcuyla randevuya çıkacağı aklına gelmezdi.
O akşamki yemekten sonra iki gün geçmişti. Barış'tan hiçbir geri dönüş yoktu ama İlkin de ona ulaşmaya çalışmadığı için bunu çok büyük bir olay olarak görmüyordu. Kendisi şu sıralar program olarak yoğundu. Bazen takımın antrenmanlarına da katıldığı oluyordu. Yorgunluktan kafayı koyduğu gibi uyuduğu için düşünmeye çok fırsatı olmamıştı. Elif sorduğunda biraz anlatmıştı. Genel olarak iyi geçen bir akşamdı. İlk başlarda biraz gergin olsa da sonlara doğru Barış'ın yanında rahat hissetmişti. Özellikle ondan hoşlandığını söylediği an aklına geldikçe sırıtıyordu.
"Başladı yine." Hande ve Zehra kendi aralarında konuşuyorken İlkin biraz önceki yoğun çalışmadan sonra nefesleniyordu. Antrenmanın bitmesine az kalmıştı ama pestili çıkmıştı. "İlkin yine kendi kendine sırıtıyorsun."
"Yorgunluktan." diye geçiştirdi Hande'yi.
"Yorgunluktan güleni de ilk defa görüyorum." dedi bu sefer de Zehra. Antrenmanın başından beri İlkin'le uğraşıyorlardı. İlkin onlara kim olduğunu söylemese de bir randevuya çıktığından haberleri vardı.
"Bence gizemli bey ile alakalı."
"Öyle mi dersin?" O ikisi konuşmaya devam ederken İlkin onları dinliyordu. Sanki kendisi hakkında konuşulmuyor gibi davranıyordu.
"Öyle, öyle." Zehra uzanıp İlkin'in yanağından makas aldı. "Bu özenle sakladığınız kişi kim acaba İlkin hanım?" Zehra yumruğunu mikrofon gibi yapıp İlkin'e uzattı.
"Saklamıyorum. Sadece aramızda bir şey olmadığı için söylemedim." Tepkilerinden korkuyordu. Özellikle Zehra'nın futbolcular hakkında iyi düşünmediğini biliyordu.
"Üzerine gitmeyelim." dedi Hande yardımına yetişerek. "Hadi bitirelim de gidelim artık."
Yarım saatlik bir çalışmadan sonra antrenmanı bitirdikten sonra İlkin ilk iş kendini duşa attı. Bu sıcaklarda hareket etmek ölüm gibiydi. Üzerine kot şortunu ve askılı tişörtünü giydikten sonra salondan çıktı. Saçları hala ıslaktı. Birazdan kabarmaya başlarlardı ama yapabileceği bir şey yoktu. Eve gitmeden önce Avm'ye gitmesi gerektiği için bu şekilde idare etmeliydi.
Antrenman çantasını arabaya attıktan sonra koltuğa yerleşti. Aldığı birkaç kıyafeti değiştirmek için gidiyordu. Normalde online yapardı ama birkaç şey daha bakması gerektiği için mecbur gidiyordu. Telefonunu arabaya bağlayıp bir şarkı açtıktan sonra yola koyuldu. Avm'nin kapalı otoparkına park ettikten sonra saçlarını biraz olsun saklamak için kafasına şapkasını takıp arabadan indi. Kulaklıklarını da taktıktan sonra hazırdı. Elinde poşetlerle yürümeye başlamıştı ki telefonuna mesaj geldiğini belli eden bildirimi duydu. Saatinden kim olduğuna bakmak için kolunu kaldırdığında ise Barış ismiyle karşılaştı.
"İkinci buluşma için mekanı senin seçmeni bekliyorum."
İlkin elindeki poşetleri dirseğine doğru indirip önünden geçtiği GS store'un fotoğrafını çekip ona attı. Altına da "Burası olur mu?" yazmıştı. Birkaç dakika sonra Barış'tan gülen surat emojisi gelmişti. Sanırım İlkin'in insiyatif alıp ikinci buluşma için bir adım atması gerekiyordu. Bu yüzden en mantıklı şeyi yapıp ona ne zaman müsait olduğunu sordu.
"Aslında şimdi idmandan çıktım. Birkaç saatlik bir boşluğum var." İlkin mesajı okuduktan sonra karşıdaki mağaza camından kendine baktı. Böyle gitmek mantıklı mıydı? İlkin genelde de böyle dolaşan bir olduğu için çok bir sorun olmazdı ama saçları bugün ekstra bir divaydı. Yine de eğer Barış'la görüşmeye devam edeceklerde çocuk onu mutlaka böyle görecekti. Bu yüzden rahat olmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper
Fanfictionİlkin geçmişte yaşanan tatsız durumları bir daha yaşamayacaktı. Gelecek sefer Barış Alper'in yanından dahi geçmeyecekti.