13

2.1K 113 17
                                    

Arkasındaki adamı görür görmez bakışlarıma yerleşen öfkeyi o görmesin diye gözlerimi çektim. Bu hareketime kaşları çatıldığında yüzü de düşmüştü.

Ne zaman yanında birini görsem, ki bu gözüm kapalı güvenebileceğim kardeşim gibi gördüğüm Emre bile olsa, içimde alevnen öfkeye hakim olamıyordum.

Ve öyleydi ki bu zamanlarda, her zaman gizli saklı yaşadığım duygularımı göstermemekte zorlanıyordum. Öfkemin tüm gerçekliğiyle gözlerimde bir alev gibi parladığına emindim.

Adımlarını hızlandırıp Nazın kolunu tuttuğunda avuç içlerim kalınmış, yumruklarımı sıkıp yanlarına yürüyordum.

Nazın, neye uğradığını şaşıran yüz ifadesi bir an da buruşurken, onun canını yakmış olma düşüncesiyle hızlandım.

Nazın "İstemiyorum dedim!" diye sesini yükselttiği an yanlarına varmış adamın kolunu tuttuğum gibi ondan ayırdım.

Önce Naza değen bakışlarım, eliyle sıvazladığı koluna düştü. Şimdiden moraracağı belli olan teni beni dehşete düşürdüğünde hiç beklemeden sıktığım yumruklardan biri dünkü gibi adamjn yüzüne inmişti.

Nazın çığlığı kulağımı tırmalarken, etrafın kalabalıklaştığını umursamayıp dövmeye devam ettim. "Lan sen ne laf anlamaz, şerefsizin tekisin!" diye hırladığımda bayılmak üzereydi.

"Komutanım!" Emre de dahil altı kişilik timimin hepsinin sesini duysam da umursamadım. "Abi." dedi en sonunda Emre kolumu tutarken.

Gözlerimi öfkeyle ona çevirdiğimde korkusuzca bakmaya ve kolumu tutmaya devam etti. "Abi, yenge korkuyor."

Yumruğum havada asılı kaldığında gözlerinin kapanmak üzere olduğunu gördüğüm adamın yakasını bırakıp doğruldum.

Keskin nişancım Serkanın eşi Aylayı, Nazın yanında gördüğümde derin bir nefes aldım. Nazın ağlayan hali, sakinlememe yardımcı olmuyordu.

Dahası, şu an hiçbir şeyim değildi ve buna rağmen bu denli etkisi varken üstümde bana ait bir hayatta yer edinse neler olurdu kim bilir?

Naz, Emrenin uzattığı suyu alırken diğerleri adamı yerden kaldırmakla meşguldü. Sudan aldığı büyük yudumu yutup bakışlarını bana çevirdi.

Gözlerindeki minnet yüreğimi eziyordu. Kendime yenik düşüp, oturduğu kaldırımda yanına çöktüm. "Değilim." dedi gözlerime bakıp.

Kaşlarımı çattığımda burnunu çekti. "İyi misin diye soracaksın, değilim." dedi sesi titrerken.

"O adamın geçmişini sikeceğim." dedim parmağım kolundaki ize giderken. "O bizde yiğidim." dedi Yavuz. Üstteğmendi, en iyi dostumdu da aynı zamanda.

Ayağa kalktığımda kulağıma doğru eğildi. "Sen yengeyi götür." dedi imayla yenge kısmına bastırırken. "Sonrasını sonra konuşacağız."

Seninle konuşmadan önce kendimle konuşmam lazım yavuzum dedim içimden. Önce kendimi dinlemem lazım.

Narince direseğinden tutup kaldırdım Nazı. Ben kırılacak bir vazo gibi dokunurken üç kez düşünüyordum. Sakınıp saklarken, koruyamadığıma kızdım.

O itin, timdekilerin elinden kurtulamayacağını bildiğimden Naza eşlik edip eve yürüdüm.

Evin önüne kadar sessizce geldiğimizde kapıda bir şey desin diye bekledim. "Ne olarak?" dedi gözlerime bakıp.

"Anlamadım?" dedim sıkıntıyla. "Ne olarak dövdün onu?" dedi sesi titriyordu hala. "Herhangi bir vatandaşı koruyan bir asker olarak mı?"

Benim gibi hazır cevap bir adamı afallatan sorusuna yutkundum. Bakışlarından saf umutla bir cevap bekledi benden.

Özür diledim içimden binlerce kez belki. Başımı salladım usulca. "Görevimdi." dediğimde kırıldığını gözlerinde boylu boyunca gördüm ve kendi kemiklerimi kırdım içten içe.

Ama daha fazla üzülmesin diyeydi her şey. O, benimle yapamazdı. Yıpratırdım ben o un gönlünü, ben yapmasam içinde bulunduğum hayat yıpratırdı benden bağımsız.

yâr'a iziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin