7-

5.9K 435 52
                                    

Agit haftasonu büyük bir telaşın içine düşmüştü. Çünkü öğle yemeğine annesi, yeni evli abisi ve yengesi gelecekti. Tabi ki Zelal Hanım onları değil sadece kızını davet etmişti ama annesi ben de oğlumu göreceğim diye diretince mecbur o da gelecekti.

Agit annesinin onu görmeye geleceğine aşırı şaşırmış ama mutlu da olmuştu. Evlendikten sonra bir daha onu görmeye gelmeyeceğini hatta unutacağını sanmıştı ama annesi ille de oğlumu göreceğim deyince unutulmadığı için kendini güçlü hissetmişti. Benim de arkamda ailem var kimsesiz değilim demek istiyordu.

İşte bu yüzden de kimseyi umursamadan annesi ve abisi için en güzel yemekleri kendi elleriyle yapmış, beraber yaptıkları sabah kahvaltısında ise Devran'a gururla annem beni ziyarete gelecekmiş demişti.

Devran onun mutlu ve hevesli yüzünü görünce daha da gururlanması için annesine küçük bir hediye vermesi için Cahit'i kuyumcuya ve çarşıya göndermişti. Bir kaç saat sonra gelen adamla da Agit'i odasına çağırmış kolye olan kutuyu önüne koymuştu.

- Nikah zamanı gelemedim, kusura bakmasın. Bunu annene benim adıma hediye et -

Agit şaşkınlıkla el hareketlerini bitiren adama baktı ve kocaman gülümseyerek cevap verdi.

- Çok teşekkür ederim ama gerek yok ki böyle bir şeye -

Devran bilgisayardaki işine dönmeden önce sabırla Agit'i ikna etmek için bu defa yazarak devam edip not defterini masada onun oturduğu yöne uzattı. Agit bu defa yazıyı okuyarak gülümsedi.

- Adetleri yerine getirmek gerekir. Nikahta anneye de hediye verilir -

Agit itiraz edemeyeceğini anlayınca alt dudağını dişleye dişleye bir şeyler yazıp onun önüne uzattı.

- Annem adına şimdiden teşekkür ederim. Adetleri bilmiyordum -

Devran sadece bir şey değil der gibi başını iki yana sallayarak işine döndüğünde Agit hazırlık için odadan çıkmıştı.

Şimdi de Zelal Hanım'ın iğneleyici göz hapsinde pişen yemeklerin son haline bakıyordu.

"Anasının ne işi varsa, zehirli ot gibi her yerde bitiyor" diyen kadına tezgahta ona yardım eden Afşin göz devirirken kalabalık divanda oturan hanımağa müdahale etti.

"Sen kızın için nasıl her yerde bitiyorsan o da oğlunu görmeye gelecek elbet."

Zelal Hanım burun kıvırarak "Aman nerdeyse gidiyor diye zil takıp oynayacaktı, şimdi mi oğlu olduğu aklına geldi" deyince bunun doğruluğu Agit'in gözlerini doldurdu.

Haklıydı. O gün arabaya bindiğinde annesi arkasına bile bakmadan kapıyı yüzüne kapatmıştı. Ama belki de pişman olmuştu, belki de özlemişti? Ne de olsa yirmi bir yıllık çocuğuydu, biraz da olsa anne iç güdüsü vardı değil mi?

Afşin gergin gergin alt dudağını kanatacak kadar dişleyen gence omuz atıp "Asma suratını güzel oğlan, o sürekli boş konuşur" diyerek fısıldadı. "Ben senin yanındayım, hem bir şey ederse hanımağa susturur onu."

Agit de buna güveniyordu zaten. Devran "Babaannem dururken benim aşağı inmem olmaz, siz ağırlarsınız" demişti de bir de üstüne odasına gelen babaannesine "Arka çık Agit'e, yalnız bırakma" demişti.

Bunları elbette Agit bilmiyordu ama hanımağa Devran'ın oğlanı sahiplendiğini koruyup kolladığını görünce pek bir yüreği kabarmıştı. Belki sevmiyordu birbirlerini ama ele güne de boyun eğdirmiyorlardı.

Keza Agit de her fırsatta Devran'ın sözünden çıkmayarak, onu her yerde savunarak millete gerçek bir evlilik gösteriyordu. İki ayın sonunda çalışanlar dahil herkes çoktan ikisinin bir olduğunu düşünmeye başlamışlardı ama gerçeği bir Zelal Hanım bir de hanımağa biliyordu.

Kal Benimle (Bxİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin