Bölüm 11

2.1K 162 54
                                    

"Buluşmalarımızın hepsi yemek yemekle bitiyor. Farkında mısın?" İlkin bir yandan yemeğini yiyor bir yandan da Barış'a laf yetiştiriyordu. Stadyumdan çıktıktan sonra Barış'ı sevdiği bir mekana getirmişti. İlkin'in buraya geldiğinde sürekli yediği yemeği söylemişlerdi. Barış hiç ısrar etmeden tamam, demişti. İlkin arada beğendi mi diye kontrol ediyordu. Sevdiği şeyleri, Barış'ın da sevmesini istiyordu.

"Ne yapayım? Yemek yemeyi sevdiğin için senin böyle ikna ediyorum."

"Nereden biliyorsun sevdiğimi?" dedi İlkin gülerek.

"Yemek görünce parlayan gözlerinden." Barış yemeğinden yemeye devam ederken İlkin onu izliyordu. Şu birkaç günde onu görmemek farklı hissetmesine sebep olmuştu. "Kendimden biliyorum."

"O zaman böyle giderse diyetisyenlerimiz bizi ayırmak için her şeyi yapar." dedi dalga geçerek ama sonradan ne dediğini fark edince gerilmişti. Sevgili olmadan ayrılmaktan bahsediyordu.

"Sen benden kaçmadığın sürece kimse ayıramaz." dedi Barış gözlerinin içine bakarak. Sanırım İlkin'in yaptığına epey bir içerlemişti. Haklıydı da. "Paris'e gittiğinde de aynısını yaparsan bu sefer yanına gelmem zor olabilir."

"Neden öyle davrandığımı anlattım."

"Bana güvenmediğinin farkındayım." İlkin itiraz etmek için ağzını açacağı sırada Barış onu susturup konuşmaya devam etti. "Bunda yanlış bir şey yok. Kısa süredir birbirimizi tanıyoruz."

İlkin elindeki çatalı masaya bıraktı. İştahı kaçmıştı. Kendini tam açıklayamadığını hissediyordu. Yanlış anlaşılmak en çok korktuğu şeylerden biriydi. Hele Barış'a karşı daha zordu. "Bir daha aklıma bir şey takıldığında kendi içimde çözmeye çalışmayacağım. Bu senin için yeterli bir söz mü?" Bir şekilde onu ikna etmeliydi. Barış'ın da dediği gibi Paris'e gittiğinde uzun bir süre yüz yüze görüşemeyeceklerdi. Bu da aralarında soruna neden olabilirdi. İlkin bu sefer böyle olmasını istemiyordu.

"Yani diyorsun ki Paris'te her gün benimle konuşacaksın." Resmen ağzından söz almaya çalışıyordu ve bu durum İlkin'in çok hoşuna gidiyordu.

"Sonra beni bunaltıyorsun falan deme de." dedi genç kız tek kaşını havaya kaldırarak.

"Yok, demem." dedi Barış hemen. "Son birkaç günde yaşadıklarımdan son-" Barış bir anda konuşmayı kesti. Utanmış bir şekilde gözlerini kaçırdığında İlkin onun ilk defa böyle davrandığını görüyordu. "Avusturya ve Fransa arasında saat farkı yokmuş biliyor musun?" Birden değişen muhabbet yüzünden İlkin gülmemek için kendini tutmaya çalışıyordu. Barış gibi birinden böyle şeyler görmek sevimliydi.

"Kampa mı gidiyorsun?"

"Evet. İkimiz de ülkeden ayrılıyoruz."

"Takımı özledin mi?" Saat geç olmasına rağmen ikisi de rahat bir şekilde oturmaya devam ediyordu. Üstelik İlkin'in yarın uçuşu vardı.

"Özledim." Barış'ın gözlerindeki ifade gerçekten de özlediğini gösteriyordu.

Biraz daha oturup sohbet ettiler. Mekanın içinde tek tük kişiler kaldığında ikisi de kalkmaları gerektiğini anlamıştı. İlkin bu sefer onun ödemesine izin vermeden hesabı ödeyip Barış'ı zorla dışarı çıkarmıştı. Hesabı erkeklerin ödemesi gerektiği saçmalığına inanmıyordu. Arabayı biraz uzağa park ettikleri için yürümek zorundalardı.

Yan yana yürürken İlkin'in gözleri uyumlu bir şekilde atılan adımlarındaydı. İstanbul'da hiçbir zaman gece bitmediği için biraz insanlardan uzakta yürüyorlardı. "Peki ne zaman döneceksin?" Barış'ın sorusuyla başını kaldırdı.

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin