20

299 18 0
                                    

Boğulduğunu sandığın sular sana yüzmeyi öğretir.

Hanzade Konağı yeni üyelerini karşılamalarından bu yana 1 ay geçmişti. Konağa sonunda huzur gelmişti. Her şey çok güzeldi.
"Günaydın yengelerin gülü."
Mehpare Devran'a gülümsedi.
"Günaydın Devran Ağa da saat öğlen 3."
"Olsun be penguen ağalar bu saatte uyanır."
"Karıma bir daha penguen dersen seni konağa paspas yaparım."
Mehpare'nin cevap vermesine gerek kalmamıştı. Kocası onun yerine cevap vermişti.
"Görmemişin karısı olmuş."
"Devran!"
"Ne ana ya sanki koca dünyada bir o evli karım da karım sürekli ne bu Hanımköylülük."
"Seni de göreceğiz Devroş Ağa."
Geçenlerde bir trans Devran'ın sosyal medya fotoğrafına Devroş ne tatlısın yazmıştı ve bu da Delal'in yeni eğlencesi olmuştu.
"Delal valla bak seni mikser niyetine çeviririm karizmamı zedeleme fare surat."

"Ay durun artık! Biri bitiyor biri başlıyor."
Hevi Hanım son noktayı koyduktan sonra herkes sesleri azalmıştı. Adar annesiyle babasına bakıp gülümsedi. Salona bebekler için oyun alanı yapılmıştı. Hevi Hanım ve Hasan Ağa oyun alanının içinde Güldeniz, Gökdeniz ve Canfeza ile birlikte oyun oynuyordu. Mehpare bu tablonun eksik olmaması için elinden geleni yapacaktı.
Mehpare , Delal'e kaş göz yapıp yanına çağırdı.
"Bizim Delal ile dışarıda bir kaç işimiz var. Onları halledip geleceğiz. Bebekler için dolapta süt var."
Mehpare, Hevi Hanım'a açıklamasını yaptıktan sonra Adar'a döndü.
Adar tabii ki de karısının nereye gideceğine karışmıyordu. Kafasını sallayıp gülümsedi. Zaten döndüğünde Mehpare ona neler olduğunu anlatacaktı.

Delal ile Mehpare kol kola dışarı çıktıklarında hemen arabaya ilerlediler. Arabaya binip birbirlerine baktılar.

"Ee Delal hanım nereye gidiyoruz?"
"Ilerleyelim yengecim ben tarif edeceğim."

Mehpare ve Delal gidecekleri yere vardıklarında birbirlerine baktılar. Ikisi birlikte arabadan inip kafeye ilerlediler.

Masada elinde çiçek ile oturan genç çocuğa baktılar. Genç çocuk ayaklanıp saygıyla el sıkıştı.
"Hoşgeldiniz. Ben Ali. Sizinle tanışmak büyük bir şeref Mehpare Hanım."
"Memnun oldum Ali. Bana abla de."
Delal ve Mehpare masaya oturup siparişlerini verdiler.
"Bu çiçekler sizler için."
Ali çiçekleri Mehpare ve Delal'e uzattı.
"Evet sizi dinliyorum."
Ali gülümseyip Mehpare'ye döndü.
"Mehpare abla biz Delal ile ilkokuldan beri arkadaşız. Delal'i uzun zamandır seviyordum fakat açılacak cesareti bulamadım. Bazı olaylar yaşandı o yüzden bunu erteledim çünkü Delal üzgünken ona duygularından bahsetmek daha da üzücü olacaktı. Sonunda itiraf edebildim. 1 aydır konuşuyoruz. Onu cidden çok seviyorum. Daha genciz ve fikir almak için bir büyüğe ihtiyacımız vardı. Bizi anlayacak tek kişinin siz olduğunu düşündüğümüz için sana danışmak istiyoruz."
Ali'nin yaşına göre olan olgunluğu Mehpare'yi oldukça etkilemişti.
Delal zaten Ali ile görüşmeye başladığı ilk gün ona söylemişti. Ali, Delal'in çocukluk aşkıydı.
Üçlü güzel bir sohbetin ardından dağıldılar.
Konak yolunda giderken Delal heyecanlıydı.

"Ee yengecim Ali nasıl biri sence?"
"Ilk sohbetimize göre gayet iyi biri. Fakat insanları tek seferde tanıyamayız. Ali kötü biri demiyorum. Ama dediğim gibi iyi biri demeden önce biraz daha tanımalıyız."
"Haklısın yengecim."

Kızlar eve vardığında arabadan inip hemen konak kapısına ilerlediler. Içeri girdiklerinde ev ahalisi onları selamladı.
Mehpare ana kucağında duran bebeklerine baktı. Güldeniz mışıl mışıl uyuyordu fakat Gökdeniz uyanıktı. Onu gören oğlu kollarını havada sallamaya başladı.
"Oğlum annesini mi özlemiş?"
Mehpare eğilip bebeğini kucakladı. Derince koklayıp gülümsedi. Bebek kokusu, masumiyetin en büyük simgesiydi.
Farketmeden etrafında hafifçe salınmaya başladı. Gökdeniz kafasını annesinin boynuna koyup sessizce emziğini emmeye başladı.
O sırada eve gelen Adar gözünün önünde ki manzarayı izlemeden kendini alamamıştı.
Mehpare'nin yanına gidip beline sarıldı. Biraz irkilse bile kocası olduğunu anlaması zor olmamıştı.
"Gün sonu sizi görmek yorgunluğumu tamamen alıp götürüyor."
Mehpare Adar'a döndü.
Tam konuşacağı sırada arkasından gelen mırıldanmalara döndü.
Güldeniz uyanmış ve onları izliyordu. Adar da kızını kucağına alıp Mehpare'nin karşısına geçti. İçli içli bu sahneyi izlerken Adar ,Mehpare'ye derin bir soru sordu.
"Ev ne demek?"
Mehpare gülümsedi.
"Ev mutlu olduğun yerdir. Bazen dört duvar bazen de iki kolun sarmaladığı kucaktır."

Ev Adar için şuan bulunduğu durumdu.
Mehpare ve çocuklarının olduğu her yer onun eviydi.




Hem bölüm yazmayı unutuyorum
Hem de yazacak bir şey bulamıyorum.
Bu arada hikayemiz 1k okumaya ulaşmışş.
Hepinize teşekkür ederimm

Edirne'den Mardin'eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin