18

2K 102 37
                                    

"Nazım." Gelen sesle bakışlarımı ondan çekip merdivenlerden gelen adama baktım. Elinde bir buket çiçekle Naza doğru ilerledi.

Nazın şaşkın yüzünde güller açmaya başladığında boğazıma dizilen yumru ya da yumrular canımda bir sızıya neden olurken eşikten az önceki attığım adımı geri çektim.

Kollarını, kapıya gelen adamın boynuna hızla dolarken göz göze geldik. Elim ayağım birbirine karışırken yüzümde derin derin ilk defa belli ettiğim duygularımı geri çektim.

Kapının ardında geçip kapadım yavaşça. "E kapıda mı kalacağım güzelim?" dediğini duydum adamın. Sonra da kapanan kapıyı.

Onca kurşun yemiş, patlamalar arasında kalmış, bir çok kez esir düşmüştüm. Bugüne kadar sayısız yaram olmuştu. Acıları tartışılırdı. Ama şimdiki başedemeyeceğim bu sızı yâr'dan diye miydi?

Cüzdanımı ve anahtarlarımı alıp evden çıktım hızla. Merdivenleri üçer beşer inerken dikişlerimdeki sızı umurumda değildi.

Bir adım atmıştım, bende bir daha adım attıracak derman bırakmamıştı. Nefesim yetmezmiş gibi kesik kesikti.

Askeriyeye girdim düşünmeden. Evime. Başka bir eve layık da değildim zaten. Biliyordum. Sadece kralın sıcak kürk hayali kağıda veziri öldürdüğü gibi, bizimkiler de beni öldürmüştü.

Eğitim alanına geldiğimde, bedenimin acısı ruhumunkinin önüne geçsin diye beni zorlayacak her türlü hareketi yapmaya başladım.

"Komutanım!" Muhtemelen patlayan dikişimle elimi karnıma koyup iki büklüm olduğumda nöbetçi er hızla yanıma koştu. Kolumu omuzuna atıp beni yürütmesine izin verdim.

"Komutanım ambulans çağıralım." dediğinde başımı salladım. "Odama götür beni asker." dediğimde tereddüte kalsa da mecburen sözümü dinledi.

Odama getirip koltuğuma bıraktığında. "Revirdeki arkadaşı çağırayım ben." dedi ve onayımı aldıktan hemen sonra odadan çıktı.

Birkaç dakikanın ardından gelen asker kapıyı tıklayıp içeri girdiğinde selama duracakken elimi salladım. "Görevde değilim asker."

Yanıma gelip tişörtümü sıyırdı. Elindeki çantayla pansumanı kaldırdı. "Dikişlerinizi çok zorlamışsınız komutanım,  açılmış biraz." Başımı salladım. "Yenileyebilirsin sorun yok."

"Komutanım morfin yok elimizde." dediğinde başımı salladım. "Yenile asker." Yutkundu ve başını kaldırdı. "Görevde olmadığınızı söylediniz komutanım." dediğinde cesaretine hayran kaldım. Bu emir veremezsiniz demekti.

"Ama göreve geri dönmeyeceğim demedim." dediğimde dikiş takımını çıkardı. Drama bir yana acı eşiğim yüksekti. Çok daha kötülerine katlanmıştım.

Asker, dikişi bitirip pansumanı yenilediğinde kapı açıldı. "Komutanım?" İçeri giren Emre nefes nefese yanıma adımladı. "Komutanım iyi misiniz?"

Diğer asker odadan çıkarken başımı salladım. "Sen niye evinde değilsin?" dedim saate bakıp. "Komutanım Rıdvan aradı haber verdi burada olduğunuzu. Bakmaya geldim." Rıdvan muhtemelen nöbetçi olandı.

"Tamam baktın, evine dön." dedim koltuktan kalkıp. "Komutanım." dedi çekinerek. "Yeng-" Yerime doğrulup yüksek sesle sözünü kestim. "Ayla ve Suzan dışında yengen yok senin Emre!"


yâr'a iziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin