Bölüm 20

2.2K 207 62
                                    

Eğer insanları gerçekten tanımak istiyorsanız hata yapmanız lazımdı. Sizi destekleyen görüntülerinin altına gizlenmiş nefret, o zaman açığa çıkabilirdi. İlkin 24 yaşındaydı. Artık çocuk değildi. Bu yüzden insanların ona bir gün iyi bir gün kötü davranmasına şaşırmıyordu.

Her şeyin başladığı 2023 yazından sonra kazandıkları başarı onlara belli bir düzeyde popülerlik kazandırmıştı. İnsanların çoğu belki de o zaman voleybol izlemeye başlamıştı. İnsanlar başarıya açtı. Bu yüzden onları hemen benimsemişlerdi ama işler ne zaman sarpa sardı işte o zaman her şey değişmişti.

İtalya karşısındaki büyük yenilgiden sonra takımda bazı değişiklikler olmuştu. Kızların hiçbiri bencil değildi. Aksine herkes yapıcı olmuştu ve kendi kapasitelerinin bu olmadığı görüşündeydi. Antrenmanlar yapılmış, saatlerce taktik konuşulmuştu ama işin sonunda o sahaya çıkıldığında sadece onlar ve voleybol vardı. Sonraki oyunu kaybetmek demek olimpiyatların bitmesi demekti. İlkin'in gerginliği de bu yüzdendi.

Sabahki uzun süren antrenmandan sonra herkes kendi köşesine çekilmişti. İlkin herkesin stres yönetim biçiminin farklı olduğunu biliyordu. Mesela Elif hep birlikte oturan takım arkadaşlarının yanına gitmeyi tercih etmişti ama İlkin odasındaydı. Kafasında binlerce düşünce geçerken yalnız kalmak istemişti.

Paris onun beklediği gibi başlamamıştı ama en azından beklediği gibi bitmeliydi. Bu takım kürsüde olmayı hak ediyordu. İlkin elinden gelenin fazlasını yapmalıydı. Kendini mental olarak da hazır hissediyordu. Ailesi ve Barış dışında kimseyle konuşmuyordu. Ne sosyal medyaya giriyor ne de haber okuyordu. Tek odağı yarın olacak maçtı.

Barış'ın maç gününden sonra yaptıkları konuşmadan sonra İlkin ona İtalya maçının olduğu sabah mesaj atmıştı. Barış ancak maçtan sonra cevap verebilmişti. İlkin ona bu yüzden kızamazdı. Çünkü erken bir saatte yazmıştı ve Barış gece uyuyamadığını söylemişti. Maçın üzüntüsünü hala yaşıyordu. Bir de İlkin'in üzüntüsü eklenince ortam bir anda kaosa dönmüştü. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir türlü uygun oldukları saatleri ayarlayamadıkları için konuşamamışlardı. Nasıl bir denk gelişti ikisi de bilmiyordu.

"Bakalım şimdi müsait misin?" İlkin telefonunu eline alıp Barış'ı sesli aradı. İlkin sabah antrenmana gidiyorum diye mesaj atmıştı. Barış ise sadece bir kalp yollamıştı.

"Alo?" Telefon birkaç çalıştan sonra açıldı ve Barış'ın sesi duyuldu. İlkin nihayet ona ulaşabilmişti.

"Napıyorsun?"

"Bir dakika." Arkadan gelen sesler eşliğinde İlkin onu bekledi. Bazı konuşmalar duyuyordu ama tam anlaşılmıyordu. Bugün Barış'ın izin günüydü. Dışarı çıkmış olabilirdi. "Evet, şimdi müsaitim."

"Nerdesin ki?"

"Sabah erkenden kız kardeşim geldi. Onun birkaç işi vardı. Onlarla uğraşıyordum, yavrum. Sana dönemedim."

"Anladım." dedi İlkin. Barış birkaç defa kardeşlerinden bahsetmişti. İlkin de kendi kardeşinden bahsetmişti. "Ne güzel onların işlerine yardımcı oluyorsun. Demir'den günlerdir bir şey istiyorum. Üşengeçliğinden yapmıyor." İlkin bu konuda doluydu. Çünkü daha sabah aynı muhabbetten Demir'le biraz tartışmışlardı.

"Ne istiyordun?"

"Önemli bir şey değil." Gerçekten de komik bir şey olduğu için İlkin, Barış'a söylemek istememişti. "Boşver."

"Ben halledeyim. Bana söyle." dedi Barış ısrar ederek.

"Gerçekten öyle bir şey değil. Demir'in yapması gereken bir şey. Uzakta olduğu için gitmek istemiyor."

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin