29

393 32 4
                                    

Evimden, kollarından uzağım.


3 Hafta Önce;

"Baba benimle dalga mı geçiyorsun? Ben bu kadını kovdukça neden geri geliyor?"

"Oğlum Necip benim çok değerli arkadaşım-"

"Evet biliyorum baba! Benim haberim olmadan onun kızıyla nişanlayacak kadar değerli herhalde bu adam? Bak baba beni önceden haberim dahi olmadan nişanladığın kadının Ebru olduğunu yeni öğreniyorum ve sen benim sınırlarımı bilmene rağmen o kadını burnumuzun dibine sokuyorsun!"

"Adar her şey geçmişte kaldı-"

"Geçmişte kaldıysa bu kadının burada ne işi var? Daha fazla buna katlanamayacağım baba bu kadını bugün son kez kovuyorum ve bir daha geri gelirse o zaman kulahları değiştiririz!"

"Mehpare istiyor diye bir çalışanı kovamazsın Adar! Oldu olacak karın istedi diye bizi de sil at!"

Adar babasına yaklaşıp eğildi;

"Karım istesin bırak sizi, Mardin'i bile silerim. Yeter ki Mehpare istesin baba. O yüzden daha fazla sınırlarımı zorlamayın. Şimdi o kadını kovacağım ve gidip Mehpare'ye anlatacağım. Senin aksine karımdan bir şeyler gizlemek adetim değil baba!"

Günümüz;

Istanbul, Sarıyer

Mehpare duyduğu şeyler ile gözlerini irice açmıştı.

"Kızım ben senden cok özür dilerim. Senin bu durumu nasıl karşılayacağını bilmeden Adar'ı zora soktum. Oğlum 3 haftadır bırak yemek yemeyi su bile doğru düzgün içmiyor. Bu olanları söylemek boynumun borcuydu. Nolur beni de Adar'ı da affet."

Hasan Ağa oğlunun bu haline ve ona bir hiçmiş gibi bakan gözlerine dayanamayıp sonunda gelininin yanına gelmişti.
Mehpare önce Izmir'e arkadaşının yanına ondan sonra da Istanbul'a ailesinin yanına gelmişti. Adar bu süre zarfında Mehpare'yi aradı fakat bulamamıştı. Mehpare'ye yazdığı mesajlarda sonunda beni aramayı bırak diye cevap geldiğinde daha da yıkıldı.

Mehpare'nin duyduğu konuşmanın öncesini de öğrendiğinde utandı. Kocasını dinlemeliydi o böyle bir kadın değildi.

"Evde ki herkes Ebru'nun Adar ile nişanlı olduğunu biliyordu. Adar nasıl bilmiyordu peki?"

"Adar, Diyarbakır'da dedesinin yanındayken ben nişanlamıştım onları. Nişan olduktan 5 ay sonra söylemiştim böyle bir olay olduğunu ama o kabul etmedi ve bu nişanın onun nezdinde bir hükmü olmadığını söyledi."

Mehpare başını ellerinin arasına aldı.
Şimdi ne olacaktı?
Adar, onu dinlemediği için çekip giden karısını affedecek miydi?

Hemen yerinden ayaklanıp çocukları giydirdi. Annesiyle birlikte açıkta olan bavulları kapatıp hemen arabaya yerleştirdiler.

Hasan Ağa ile birlikte Mardin'e dönüyorlardı.

O sırada Mardin'de ise Hevi Hanım'ın telaşı devam ediyordu.
Adar çok az yemek yiyordu ve genelde odasında çalışıyordu.
Hasan Ağa Mardin'e vardığında dair bir mesaj yolladı ama Mehpare'den bahsetmemişti.

Konağa başka ağaların adamları geldiğinde ev halkı gerilmeye başladı.
Adar odasından çıkıp avluya indiğinde duruşunu dikleştirdi.

"Buyurun ağalar! Derdiniz nedir?"

"Sen Mardin'in Ağasısındır! Duyduk ki karın, Hanımağa Mardin'i terk etmiştir. Törelerin dediği olacak Adar Ağa! Mardin Hanımağasız olmaz! Kuma şarttır artık..."

Kapının ağzında duran Mehpare olduğu yere çivilenmişti resmen. Şimdi neler olacaktı??

Edirne'den Mardin'eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin