Hiç kimse geçmişe gidip yeni bir başlangıç yapamaz ama herkes bugüne başlayıp yeni bir son yaratabilir.
Adar ve Mehpare yan yana oturuyorlardı fakat ağızlarını bıçak açmıyordu.
Tahammülsüzlükten değil ne konuşacaklarını bilmediklerinden.
Herkes halay çekiyor ve eğleniyordu.
Farklı kültürlerin harmanlandığı bu düğünde iki tarafında gönlü olsun havasındaydı.
Mehpare güzel olduğu gibi çokta zekiydi.
Arkadaşından işitmişti buraları.
Yalan yok kocası çok yakışıklıydı ve illa ona sevdalı olup da şimdi Mehpare'ye düşman kesilen biri vardır.Cin göz Mehpare.
Tam karşısında ona dik dik bakan kızı yakalamıştı bile. Yüzünde olan duvağı sayesinde kız onun bakışlarını görmüyordu belki de ama Mehpare onu elbet çok iyi görüyordu.
Mehpare yanında duran Delal'e döndü.
"Tam karşıda bana deli gibi bakan kız kim Delal?" Delal dönüpte bakma gereği duymadı çünkü kim olduğunu çok net biliyordu. " Dicle adı. Halamın kızı. Abime yanık. Öyle aşık ki hemde sürekli Adar'la ben evleneceğim diye ortalığa laf atardı. Şimdi seni öğrenince de Adar ona aşık değil beni kuma alacak o da kapama olur en fazla demeye başlamış. Yani demem o ki işin iş."Göreceğiz elbet kimin işi iş. Mehpare'ye aksi geldiği her adım da onun canı yanar. Ama ilk önce Adar'ın ona aşık olup olmadığını öğrenmesi gerekiyordu...
Halay müziği konağı şenlendirirken müzik kesildi. Dicle ilk adımını atmıştı.
"Bilirsiniz bizim adetlerimiz vardır. Gelin ile damat reyhani oynar."
Delal sinirle Dicle'ye doğru ilerledi. Kolunu tuttuğu gibi kenara çekti ve dişlerinin arasından konuşmaya başladı.
"Ne ediyorsun Dicle? Bilmez misin yengem buralı değil." Dicle sinsice gülümsedi. "Bilirim tabii bilmez olur muyum? Sizde o zaman el karısını Adar'ıma gelin etmeyeydiniz." Delal konuşacağı sırada Mehpare'nin sesi duyuldu."Madem Reyhani oynamak buranın adetidir oynayalım bakalım."
Adar önce şaşırsa bile hızla toparlanıp ortaya geçti. Reyhani müziği çalmaya başladığında ikisi de sanki bu dans onlara özgüymüş gibi hareketler etmeye başladı.
Dicle gerçekten Mehpare'yi hafife alıyordu. Onun çok fazla Mardin'li arkadaşı vardı neredeyse doğunun çoğu adetini adı gibi iyi biliyordu.
Adar karşısında Reyhani oynayan kadını inceledi. Sanki yıllardır bu dansı yapıyormuş gibi bir ustalık vardı. Adar'ın göğüsü kabardı. Karısı kendini ezdirmemişti. Üstelik onu rezil etmeye kalkanı baş aşağı eymişti.
Müzik bitince çok fazla alkış sesi yankılandı.
Mehpare kocasının koluna girip ilerlerken gözlerini Dicle'ye dikti.
Açıkça ona meydan okudu.Adar ise o sırada kolunda duran ele ve sahibine baktı. Bilmeden çok şey hissettiriyordu bu kadın onda.
"Açıkçası senden bunu beklemiyordum."
Mehpare kocasının sesiyle kafasını ona çevirdi. " Benden beklenmeyen şeyleri yapmayı severim." Birbirlerine nasıl seslenmeleri gerektiğini bilmiyorlardı. Her şey çok ani ve garipti. Daha 1 hafta önceye kadar bilmediği bir insanla evlenmek çok garipti.Resmi nikah ve düğün bittikten sonra sıra imam nikahına gelmişti.
"Mehir olarak ne istersin kızım?"
Mehpare derin bir nefes alıp imama cevap verdi. "Talak hakkı ve kocamın adı yazılı bir altın kolye istiyorum." (Bu benim kendi mehirim bu arada kdkdmdm )Her şey bittikten sonra artık konakta sadece ev ahalisi kalmıştı. Hevi Hanım gelinini kolundan tutup onlar için hazırlanan odaya götürdü. Mehpare ilk defa gördüğü odayı incelemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edirne'den Mardin'e
General Fiction"Ben tüm törelerinizi göze alarak dayandım kapına Hasan Ağa! Vereceğin hüküm başım gözüm üstüne. Hiç gocunma çek silahını vur beni. En azından son nefesimde bile Dilan'ımı görmüş olurum!" "Madem vereceğim karar kabulündür o halde hüküm bellidir oğu...