Bölüm 24

1.8K 202 68
                                    

Huzuru bir insanın yanında da bir şehirde de bulabilirdiniz. Hatta bir şarkıda bile huzuru bulmak mümkündü. İki yakın arkadaşın yolculuğa çıktıklarından beri hissettiği huzur, içlerindeki bütün stresi sıfırlamıştı. Hayalini kurdukları tatili yapıyorlardı. İstedikleri karavanı satın almışlar ve bir heyecanla yola çıkmışlardı. Birbirlerini gazlayışları işe yaramıştı.

İlkin'in Ege'de sevdiği şeylerden biri yol kenarındaki meyve satıcılarıydı. Elif'le karavanı durdurup istedikleri hangi meyve varsa almışlardı. Şimdi de kamp için seçtikleri bölgede park etmişler meyve yiyorlardı.

İlkin kamp sandalyesinden biraz öne kayıp masadan bir salkım üzüm aldı. Karşılarındaki deniz manzarası insana iyi geliyordu. Burayı seçmelerinin en büyük nedeni de buydu. Üstelik çok fazla kalabalık değildi. Diğer karavanlar ve çadırlar onlardan uzakta duruyordu. Kimsenin kimseyle alakası yoktu.

"Dün gittiğimiz koya yine gidelim mi?" İlkin ağzına attığı üzümü çiğnerken bir yandan da konuşuyordu.

"Olur." Elif'in kabul etmesine şaşırmamıştı. Çünkü gerçekten de güzel bir yerdi.

İlkin tatile çıkarken acaba yapabilir miyiz, diye çok düşünmüştü ama şu anlık hiçbir sorun yoktu. Bir otelde kalmak yerine insanlardan olabildiğince izole olmak iyi gelmişti. Keyfi yerindeydi. En yakın arkadaşıyla birlikteydi, sevgilisiyle aralarında hiçbir sorun yoktu. Hayat onun için şu sıralar iyi gidiyordu. Bozulmasını istemiyordu.

"Dün gece telefonla mı konuşuyordun?"

"Evet. Seni rahatsız mı ettim?" İlkin aslında Elif'i rahatsız etmemek için karavandan uzakta konuşmuştu.

"Hayır." dedi Elif. "Barış'la mı konuşuyordun?"

"Evet. Maçtan sonra aradı." Dünkü maçı İlkin izleyememişti. Çünkü internet fazla iyi çekmiyordu ama Barış'ın gol attığını ve kazandıklarını biliyordu. Zaten sonrasında Barış onu aramış uzun bir süre konuşmuşlardı.

İlkin ve Barış o günkü öpücükten sonra gerçekten Elif'in evine kadar koşmuşlardı. Bir şekilde vedalaşıp eve girdiğinde ise Elif'e olanları çığlık çığlığa anlatmıştı. Uzun süredir böyle hissetmemişti. Gerçekten sevdiğin kişiye dokunabilmek çok farklıydı. Ertesi gün tatil için yola çıktıklarından itibaren Barış'la sürekli konuşmuşlardı. Artık bu olaya ikisi de alışmıştı.

"O da gelsin."

"Nereye?" dedi İlkin anlamayarak.

"Buraya işte."

"Gelemez."

"Neden?"

"Maçları var." dedi İlkin. Bu fikri aklına bile getirmemişti. Elif sorduğu için şaşırıyordu. "Yurtdışına gidecekler."

"Ne zaman ki maç?"

"Bir hafta sonra."

"Daha varmış. Gelsin işte. Bir gün kalır döner."

Elif'in söylediği kadar kolay olmazdı. Bir program vardı. Böyle önemli bir maç için değişiklik yapılamazdı ama düşünmedi de değildi. Barış'ın burada olması İlkin için çok iyi olurdu. Onunla vakit geçirmek istiyordu.

"Gelemez."

"Sordun mu?" Sormamıştı ama gerek yoktu. Cevap belliydi. "Hiç öyle bakma da sor. Bir şey kaybetmezsin." Elif biraz daha konuşursa gerçekten de soracaktı.

"Onu buraya çağırmak dikkatini dağıtmak olur. Önlerindeki maçı çok önemsiyor. Haksız da değil." Barış sürekli bu maçtan bahsediyordu. İlkin onu rahatlatmaya çalışsa da pek işe yaramıyor gibiydi. Barış zaten yerinde duramayan bir insan olduğu için maç gününe kadar içi içini yiyordu.

"Orası öyle." Elif ayağa kalktığında İlkin onu izledi. Arkadaşı karavana girmeden önce ona dönmüştü. "Hadi gidelim. Öğle sıcağında denize girmek istemiyorum."

İlkin de ayağa kalkıp etrafı toplamaya başladı. Bütün eşyaları karavana bırakıp öyle gidiyorlardı. Yürüme mesafesi olarak biraz uzak olsa ikisi de alışkındı. Hem böyle yerlerde yürüyüş iyi geliyordu. Mayolarını giyip lazım olan bütün eşyaları alıp yürümeye başladılar. İlkin'in telefonu çalana kadar da yürümeye devam ediyorlardı.

"Barış arıyor." dedi telefona bakarak.

"Sen konuş. Ben önden gidiyorum." Elif önden yürümeye başladığında İlkin telefonunu açıp kulağına götürdü.

"Alo?"

"Duyduğuma göre o çantayı taşımak için kaslı birine ihtiyacın varmış." İlkin karavandan çıkmadan önce Barış'a bir fotoğraf atmıştı. Omzuna astığı termal kamp çantası ve plaj çantası da fotoğrafta çıkmıştı. Barış ondan bahsediyordu.

"Yoldan kaslı birini çevireyim o zaman." İlkin karşısında biri varmış gibi seslendi. Bomboş yolda kimse yoktu. "Şey, beyefendi bakar mısınız?" dedi ama Barış'tan bir ses gelmiyordu. İlkin onun bu kadar küçük bir şeye bile takılacak biri olduğunu anlayalı çok olmuştu. İlkin'i rahatsız edecek bir kıskançlığı yoktu. Genelde genç kız onun bu huyuyla dalga geçiyordu.

"Ben bilet alıyorum, İlkin." Sonunda Barış'tan ses gelmişti. "Berkan tut lan şunu." Genç kızın arkada neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Berkan'la ilisinin bağırış seslerini duyuyordu.

"Ne oluyor?" İlkin bu ikilinin hiç mantıklı şeyler yaptığına tanık olmamıştı.

"Çanta hazırlıyorum."

"Saçmalama." dedi İlkin gülerek. Bu çocuk neden bu kadar fevriydi?

"Gelmemi istemiyor musun? Berkan o telefonu bırak da yanındaki şarj aletini at." İlkin'le konuşurken birden Berkan'a laf atmaya başlamıştı.

"Senin maçın yok mu? Niye şehir şehir geziyorsun?"

"Şehir şehir gezmiyorum. Sevgilimi görmek istiyorum. Hem bu maç için beni motive edecek."

"Ciddi misin şu an?" İlkin ciddi olup olmadığını anlayamıyordu.

"Çantamı hazırladım." Kendine güvenen ses tonu kesilmişti. "Ama Elif rahatsız olmasın." dedi Barış emin olamayarak.

"Kızları rahat bırak da tatillerini yapsınlar. Ne kıskanç herifsin." Arkadan gelen Berkan'ın sesini İlkin çok net duyabiliyordu.

"Senin için sorun olmayacaksa gel." İlkin geleceğini düşündükçe heyecanlanmıştı. "Elif zaten daha biraz önce Barış'ı da arasana, dedi. O konuda sıkıntı yok."

"Duydun mu Berkan efendi?" dedi Barış. Arkadan Berkan'ın duydum, demesini duyabiliyordu.

"Berkan da gelsin."

"O ne yapacak orada? Gelmesin." dedi hemen Barış ama İlkin onun ciddi olmadığını biliyordu.

"Geleyim, lan."

"Gelsin gelsin." dedi İlkin, Berkan'ı savunarak. Berkan eğlenceli biriydi.

"Kimin yengesi ya?"

"Tamam, uzaklaş." dedi Barış, Berkan'la konuşarak. İlkin de o sırada Elif'in yanına gelmişti. Arkadaşı çoktan güneş kremlerini sürmüş onu bekliyordu. "Güzelim ben sana haber vereceğim. Tamam mı?"

"Tamam." dedi İlkin, Elif'in yanına oturarak. "Ben sana konum atarım." Vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra İlkin onu izleyen arkadaşına döndü. İlkin konuşmadan Elif konuşmuştu bile.

"Geliyor mu gerçekten?"

"Evet. Berkan da geliyor."

"İyi bari yanınızda üçüncü tekerlek olmak güzel olsa da bir müddet sonra sıkıyor." dedi Elif dalga geçerek. İlkin gülerek ona baktı. Keyfi yerindeydi. Barış yanına geliyordu. "Acele et de girelim. Yandım."

İlkin aceleyle üzerini çıkarıp güneş kremini sürmeye başladı. Elif'i biraz daha bekletmek istemiyordu. İki kız da buz gibi sulara dalarken İlkin kendini çok iyi hissediyordu.








Gs'nin maçını ileriye çektik. Azıcık geç oynasınlar 😅

Bölümü kısa atıyorum. Çünkü uzun yazacak vaktim yok. İnşallah yarınki bölüm uzun olacak 💗

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin