Bölüm 14

2.1K 186 72
                                    

Unutmak, insanoğlunun yapabildiği hem en büyük yetenek hem de en büyük lanetti. Herkes ve her şey unutulurdu. Sadece bu formülde tetikleyici olan zamana ihtiyaç vardı. Zaman da zaten durdulamayan tek şeydi. Kimsenin gücü yetmezdi. Bu yüzden genç kız zamana güvenmeyi tercih etmişti.

Hayatın bazen acı bazen tatlı yönleri olurdu. İlkin en acılarından birini yaşıyordu ama önceden yaşadıkları şeyler onu büyütmüştü. Kimseye aldırış etmeden bildiğini yapmayı iyi bilirdi. Kimseye boyun eğmez ve savaşmaya devam ederdi. Yine öyle yapıyordu. Antrenmanlarda büyük bir hırsla çalışıyor, mentali için de sürekli yardım alıyordu. O bunlara alışıktı. Üstesinden gelemeyeceği bir şey değildi. Durup nefeslenecek ve tekrar ilerlemeye devam edecekti.

Onu geri çekmeye çalışan her şeyden uzak duruyordu. Sosyal medyaya asla girmiyordu. Belki de hayatının en mutlu dönemi olacak ve sürekli paylaşım yapmak isteyeceği günlerde o sessiz kalıyordu. Sorun değildi. İlkin o madalyayı elde etmek için elinden geleni yapacak ve tüm sesleri susturacaktı. Susmayanları ise duymayacaktı.

En büyük destekçileri ise takım arkadaşlarıydı. Biraz aklı çalışan bir insan bile bu olayda İlkin'in suçlu değil mağdur olduğunu anlardı. Mağdur olmasının sebebi biri değildi, sakatlığıydı. Kimseye kızmıyordu. Çünkü birine öfke duyarsa yine zarar gören kendisi olacaktı. Arkadaşları da sürekli onunla konuştuğu için iyi hissediyordu. İnsanlar anlamıyordu ama bu kızlar aile gibiydi. Ailede kimse arkada bırakılmazdı. Böyle bir takımda olduğu için minnettardı.

Bugün açılış törenine gitmeleri koçları tarafından reddedildiğinde kızlar tepki vermemişti. Hepsinin içinde bir burukluk olmuştu ama belki de Dani haklıydı. Hava durumu kötüydü ve zaten takımda bir sürü sakatlık söz konusu olduğu için en az üç saat sürecek törene katılmak mantıklı olmayabilirdi. Bu yüzden herkes odalarına çekilmişti. Bazıları ortak salonda oturup töreni televizyondan izlemeyi tercih etmişti. İlkin o kişiler arasında değildi. Odasına çekilmeyi tercih etmiş ve dinlenmek için kendine bir alan yaratmıştı.

Elif odada değildi. İlkin yalnız kalınca daha çok düşündüğünün farkındaydı ama odasından çıkmak istemiyordu. İlk maçlarına çok az kalmıştı ve hazır olmalıydı. Kazanmak istiyordu. Grup maçları hafife alınmayacak kadar zorlu geçecekti. Takımın toparlanması için galibiyet alması şarttı.

Tabletinde çizdiği çizime devam ederken telefonundan sevdiği bir şarkı açmıştı. Sakinleşmek için güzel bir aktiviteydi. Biraz böyle devam etti. Barış'tan mesaj gelene kadar da tüm dikkati çizimdeydi. Telefonundan bildirimi gördüğünde kalemi bırakıp mesaja bakmıştı. Ona müsait olup olmadığını soruyordu. Dünkü sözleşmeleri sanırım gerçek olacaktı. İlkin tabletini tamamen kapatıp ona müsait olduğunu yazdı. Dünden sonra daha sakin hissediyordu.

Birkaç dakika sonra da arama ekranına düştüğünde telefonu sabitleyecek yer arıyordu. Odada yataktan başka oturacak yer olmadığı için mecbur orada oturacaktı. Barış'ın yüzü ekrana düştüğünde İlkin bunu fark etmemişti. O sıra tabletinin kılıfından yararlanarak telefonunu sabitlemekle uğraşıyordu.

"Ne yapıyorsun?" Duyduğu sesle telefonu olduğu gibi bir yere sabitleyip geri çekildi. Barış'ın yüzünü gördüğünden tüm ilgi ona kaydı. Bu sefer odasında olmayan o'ydu. Geniş bir koltukta oturuyordu. Arkasında kocaman camlar vardı ve dışarısı net bir şekilde gözüküyordu. Hava daha karamadığı için yüzüne güzel bir ışık vuruyordu. İlkin onun gerçekten yakışıklı olduğunu kabul etmişti. Belki aklındaki kriterlere uymuyordu ama yine de gözüne hoş geliyordu. Acaba Barış onun hakkında ne düşünüyordu? İlkin onun ilk defa yakından gördüğünde çok dikkat etmemişti. Barış ne düşünmüştü?

"Telefonun sabitledim." dedi sonunda cevap ederek. Ekrandaki Barış'tan gözlerini alabildiğinde kendi görüntüsüne baktı. Biraz önceki yağmurdan nasiplerini aldıkları için saçları biraz kabarmıştı. Toplasa daha iyi olacaktı. "Bir dakika." Nereye koyduğunu bilmediği tokasını aramak için ayağa kalktı. Telefon odanın o tarafına dönük olduğu için onun bu arayışlarına Barış da tanık oluyordu. İlkin eğilip valizinin içine baktı. Yoktu.

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin