Bugün varız yarın yokuz, elinde sevgiden başka ne kalacak?
Gözlerimi açtığımda çok güzel bir bağ evindeydim. Masmavi gökyüzü, yemyeşil bir çayır vardı. Baş ucumda ki vazoda taze papatyalar ve en sevdiğim kitap vardı. Yataktan çıkıp ayaklandım. Burayı bilmiyordum. Ilk defa gördüm ama sanki tanıdıktı. Yavaşca odadan çıkıp aşağıya indim. Bahçeye açılan kapıdan çıktıktan sonra karşımda arkası dönük bir kadın vardı.
"Sonunda uyandım güzel kızım."
Ninemin sesini tanıdım. Bana dönüp gülümsedi. Kucağında beyaz örtüden sarılı bir bebek vardı.
Ona yaklaştım.
"Nine yaşıyorsun! Ama sen-"
Sözümü tamamlamadım. En son oda da yere düşüp bayıldığım hatırlıyordum.
"Ben öldüm mü?"
"Daha değil güzel kızım. Ama ölümle yaşam arasında bir yerdesin. Bak burada kim var kızım. Deniz'in."
Ninem kucağında ki bebek benim Deniz'im idi.
Onu kucağıma almak için ilerlediğimde ninem geri çekildi.
"Deniz'i alıp sandığında artık burada bizimle olacaksın."
"Ne güzel ninem işte."
"Ama bir daha Adar'ı ve bebekleri göremeyeceksin."
"Nasıl yani?"
"Onlar yaşamayı seçti güzel kızım. Sen bizimle gelirsen onlardan gideceğiz."
Durdum. Seçim yapmak zorundaydım.
Beni büyüten ninem ve daha varlığını öğrendiğim gibi kaybettiğim evladım karşımdaydı.
"Yapamam nine. Adar'ı çocukları bırakamam."
"Ama burada da annesiz kalan bir çocuğun var."
Gülümsedim.
"Sen ona çok iyi annelik edersin nine. Deniz'im sana emanet."
Ninem de gülümsedi.
"Torunlarıma iyi bak güzel kızım."
O sırada ninemin sesleri ve bulunduğum çayırda uzaklaşıyor gibiydim. Karanlık yine beni bulmuştu. Sesler duyuyor ama cevap veremiyordum.
"Geri döndü!"Adar doktorun sözleriyle rahat nefes verdi. Mehpare yaşamayı seçmişti. Sonunda yoğun bakımdan çıkıp normal odaya alınmıştı. Tek gereken şey Mehpare'nin uyanmasıydı.
Bugün hem Mehpare tehlikeyi atlatmış hem de bebekler kuvözden çıkmıştı. Adar, Mehpare uyanmadan bebekleri asla kucağına almamış, dokunmamış, koklamamıştı. Önce Mehpare'nin hakkıydı.Sessizce karısını izledi.
"Kokundan çok fazla uzak kaldım. Beni cennetime kavuştur sevgilim."Sanki yeniden doğmuş gibiydi. Çokça dinç ve enerjikti. Uzun süreli uykusu onu kendine getirtmişti.
Mehpare gece saatlerinde uyanmıştı. Doktorlar hemen onu kontrol edip ailesine haber etti.
Adar o sırada bebekler için yeni kıyafetler almaya konağa geçmişti.
Diğer ev halkı ise gündüzleri Mehpare'nin yanında geceleri evdeydi. Bir Adar ailesini bırakmıyordu.
Haberi alır almaz hemen hastaneye uçtu. Karısına kavuşmuştu.Elinde bebek çantasıyla hastane koridorlarında koştu. Mehpare'nin odasının kapısına vardığında derin nefes aldı. Hızlı açarak karısını korkutmak istemiyordu.
Yavaşca kapıyı açıp içeri baktı. Mehpare açılan kapıyla o tarafa döndü. Gülümsedi.
Adar hızla Mehpare'ye gidip sarıldı.
Derince kokladı.
"Seni bir daha göremeyeceğim sandım. Bir daha bu güzel kokunu alamayacağım diye kalbim duracaktı resmen."
"Artık kötü konuşmak yok sevgilim."
Mehpare olanları yeni yeni idrak ediyordu. Eli karnına gitti. Kocaman karnı yoktu. İçine korku saldı bir anda. Adar anlamıştı.
"Sakin ol güzelim. Bebeklerimiz seninle buluşmayı bekliyor."Adar Mehpare'nin bir an olsun elini bırakmadı. Çok özlemişti.
Hemşireler sonunda bebekleri getirmişti.
Mehpare heyecanla kıpırdandı.Bu onun için pahabiçilemez bir andı.
Bebeklerin ikisini de kucağına aldı.
Artık tamamlanmışlardı.
Adar Güldeniz'i kucağına aldı. Mehpare'nin yanı başına oturup bebekleri izledi. Mehpare eşinin omzuna başını indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edirne'den Mardin'e
Художественная проза"Ben tüm törelerinizi göze alarak dayandım kapına Hasan Ağa! Vereceğin hüküm başım gözüm üstüne. Hiç gocunma çek silahını vur beni. En azından son nefesimde bile Dilan'ımı görmüş olurum!" "Madem vereceğim karar kabulündür o halde hüküm bellidir oğu...