7

647 30 4
                                    

Bilmem kaç kavim göçer bu âlemden,
Sen göğsümden bir milim kaymazsın.

Mehpare sabahın erken saatlerinde uyanmıştı. Her zaman ki gibi.
Yanında yüz üstü sırtı çıplak yatan kocasına baktı.
Bu tabii ki de olması gereken bir şeydi fakat fitilini pamuk şekerin atacağını asla bilmiyordu.
Etrafta hala bir dünya bulunan pamuk şekerlerine baktı.
Düşünülmenin ne kadar güzel olduğunu sonunda Mehpare'de öğrenmişti.
Hemen yanda duran elbisesini üstüne geçirip dolaba koştu. Hemen kıyafetlerini alıp ardından banyoya girdi.

Elbisesi giyip banyodan çıktıktan sonra odaya göz gezdirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elbisesi giyip banyodan çıktıktan sonra odaya göz gezdirdi.
Her yer toplanmış ve pamuk şekerleri düzgünce koltuğa dizilmişti.
Mehpare incelemeyi devam ederken birden Adar burnunun dibine girdi.
Mehpare sanki son nefesini veriyormuş gibi korkudan derin bir nefes aldı.
"Ya napıyorsun bölüm arası canavarı gibi! Ses etsene!" Adar karısının tepkisi güldü.
"Ses etmiştim zaten sen duymadın. Aklın neredeyse artık?" Mehpare imayı kapmıştı fakat geride durmadı. "Aklımda sadece bugün saçımı ne yapsam düşüncesi var. Başka ne gelebilir ki?" "Unuttuysan hatırlatabilirim?" "Neyi hatırlatacaksın?" "Dün geceyi?"

Adar Mehpare'nin üstüne doğru yürürken Mehpare'de geri gidiyordu. "Saçmalama istersen aşağıda insanlar var kahvaltıya bekliyorlar." "E nolmuş yani? Biz yeni evliyiz kimse sabah neden seviştiniz diye sormaz?" "Ya ne kadar açık sözlüsün maşallah sana!" Mehpare son cümlesini söyleyip kaçmaya başladı fakat bu girişimi yarıda kaldı. Adar Mehpareyi belinden tutup kendine çekti fakat karısı durmadı ve çırpınmaya devam etti. Ikisi debelenmeye devam ederken Adar'ın ayağı kaydı ve Mehpare ile birlikte yatağın üstüne düştüler.
Şok edici olan şey ise yatağın kırılmasıydı.
Mehpare şokla gözlerini açarken Adar sinirle kaşlarını çatmıştı.
"Dün gece niye kırılmadı da şimdi kırıldı bu?"

Mehpare ona ciddi misin der gibi bakmıştı. Adar'ın yerde uyumaya niyeti olmadığından hemen yatağı aldıkları yeri arayıp tamiri için çağırdı.

Ikiside hazır bir şekilde kahvaltıya indiler.
Kahvaltı bittikten sonra herkes sedirlere geçip oturdu. O sırada görevliler geldi.
Devran gelenleri görünce sormadan duramadı. "Bir problem mi var?"
"Adar ağamızın yatağı kırılmış onun için geldik." Adam cümlesini söyleyip gitmişti.
Mehpare olayın nasıl aileye yansıyacağını anlayınca elinde ki çay bardağı titremeye başladı.
Devran yavaşca abisine dönüp gülümsemeye başladı.
"Şişt, eğ, ooo."
Devran garip sesler çıkartırken Mehpare hemen açıklama gereği duydu.
"Şey oldu, biz şakalaşıyorduk sonra ayak kaydı, düştük,  kırıldı."
"Çok iyi şakaymış yengecim."
"Adar! Söylesene hani komiklik olsun diye-"
Adar karısına bakıp sinsi bir gülümseme sundu.
Keje Hanım dayanamayıp zılgıt çalmaya basladı.
Mehpare yerin dibine girerken kocası işe gitmek için ayaklandı.
Hevi Hanım gülerek Mehpare'ye hadi git kocanı geçir dedi.
Mehpare koşarak Adar'ın yanına gitti ve koluna yapıştı.
"Ya beni de alır götürürsün ya da burada kalır birlikte utanırız." Adar minik bir kahkaha bahşetti. "Neden utanalım karıcım? Yatağı kırdık sonuçta ne oldu?"
Mehpare gözlerini büyütüp "Beni de al. Bende geliyorum bekle çantamı alıp geleceğim eğer bensiz gidersen koltukta uyursun!" Mehpare arkasına bakmadan odaya çıkmıştı. Adar karısının ona koltukta uyuma iması yapması bile hoşuna gitmişti. Bu evliliğe alışmıştı.

İnsan seninleyken nasıl yaşlanır Mehpare?
Bana nefes almak için sebep veriyorsun.

Adar karısının elinden tutup şirkete girdi. Çalışanlar patronlarının eşini inceleyip haftalık dedikodu malzemesi biriktiriyordu.
Adar ile birlikte onun ofisine girmişti. Hemen orada bir kaç insan vardı.
"Ali Bey hoşgeldiniz. Eşim Mehpare bugün toplantı da o da bizimle olacak."
Mehpare'nin burada olması aslında iyi bir şeydi. Çünkü birazdan bir arazi alacaktı ve bir mimarın fikirlerinin de olmasi gayet iyi olurdu.
Arazi'ye yeni bir otel inşa edilecekti. Bu yüzden son görüşmeler ve satın alımlar olacaktı. Arazi ile ilgili bütün bilgilerin olduğu dosyayı Mehpare incelemeye başladı.
Dosyayı incelerken bir şeyler farketti. Arazi bir yapıya uygunmuş gibi gelmiyordu. Mehpare hemen dosyalara bakmaya başladı ama imar izin belgesini göremedi. Fakat gördüğü belge onu işkillendirdi.Kafasını kaldırıp baktığında eşi tam imzayı atacakken durdurdu.
"Adar dur imza atma!"
Adar şaşkınlıkla kafasını çevirdi.
"Ne oluyor Mehpare?"
Mehpare Ali Bey'e dönüp sordu.
"Bu arsanın imar izin belgesi nerede?"
Ali Bey bu soruyla afalladı.
"Çıkartmadım ama Adar Bey aldığı zaman çıkartırır. Değil mi?"
"İmar izin belgesi yok fakat araziye herhangi bir yapı yapılmasının uygun olmadığına dair bir belge var öyle değil mi? Usulüne uygun bütün belgelerin tarihi 3 ay öncesine aitken uygun olmamasıyla ilgili belgenin tarihi neden bugün Ali Bey?"
Adar hızla ayaklanıp karısının elinde ki dosyaya baktı. Belgeleri görünce sinirleri resmen tepesini aşmıştı.
"Bu ne demek oluyor Ali Bey?"
Ali Bey oldukça terlemiş ve gerilmişti.
"Yalvarırım affedin Adar Ağam! Başka çarem yoktu. Muharrem Altındağ istedi benden bunu!"
Adar sinirle burun kemerini ovuşturdu.
"Gelmiş 60 yaşına hala benim işlerime burun sokuyor."

Ali Bey gönderilmiş ve otel icin yeni arazi arayışları başlamıştı. Ortalık durulduğunda Adar Mehpare'ye dönüp ellerini tuttu.
"Zeki oluşun bizi kurtardı Mehpare. Teşekkür ederim."
"Teşekkür etmene gerek yok ekmek teknemizi kurtardık neticesinde."
Adar memnuniyetle güldü. Bu kadına çok alışmıştı.

Adar büyük anlam içeren gözler ile Mehpare'ye baktı elini yanağına koyup dudaklarına yöneldi fakat kapı çalışmadan açıldı. Adar ve Mehpare birbirinden ayrılırken içeri gelene bakmışlardı. Ikisi de gelen kişiye kaşlarını çatmıştı.

"Merhaba Adar. Seni yine görmek ne güzel!"




Sizce kim geldi böyle?
Kadın olduğu kesinde jdjcjcmcmd

Edirne'den Mardin'eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin