Bölüm 25

3.1K 225 165
                                    

Bazen bilmediğin şeye de bilmiyorum, diyecektin. İlkin'in de Elif'in de öyle bir huyları yoktu. Hayatlarında bir kez bile karavan yolculuğuna çıkmamış olmalarına rağmen büyük risk alıp denemişlerdi. Bazı sorunların çıkması da göze alınabilirdi. Mesela karavandaki dış duşun bozulması gibi.

"Bu karavan daha yeni değil mi? Nasıl bozuldu bu?" Bu sorunun cevabını İlkin de bilmiyordu. Bu yüzden boş boş bakmaya devam etti. Dışardaki duşu kumlu ayaklarıyla karavanın içine girmemek için kullanıyorlardı ama biraz önce sahilden geldikten sonra bir türlü çalışmamıştı. Sebebini de anlayamadıkları için doldurdukları 5 litrelik sularla ayaklarını yıkamışlardı.

"Bilmiyorum." dedi İlkin pes ederek. Yapabilecekleri her şeyi yapmışlardı ki bunlardan biri de Youtube'dan tamir videosu izlemekti. İşe yaramamıştı. "Dua edelim de tesisatla alakalı bir şey olmasın."

"Aman ya. Yürü, bir şeyler yiyelim. Bunu düşünüp de canımı sıkamayacağım." Elif karavana girdiğinde İlkin de peşinden onu takip etti.

Uzun bir süre yüzdükten sonra sahilde oturmuşlardı. Arada Barış'tan mesajlar alıp onun ne yaptığı hakkında bilgiler de ediniyordu. İlkin'in hesaplarına göre de birazdan burada olurlardı. Hava kararmadan geldikleri için İlkin mutluydu. Daha çok zamanları olacaktı.

"Ne yapacağız?" Elif çoktan biraz önce gelmeden aldıkları sebzeleri yıkamaya başlamıştı.

"Şu güzelim zeytinyağını heba etmeden güzel bir yemek yapalım." İlkin onun gösterdiği zeytinyağı şişesine baktı. "Zeytinyağlı türlü."

"Olur." dedi İlkin mutlulukla. Yazın en sevdiği yemeklerden biriydi. İlkin ocağın önündeki camı iyice açtı. Yemek yaparken havalanması lazımdı. Elif'in soyması için ona verdiği patatesleri soymaya başladı. İlkin'in görevi Elif'e malzeme yetiştirmekti.

"Dolapta yoğurt var mıydı?"

İlkin hemen yanındaki küçük dolabı açıp kontrol etti. "Hayır, yok."

"Barış'ları karşılamaya gittiğinde alırsın." İlkin başını salladı. Barış ve Berkan bir yere kadar gelebilirlerdi. Ondan sonrasını bulmak zor olduğu için İlkin onları karşılamaya gidecekti.

Yemeği yapmaya devam ettiler. İlkin bu sırada sürekli telefonunu kontrol ediyordu. Beklediği arama geldiğinde ise hemen üzerindeki yemek kokmuş kıyafetleri değiştirmiş ve karavandan çıkmıştı. Üzerindeki şortu ve askılı üstüyle tam bir tatildiyci. Giydiği terlikleri söylemeye gerek yoktu. Aceleyle onların geleceği yere kadar yürümeye devam etti. Barış'a özellikle tarif ettiği marketin önüne gelmesini tembih etmişti.

Kısa bir yürüyüşten sonra marketin önüne geldiğinde etrafa bakmaya başladı. İleriden gelen ikiliyi görünce ise el sallamıştı. Barış ve Berkan ona doğru gelirken İlkin heyecanla sevgilisini izliyordu. Ciddi ciddi gelmişti. İlkin onun üzerine şöyle bir göz gezdirdi. Krem rengi şort ve gömlekten oluşan bir takım giymişti. Elinde de küçük bir çanta vardı. Barış yanına geldiğinde de ona kocaman sarıldı.

"Hoş geldiniz." İlkin hafifçe geri çekilip konuşmuştu ama Barış hala onu belinden kavrayıp yanında tutuyordu.

"Hoşbulduk ama bu sıcakta biraz daha yürürsem iyi olmayacak." İlkin, Berkan'ın haykırışlarına gülümsedi. Gerçekten de sıcak iyice bastırdığı için yürümek işkence gibiydi.

"Hemen markete girip bir şeyler almam lazım."

"Olur, gidelim." dedi Barış ama İlkin, Berkan'ın o kadar da hevesli olmadığını görebiliyordu.

"Berkan istersen sen Elif'in yanına doğru git. Şu ilerdeki ağaçlık yerden sola döndükten sonra karavanların olduğu yeri göreceksin."

"O zaman ben gidiyorum. Bir şekilde bulurum herhalde."

Gelecek Sefer | İlkin x Barış Alper Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin