Zihni doluyken antrenman yapmak çok zordu. Hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak yoruluyordu. Bugün de o günlerden biriydi. Bir elinde antrenman çantası diğer elinde de telefonu vardı. Antrenmandan yeni çıkmıştı ve arabasına doğru yürüyordu.
"Alo?" dedi çalan telefonunu yanıtlayarak. "Evet, şimdi çıktım. Bir şey lazım mı?" Karşıdan gelen yanıttan sonra "Tamamdır." diyerek telefonu kapattı. Zaten arabasının yanına gelmişti. Kapıyı açıp elindeki çantayı yan koltuğa fırlatıp kendisi de şoför koltuğuna yerleşti. Dikiz aynasından kendi yansımasıyla göz göz gelince kendisini inceledi. Duş alıp çıkmıştı. Saçları ıslak değildi. Güzelce kurutmuştu. Üzerinde eşofmanları vardı.
Kendisine bakmayı kesip arabayı çalıştırdı. Çalıştırması gibi de telefonu otomatik olarak bağlandığı için sesli bir müzik sesi yükselmişti. İlkin bir an neye uğradığını şaşırıp yerinde sıçradı. "Siktir! Bu ne ya?" Kemençe sesi arabada yankılanırken müziğin sesini tamamen kıstı. Barış denen beyefendi her arabaya bindiklerinde İlkin'in telefonunu bağlatıp şarkı açtırdığı için, bu hangi arabada olduklarından bağımsız bir şeydi, İlkin'in müzik uygulaması Karadeniz şarkılarıyla doluydu. Hatta geçenlerde bir spor kanalı bir paylaşım için yılda en çok dinlediği şarkıyı sorduğunda yalan söylemek zorunda kalmıştı. Saçma sapan bir Karadeniz şarkısı olduğunu söylemeye utanmıştı. Barış bunu öğrenince de küsmüştü. İlkin sırf o affetsin diye o gün hikayesinde birlikte bir fotoğraflarını paylaşıp o müziği de eklemişti. Aşk insana böyle şeyler yaptırabiliyordu.
Aşk insana başka şeyler de yaptırabiliyordu. Çok daha kötü şeyler. İlkin'in birkaç gün önce yaşadığı şeyler hayatında daha önce yaşamadığı, yapmadığı şeylerdi. Pazar günü her şey olağan akışında devam ediyordu. İlkin kız arkadaşlarıyla birlikteydi. Hafif bir soğuk algınlığı yaşıyordu ama dışarı çıkıp hava almak istediği için arkadaşlarıyla buluşmuştu. Barış maç için Sivas'a gittiği için onunla birlikte değildi. Maç saati geldiğinde de arkadaşının telefonundan açtığı ekrandan maçı izliyorlardı. Arkadaşlarından biri de futbolla çok ilgili olduğu için herhangi bir sorun olmamıştı. İlkin maçın son dakikalarına kadar çok mutluydu. Takım öndeydi, Barış gol atmıştı. Hatta tam bitmek üzere olduğu için eve geçmek için ayaklanmıştı. Son dakikalardan olan şeyler ise bütün hareketlerini durdurmuştu. Küçük ekrandan gördüğü görüntü bütün neşesini alıp gitmişti. Barış'ın bağırışı, insanların onun etrafına doluşması, görüntünüm tekrar etmesi. İlkin ne yapacağını bilememişti.
"Bir şey yok de mi? Son dakika olduğu için çıkıyor." Kendi söylediğine kendisi bile inanmıyordu. Barış'a bir şey olmadığı müddetçe kimse onu o sahadan sedyeyle çıkaramazdı. "Sen bilirsin?" dedi fizyoterapist olan arkadaşına bakarak.
"Sanırım dizdeki bağlarda sıkıntı oldu."
"Dizi mi?" Bu cümle İlkin için adeta bir zaman makinesiydi. Onu o andan alıp sakat geçirdiği iki yıla götürmüştü. Olamazdı.
"Buradan anlamak zor ama ilk izlenim o gibi. İlkin emin olamayız. Belki de sadece esnemedir."
"Kopmuş da olabilir." dedi İlkin buz gibi bir sesle.
"Ayağa kalktı. Kopmuş olamaz."
"Kalkar o. Fark etmez."
"Sakin olur musun biraz?" dedi arkadaşı onu sakinleştirmek için kolunu kavrayarak. Diğer kızlar da bir şeyler söylüyordu ama İlkin hiçbirini dinleyemiyordu. Sadece kendi yaşadıklarını düşünüyordu. Barış'ın bağırışı aklına geliyordu. O iki yılı yaşıyordu. Barış'ın da bunları yaşayacak olma ihtimali onu delirtecek gibiydi.
Eve nasıl geldiğini bilmiyordu. Evdekiler bir anda başına üşüştüğünde İlkin cevap veremiyordu. Oturma odasındaki koltukta öylece oturmuş bekliyordu. Bacaklarını kendine çekmiş çenesini dizlerinin üstüne koymuştu. Eli istemsiz bir şekilde ameliyat izinin olduğu yerde dolaşıyordu. Yanında kardeşi vardı. Ona iyi olup olmadığını soruyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/372578082-288-k366582.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper
Fanfictionİlkin geçmişte yaşanan tatsız durumları bir daha yaşamayacaktı. Gelecek sefer Barış Alper'in yanından dahi geçmeyecekti.