Ağlamaktan gözleri morarmış olan esmer tenli kıvırcık adam gözlerini hastanenin koridoruna dikmiş öylece duruyordu. Ne kimseyi duyuyor ne de ağzından tek kelime çıkmıyordu. Bora ikide bir yanına gidip bir şeyler içirip yedirmeye çalışsa da akında tek bir mimik dahi oynamıyordu.
Bora akının önüne dizleri üzerinde oturdu. Yüzünü avuçlarının arasına aldı. Kim görür diye umursamasan kızarık dolgun dudaklara küçük bir öpücük kondurup alınlarını birleştirdi. "Sevgilim." Dedi mırıldanır gibi bora. "Sevdiğim." Dedi yanaklarını okşarken. "Bak bana hadi. Konuş benimle. Beni sesinden mahrum etme. Sana ihtiyacım var. Hepimizin sana ihtiyacı var. Konuş sevgilim." Dedi. Akın hala gozlerini kırpmadan izliyordu duvarı. Bora kollarının arasına çekti en sonunda. Burnunu kıvırcık tutamların arasına sokup derince soludu huzuru. Akın da sanki bunu bekliyormuş gibi doladı kollarını boranın beline. Soludu yaşam kaynağının kokusunu. "Bora." Dedi acıyla. Sanki karşısında 26 yaşında akın olarak değilde o ilk kimsesizliğin tatmış 9 yaşında çocuk olarak konuşmuştu. "Akınım söyle kurban olduğum." "Çok acıyor bora. Nefes alamıyorum bora." Diyerek daha da çok çekti kendine Bora'yı. Bora okşadı sevdiğinin saçlarını. "Biliyorum akın. Geçecek sevgilim hepsi geçecek." Diyebildi yalnızca. Başka ne denirdi ki zaten?
Özgür akının yanındaki boş oturağa oturup "siz çıkın bir hava alın isterseniz. Ben buradayım. Haber alır almaz hemen sizi çağırırım." Dedi. Akın "hayır hayır olmaz. Burda durmam lazım. Can benim burda olmadığımı görürse üzülür. Üzülür can. Hem-hem ben ona söz verdim. Biz ona çikolatalı çörek alcaz. P-param var benim. O-ozaman yoktu a-ama var s-şimdi." Diyerek elini cebine sokmaya çalıştığında bora tuttu ellerini. "Var sevgilim paran. Evet çörek almaya gideceksiniz birlikte. Ama gel şimdi biraz nefes alalım dışarıda olur mu?" "O-olmaz Ca-an be-ni göremez." Dedi kekeleyerek tekrar. Özgür akının sırtını sıvazlayıp "ben cana söylerim. Derim ki abin burada ama sen onu yakışıklı gör diye hava almaya çıktı. Tamam mı?" Dedi gülümseyerek. Akın biraz durdu. ""A-z du-duralım b-ora." Dedi Bora'ya bir çocuk edasıyla bakarak.
Akın ne zaman kendini kaybedecek kadar üzülse hep kekelemeye başlardı. Bora bir şey yapamadıkça delirecek gibi oluyor ama sevdiği için sakin kalmaya çalışıyordu. Dışarı çıkarttı sevdiğini. "S-sigara va-ar mı?" Diye sordu akın ellerini birbirine sürterken. Bora hemen yakıp bir dalı uzattı sevdiğinin dudaklarına. Akın derin bir nefes çekti. Gözlerini yerdeki su birikintisine dikerek içti sigarasını. Bora "Akın daha iyi misin aşkım?" Diye korkarak sordu. Akın gözlerini boranın gözlerine çevirdi. "İyiyim bora." Dedi sadece. Bora korkuyordu. Akının kendi içine dönmesinden korkuyordu. Eğer olurda dönerse yapabileceklerinden korkuyordu. "Sana sarılabilir miyim?" Diye sordu bora dolan yeşillerini akına çevirerek. Akın bir süre boş boş baksada kollarına çekti Bora'yı. Burnunu dayadı boynuna ve derin bir nefes çekti. "Ş-şu k-kokun ol-masa na-napardım?" Diye mırıldandı. Bora'dan alıyordu o da gücünü. Boranın kokusuyla diniyordu içindeki alev.
Geri döndüler bembeyaz buram buram acı kokan o koridora. Herkes bir yana çökmüş boş gözlerle bir yerleri izliyordu. Mehmet ve Burak ilk defa birbirine laf sokmadan dip dibe oturup birbirlerine destek oluyorlardı. Haberi duyan Kenan ve Efe de gelmiş bir köşede usulca bekliyorlardı. Emre başını özgüre dayamış gözlerini dahi kırpmadan bakıyordu kapıya. Herkes buradaydı yani bir kaç eksikle.
Kenan da Efe de korkuyorlardı 'ne oldu?' Demeye. Alacakları cevaptan duyacakları şeylerden korkuyorlardı her ikiside. Cesaret edemiyorlardı buna. Daha tam manasıyla tanışmasalalar da duymuşlardı Can'ı. O yaşam dolu sürekli hayatı dalgaya alan çocuğu.
Üzerinde koca harflerle ameliyathane yazan kapı iki yana adeta çığlık seslerini andıran sesle açıldı. İçeriden orta yaşlarda kel bir doktor çıktı. Herkes bir anda doktorun yanına gittiğinde doktor maskesini indirip "Can Göktürk'ün yakınları siz misiniz?" Diye sordu bakışlarını her birinin üzerinde gezdirerek. Akın "b-ben a-bisiyim." Dedi öne çıkarak. "Adın ne?" Diye sordu doktor. "A-kın Gök-ktürk." "Akın memnun oldum bende kardeşinin doktoru Cihat. Kardeşinin durumu şuan stabil odaya alacağız onu." Dediğinde herkes bir anlığına derin bir oh çekti içine. Bora "görebilecek miyiz onu?" Diye sordu akının içinden geçenleri okur gibi. "Yanına yalnızca birer kişi olarak en fazla 5 dakika kalma koşuluyla girebilirsiniz. Dinlenmesi gerekiyor. Biz elimizden geleni yaptık. Bundan sonrası onda. Geçmiş olsun." Diyerek tekrar girdi çıktığı kapıdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Fişek B×B
Teen FictionBirbirinden nefret eden iki mahalle abisi. Ya birbirine aşık olursa.... ! +18 yaş içerik ! B×B Eşcinsel