Kimi ruhlar evvelden aşinadır birbirine...
Mehpare özenerek yaptığı odasına baktı.
Vakit çok çabuk geçmiş ve artık Mardin'e dönme zamanı gelmişti. Adar işleri ne kadar uzaktan halledebilse de bir yere kadardı. Hem zaten yarın Sultan halası geliyordu.
Mehpare Sultan halanın yanında Dicle'nin de geleceğini bildiği için moreli biraz bozuktu ama yine de dayanabilirdi.
"Ah kuzum zaman nasıl da çabuk geçti."
"Sorma ninem bana da öyle geldi valla. Merak etme ama biz yine sık sık geleceğiz."
"Gelin tabii kuzularım kapım size hep açık."
Adar ve Mehpare sonunda köyden ayrılıp Mardin'e doğru yola çıkmışlardı.~~
📍Mardin
"Sizi ne kadar çok özledim yavrularım benim hoşgeldiniz evinize!"
Hevi Hanım çocukları geldikten sonra yüzünden güller açmaya başladı.
Adar üstünü değiştirip hemen şirkete gitti.
Mehpare ise yapacak bir şeyi olmadığından dışarı çıkacaktı.
Yoldan gelmişti ve halsizleşmişti. Migren atakları çok sık oluyordu ve bu yüzden gidip ilacı için doktor raporu alması gerekiyordu.
Hazırlanıp yola koyuldu.
Hastane'ye vardığında hemen kayıt açtırıp sırasını bekledi.
Adı ekranda göründüğünde doktorun yanına gitti.
"Hoşgeldiniz Mehpare Hanım."
"Hoşbuldum Dilek Hanım."
"Tahlillerinizi inceledim. Daha önce doktor raporu ile alınan bir ilaç tedavisi görmüşsünüz. Şimdi farklı bir tedaviye gerek var mı yok mu ona bakacağız. Öncelikle kan alalım sizden. 1 saat sonra sonuçlarınız çıkar. O zaman tedaviniz hakkında konuşur , emara ihtiyaç olup olmadığına karar veririz."
Mehpare hemen gidip kan verdi. Biraz çarşıda vakit geçirdikten sonra hastaneye geri gitti.
"Tekrardan hoşgeldiniz Mehpare Hanım."
"Hoşbuldum."
"Önce bir kaç fiziksel test yapalım sonra da sonuçlarınızı inceleriz."
Doktor bir kaç küçük test yaptıktan sonra geri yerine oturdu.
"Emara gerekli olduğunu düşünmüyorum zaten 4 ay önce beyin emarı çektirmişsiniz. Sonuçlarınıza gelecek olursak migren ataklarınızda reçeteyle alabileceğiniz bir ilaç vereceğim ilacı nasıl kullanacağınızı eczanede size söylerler. Migren dışında tahlilinizde endişelenecek pek çok şey var gibi görünüyor..."Mehpare ellerini kafasına yaslayıp ilaçlarını beklemeye koyulmuştu.
Tahlilerde bir çok vitamin eksikliği ve bir dünya şey çıkmıştı. Bekliyordu fakat yine de insanı düşündürüyordu.
İlaçlarını alıp konağa geçti o sırada Adar'da tam kapıdan girmek üzereydi.
"Nereden geliyorsun güzelim?"
"Hastaneye gitmiştim."
Adar kaşlarını çattı.
"Bir problem mi var? Neden tek başına gittin? Söyleseydin ya ben götürürdüm seni."
"Bir şey yok merak etme. Migren için gittim ilaç yazdı doktor işte."
Adar elinde ki poşete baktı.
"Sadece migren için bu kadar çok ilaç normal mi?"
"Vitamin eksikliği için de ilaçlar yazdı doktor. Bende almışken hepsini alayım dedim. Hadi içeri geçelim. Sultan Hala bugün gelecekmiş. Belki de gelmiştir bile."
Birlikte içeri girdiler. Herkes avludaydı.
Sultan Hala ve Dicle'de vardı.
Hep birlikte sofraya geçip oturdular.
"Anne sende ne sıkı patronsun öyle."
Sultan Hala karşısında oturan kızına döndü.
"Nasıl yani Dicle?"
"Öyle işte neredeyse 1 aydır şirkette çalışıyorum bana resmen kan kusturdun. Sürekli arazi arazi dolaştım. Acı bana ya!"
Sultan Hanım nelerin döndüğünü anlayınca Mehpare'ye bakıp güldü. Mehpare'de Sultan Hanım'a gülümsedi.
"Kızım patronun ben değilim ama anlaşılan hakkından geliyormuş."
"Nasıl yani anne ne diyorsun?"
"Ben aile şirketinde ki hissemi düğün hediyesi olarak Mehpare'ye verdim. Senin patronun o. Sana kan kusturan o."Herkes bilmediği şey ile Mehpare'ye döndü.
Adar zaten Dicle'nin şirkette olmasına bir şey demeyen karısıyla bir şeyler karıştırdığını anlamıştı.
"Nasıl yani? Sen bilerek mi o kadar iş yıktın bana?"
"Yok canım sadece çok iş vardı. Sende baya hevesliydin çalışmaya bende ses etmedim."
"Seni öldüreceğim aptal!"
"Karımla düzgün konuşman gerektiğini sana bir daha söylemeyeceğim Dicle! Hemen çek git buradan sanki o şirkete niçin geldiğini bilmiyormuşuz gibi konuşma!"
"Seni küçük yılan! Merak etme en mutlu anında o mutluluğu senden alacağıma emin olabilirsin sarı çiyan!"
Dicle çantasını alıp gitmişti. Sultan Hanım mahcup bir şekilde Mehpare'ye döndü.
"Sen Dicle'nin kusuruna bakma kızım nolur. O ne dediğini bilmiyor."
"Lütfen sizin çocuğunuz bile olsa başkası adına mahçup olmayın. Bu onun tercihi."Akşam çayı içilirken Mehpare odaya çıkmıştı.
Beyaz bir elbise giyip Adar için aldığı sürprizi eliyle sakladı.
Gülümseyerek aşağıya indi. Çay içen eşine baktı. Bu adam her şeyi hakediyordu.
"Adar"
"Efendim Mehpare?"
"Sana bir şey vereceğim-"
Mehpare'nin sesini bölen Dicle idi.
"Sana en mutlu anını senden alacağım demiştim."
Dicle arkasına sakladığı silahı Mehpare'ye uzattı. Korumalar ne kadar engel olsa da silahın ateşlenmesine engel olamadı.
Dicle silahı Mehpare''nin kalbine hedeflemişti fakat korumanın engellemesiyle kurşun Mehpare'nin karnının sağ yanına denk geldi.Mehpare anın şokuyla elini kanayan yerin üstüne koydu.
Evde ki herkes ne olduğunu anlayamadan Mehpare yere düştü.
"Güzelim, Mehpare sakın kapama gözlerini bir şey olmayacak! Ambulansı arayın hemen!"
Mehpare yaşlı gözler ile Adar'a baktı.
"K-kurtar onu."
Mehpare gözlerini avucuna dikti.
Adar Mehpare'nin eline baktığında kaynar sular başından aşağıya döküldü.Adar, gözlerini karısının elinde ki kanlı bebek patiğinden alamadı...
Dicle yine ortalığı karıştırdı vah anamm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edirne'den Mardin'e
General Fiction"Ben tüm törelerinizi göze alarak dayandım kapına Hasan Ağa! Vereceğin hüküm başım gözüm üstüne. Hiç gocunma çek silahını vur beni. En azından son nefesimde bile Dilan'ımı görmüş olurum!" "Madem vereceğim karar kabulündür o halde hüküm bellidir oğu...