-57-

342 17 150
                                    

Toprak mırıldanarak açtı gözlerini. Çok olmamıştı belki canın koynuna kıvırılıp uyuyalı ama bu kısacık bir süre bile günlerdir alamadığı uykuyu almasına sebep olmuştu. Kafasını kaldırıp Canın yanağına bir öpücük kondurdu. "Günaydın sevdiğim. Sayende çok güzel uyudum. Bilirsin ki ben en güzel uykumu senin kollarındayken senin kokun burnumdayken alırım. Biraz hastane kokuyorsun ama o bile senin kokunu bastırmaya yetmiyor sevdiğim." Yavaşça doğruldu yattı yerden. Bir eli hala canın elini tutuyordu. Küçük bir öpücük kondurdu dudaklarına. "Hadi bugün bana verebileceğin en güzel hediyeyi ver ve uyan sevdiğim olur mu?" İçten bir gülümseme belirdi suratında. Yataktan kalkıp tuttuğu ele bir öpücük bıraktı. "Ben şimdi çıkıyorum odadan. Belki akın abiler veya abimler de gelmek isterler. Ama dışardayım tamam mı? Gittim sanma hemen yanındayım sevdiğim. Uyan aşkım seni çok özledim." Diyerek yanağını öptü son defa ve odadan çıktı.

Toprak kapıdan çıkmadan önce fark etmediği şey ise Canın işaret parmağını hareket ettirmesiydi...

Toprak kapıya çıktığında akın "ooo uyuyan prensimiz de uyanmış. Nasıldı yeni peluş oyuncağımız Toprak bey?" Diyerek güldüğünde bora toprağı kollarının arasına çekti. "Uğraşma lan kardeşimle. Bilmezsin sen sevdiğinin kollarında uyumak nedir." Dediğinde akın tek kaşını kaldırıp "he bilmem öyle mi?" Dediğinde bora gülerek "hee bilmezsin öyle." Dedi. Akın "he ben sevmem de öyle mi?" Diyerek boranın üzerine doğru yürüdüğünde bora daha çok gülerek "he sen sevmezsin." Dedi. Akın kafasına vurup "nankörsün nankör." Diyerek kollarını göğüsünde birleştirdiğinde bora da gülerek ona sarıldı. Burak " ee o zaman hep birlikte girelim içeri muhabbet edelim. Can muhabbete dahil olmak için uyanır zaten duramaz." Dediğinde herkes bu fikri saçma bulsa da fikir fikirdir diyerek odaya girdiler cümbür cemaat.

Burak Cana bakıp "ya tamam bende taş gibi adamım ama bu çocuk ne böyle ya. Bunu kim doğurdu Adreina Lima mı? Ya bir insan ameliyattan çıkıp burda hastanede 3 gün yatıp nasıl hala güzel gözükebilir?" Diye sorduğunda Mehmet'te onu oynaylayarak " he la şunun lülüklerine bak. Hala güzel." Dedi. Akın ikisine de birer tane vurup "anası Adreina mı ne boksa ondan değil dümdüz Angaralı ibonun tohumu angaralı hatçenin doğurduğu. Ama rahmetli anam da o dediğiniz karıya kırk çıkartırdı." Dediğinde bora iç çekerek "belli belli." Dedi.

Ortamda sessizlik olunca haliyle bu işi ortamın şakrabanları devraldı. "Akın baba ben bak sana ne sorcam." Dediğinde akın bas işaretiyle sor dedi. "Bak ben yıllardır izmirde yaşıyorum. Dogma büyüme izmirliyim. Bir şey olsa mesela bir anda deniz izmirden çekilse bana acayip tuhaf gelir lan. Düşünsene Mehmet şehirde deniz yok!" Diyerek mavi gözlerini iri iri açarak konuştu. Mehmet "he valla ölüm gibi düşünsene. Canın sıkkın içmek istedin gidecek denizin yok." Burak devam ettirdi " keyfin yerinde çekirdek kola yapcan deniz yok." Mehmet " yazın çok sıcak serinlicek deniz yok." Burak "kışın iddiaya girip kaybedeni denize atacağın bir deniz yok." Mehmet "deniz yok lan deniz!" Dediğinde ikisinin de gözleri kocaman açılmış dehşet içinde akına bakıyorlardı. Akın " la bana bakın gebeş kaplumbağalar. La deniz yoksa ölüm mü?" Dediğinde ikiside aynı anda "evet!" Dediler. "La sizi kalkarsam bak siker siker çoğaltırım. " dediğinde herkes gülmüştü. "Angarada deniz yoksa nolmuş la? Candır can Angara. Gurur duyarsın bebe angaralı olmaktan. Sonradan angaralı olunmaz doğuştan angaralı olunur. Yerden bitme parmak çüklüler sizi." Dediğinde ikiside kıkır kıkır güldüler. Özgür "abi şimdi bir bakıma haklılar ama bir bakıma da değiller." Dediğinde akın gözlerini cana dikip "galk lan ibine. Bu puştlar tek buldu beni angaraya laf atiyorlar." Dediğinde herkes bir umut cana baksana candan tepki yoktu.

Aradan epey zaman geçti ve bir sürü konu konuşuldu. Kenan'la efenin maceraları, futbol, siyaset, Burağa sövme, Mehmet'e sövme... Herkes sohbete o kadar çok dalmıştı ki Canın yavaşça gözlerini açtığını Toprak dışında kimse görmemişti. Toprağın ise dili lal olmuş konuşamamıştı. Uzun kirpikleri birbirine girdiğinden ve ışık da gözünü aldığında epey zorlanarak açmıştı gözlerini Can. Toprak en sonunda "CAN!" Diye bağırdığında herkes fark etmişti Canı. Herkes başına toplandığında Can yavaşça derin nefesler aldı. Akın bogazinin kuruduğunu düşünerek su verirken Özgür doktoru çağırmaya gitmişti bile. Can kuruyan dudaklarını yalayarak ıslatıp "Ne b-bu tan-tana amı-na go-yam. B-i u-yutmadınız." Dediğinde herkes büyük bir kahkaha atmıştı.

Deli Fişek B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin