Bölüm 8

2.4K 151 70
                                    

Konuşmak, insanlar için önemliydi. İletişim kurmak için gerekli olan şeylerden biriydi. Karşındaki anlamanı ve daha da önemlisi kendini anlatmanı sağlardı. Şu dönemde insanların çoğu anlamayı değil de anlatmayı tercih ediyordu. Herkes bencildi.

"İlk önce yeni sezon formalarla toplu çekim yapacaksın. Senden önce giden sporculardan kişisel çekimlerini tamamlamış olacaklar. Sen direkt birlikte olanlara dahil olacaksın." Menajeri Seda da anlatmayı sevenlerdendi. İlkin'i sabah tek bir mesajıyla ayağa kaldırmıştı. Normalde daha erken söylemesi gereken fotoğraf çekimini nedense ona son dakika söylemek aklına gelmişti.

İlkin emrivakileri sevmezdi ama bir şey diyememişti. Şimdi de Seda'nın arabasıyla çekimin yapılacağı stüdyoya doğru gidiyorlardı. Galatasaray'ın yeni sezon için anlaştıkları spor markası futbol formalarına benzer bir şekilde voleybol için de tasarım oluşturmuştu. Yakında online olarak satışa çıkacak formaların marka yüzü olarak seçilen kişilerden biri de İlkin'di.

Normalde böyle şeyler hoşuna giderdi. Sezon boyu gideyecekleri formaları deneyecek ilk kişilerden biri olmuştu. Seda ona formaları tabletinden gösterdiğinde ise daha çok heyecanlanmıştı. Bu heyecanım en büyük etkilerinden biri de nihayet o mor formalardan kurtuluyor olmalarıydı. Yalan söylemeyecekti. O formayı sevmiyordu. Hele de o mor şortu.

"Benden başka kimler olacakmış?" Seda birkaç sporcu demişti ama kim olduğunu söylememişti.

"Onu tam olarak bilmiyorum. Tek bildiğim erkek voleybol takımından birinin de olduğu." İlkin kim olduğunu tahmin edemiyordu ama önemli değildi. Zaten basit bir fotoğraf çekimiydi. Gerilmeye gerek yoktu.

Yolculuğun geri kalanında pek konuşmadılar. İlkin genelde telefonuyla ilgilenmişti. Barış'la dünkü buluşmalarından sonra birkaç kez mesajlaşmışlardı. Dün akşam aklına geldiğinde gülümsemeden edemedi. Barış'la vakit geçirmek eğlenceliydi. İlkin onunlayken olumsuz şeyler düşünmüyordu. İlgisini ona verdiği için bu dönemde yaşadığı sorunları görmezden geliyordu.

Gecenin sonunda ikisi de farklı yollara ayrılmıştı. Barış ona arabasına kadar eşlik etmeyi teklif etse de İlkin gerekli olmadığını söylemişti. Ayrılmak için sarılmayı başlatan kişi ise bu sefer Barış'tı. İlkin bu beklenmedik hareket karşısında heyecanını çok fark ettirmemeye çalışmıştı. Ne kadar başarılı olduğu ise bilinmiyordu.

"Geldik." Seda arabayı durdurup konuştuğunda İlkin telefonunu çantasına koydu. Arabadan ilk inen de o olmuştu. Etrafı incelerken Seda'nın önden yürüdüğünü görünce hemen onun peşine takılmıştı.

İçeri girdiklerinde ise ortamda bir kargaşa hakimdi. Etrafta koşturan çalışanlar ellerinde kıyafetlerle bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. İlkin bu kadar büyük bir çekim olduğunu düşünmemişti. Çünkü üç tane kurulan arka plan vardı. Kameranın deklanşörüne basıldığında çıkan ses bütün stüdyoyu inletiyordu.

İlkin, Seda'nın nereye gittiğine baktığında ise kadının bir adamla konuştuğunu görmüştü. Sanırım o gelene kadar etrafa bakabilirdi. İlk önce insanların daha yoğun olduğu sağ tarafa doğru yürümeye başladı. Birisi çekil yapıyordu. Kim olduğuna bakmak için insanların yanına yaklaştı. Kameranın odağındaki kişiyi görmeyi ise hiç beklemiyordu. Bu nasıl bir şanstı?

"Barış kollarını ceketin cebine koyar mısın?"

Fotoğrafçının direktiflerini harfiyen yerine getiren adama hala şokla bakmaya devam ediyordu. Seda'nın söylediği cümlelerden sadece voleybolcuların geleceğini sanmıştı ama yanılmıştı. Barış Alper tam karşısında üzerinde kırmızı antrenman ceketiyle çekim yapıyordu. Niye ona söylememişti? Gerçi İlkin de söylememişti. Sanırım bunda yanlış bir şey yoktu.

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin