Bölüm 10

2.2K 171 53
                                    

Rol yapmak, zor değildi. Asıl zor olan kendin gibi davranabilmekti. İlkin haftalardır iyiymiş gibi rol yapıyordu. Bunu yaparken zorlanmamıştı. Hatta geçen güne kadar iyi olduğuna kendini bile inandırmıştı ama bir yerden patlak vermişti.

Takımla birlikte antrenmanlara başlamıştı. İlk gün gayet iyiydi. Takımla olmak ona iyi gelmişti. Takım yemeğine katılmış arkadaşlarıyla olimpiyat heyecanını paylaşmıştı. Ancak sonra gerçek, yüzüne bir tokat gibi çarptı. İlkin iyileşmişti ama bu en iyi döneminin yakınından bile geçmiyordu. Bir umut hala şansım olabilir mi diye düşünmüştü ama olmayacaktı. Paris'e gidecekti ama kadroda yerinin olacağını sanmıyordu. Üstelik insanların neler söylediğini biliyordu. O yorumları teker teker okumuştu. Onun haketmediğini düşünen çok insan vardı ama İlkin böyle düşünmüyordu. Bu sene hiç olmadığı kadar çalışmıştı.

Olmayınca olmuyordu. Arkadaşlarının olimpiyatlar için çekilmiş fotoğraflarına bakıyor ve iç geçiriyordu. Bugün son antrenmanlarını yapmışlardı. İlkin de onlarla beraberdi. Onların neşelerini bozmamak için elinden geleni yapmıştı. Diğerleri fark etmemişti ama Elif'in anladığını biliyordu. En yakın arkadaşı onun tek bir bakışından ne düşündüğünü anlardı.

"İlkin ne yapıyorsun annecim?" İlkin telefonuna bakmayı kesip odasının kapısından ona seslenen annesine baktı.

"Hiç, öyle oturuyorum."

"Birer kahve içelim mi?" İlkin konunun kahve olmadığını biliyordu. Annesinin endişeli bakışları günlerdir üzerindeydi. Kadın haklı sayılırdı. İlkin doğru düzgün konuşmuyor ve yemek yemiyordu. Dışarıdaki insanlar ondaki bu durumu anlamasın diye elinden geleni yapıyordu ama eve geldiğinde maskesini çıkarıp bir kenara atıyordu.

"Olur, içelim." Canı hiçbir şey istemiyordu ama annesini daha fazla endişelendirmek istemiyordu.

Ayağa kalkıp annesinin peşinden mutfağa girdi. Annesi kahve makinesini çalıştırıyordu. İlkin gidip annesine sarıldı. Kadın onun bu hallerine alışık olduğu için elini uzatıp kızının sırtını okşadı.

"Güzel kızım benim." İlkin ailesi için minnettardı. Her zaman onun yanında olmuşlardı. "Bak ben bu sabah ne aldım?" Annesi ondan ayrıldığında İlkin onun ne yapacağını izledi. Annesi neşeyle elindeki dergiyi ona uzattığında eline aldı. "Sizin fotoğraflar çıkmış."

İlkin ilk sayfadaki toplu fotoğrafı görünce biraz önce eline aldığı kahve fincanını tezgaha bıraktı. Demek sonunda yayınlamışlardı. Derginin sayfalarını çevirdi. Birkaç sayfa sonra gördüğü fotoğraf hareketlerini durdurdu. İkisinin olduğu fotoğraftı.

"Barış Alper değil mi o?" Annesi onun uzun uzun incelediğini fark etmiş olmalıydı.

"Evet."

İlkin'in içinde bulunduğu buhranlı dönemden Barış da nasibini almıştı. İlkin onun mesajlarına cevap vermemiş, aramalarını açmamıştı. Üstelik bunları Barış ciddi bir ilişki istiyorum dedikten sonra yapmıştı. İlkin ona haksızlık ettiğini biliyordu ama öyle bir dönemden geçiyordu ki Barış'ı da buna dahil etmek istememişti ve onun da şu an kafasının karışık olduğunu biliyordu. Aslında İlkin'in geri çekilmesi de bu yüzden başlamıştı.

Mesajlaşmalarından birinde Barış transfer döneminden bahsetmişti. İlkin onun gitme ihtimalinin olduğunu biliyordu. Bu da her şeyin çok daha kötü olacağını gösteriyordu. İlkin işte bu yüzden sporcularla çıkmak istemiyordu. Kendisi Galatasaray'da kalacağına dair sözleşme imzalasa bile karşı tarafta ne olacağı belli değildi. Kendini korumak istemişti. Barış'tan hoşlanıyordu. Bu konuda bir sıkıntı yoktu ama eğer ona kendini iyice kaptırırsa olacaklardan korkuyordu. İlkin sevdiği insanın uzakta olmasını istemezdi.

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin