45 -

8.2K 580 95
                                        

Afşin ve Cahit tam da Agit'in dediği gibi misafirhaneye yerleştirilmişti. Agit ne ettiyse yine ayağını yere vura vura Devran'ı ikna etmiş, sağlıkçıları yakın bir konağa yerleştirmiş ablasını abisini de dediği yere taşındırmıştı.

Devran zaten Agit'in ağzından ne çıksa tamam diyordu da, yine de ona bir şey olur diye korkuyordu.

Agit ise konakta neşe saça saça Afşin ablasının hem oğluna bakıyor hem de kendi sınavına hazırlanıyordu. Çünkü Devran da onun okuması için ayak direktmiş, sonunda oğlanın evde sınava hazırlanması için bilgisayardan online özel öğretmenler tutmuştu.

Öyle ya da böyle iki inatçı da dediklerini yaptırıyordu. Onların arasındaki küçük tatlı savaşları bilen ev ahalisi de her gün onların tatlı atışmalarını izliyordu. Bugün de şirkette yaşanan problemlemi Devran nasıl hallederseniz halledin ben eşimi bırakıp gelmem demişti de karşı karşıya geldiği Agit'in cingar çıkarıp "Devran ben yatalak mıyım Allah aşkına, hamileyim sadece. Şirkete gideceksin yoksa kendi yatağımda yatarım bu gece" demişti.

Devran ağzını yüzünü sıkıştıra sıkıştıra öptüğü oğlana "Senin yatağın eşinin yanı güzel oğlan, alırım ayağımın altına şimdi" dedi ama Agit'in "Gücün yetiyorsa al Devran Ağa, ben içimde can taşıyorum tamam mı? Acıman da mı yok ağa" diyerek ayağını yere vurmuştu.

Devran en sonunda "Senin önünde boynum kıldan ince güzel oğlanım, öl desen o dakka ölürüm" deyip "Ölme yaa" diye ağlayan oğlanı kucağına alıp seve seve susturmuştu.

Devran mecbur şirkete gidince de Agit saatlerdir süren dersinden sonra koşa koşa misafirhaneye gidip Afşin ablasını kolundan tuttuğu gibi konağa kahve içmeye getirmişti. Çünkü bir yandan da ağlak oğlanı öpüp koklayacaktı. Adını Adar koydukları ağlak oğlan ise ne zaman Agit'in kucağına gitti şıp diye susuyordu.

Karşılıklı kahve içerken Afşin susan oğluna bakıp "Sıpaya bak hele, bize gelince evi ayağa kaldırır sabaha kadar uyutmaz sana gelince süt dökmüş kediye dönüyor" deyince Agit oğlanın kokusunu içine çeke çeke öpüp "Abla o da bilir kimin kucağına geldiğini, kimi seveceğini" dedi ve ona anlamaz gözlerle bakan Afşin'le kıkırdayarak karnını gösterdi.

Afşin şokla "Sahi mi dersin" deyince Agit başını salladı. "Oğlan mı kız mı bilmem ama ağlak oğlan hissediyor onu."

Afşin sanki gülümser gibi Agit'i izleyen oğluna bakıp "Amanın benim küçük canavarım şimdiden göz koymuş senin çocuğa" dedi ve Agit'in gülümsemesiyle gülümsedi.

"Benimki de severse neden olmasın."

Kahkaha atarak kahvesini yudumladı."Devran Ağa'm duymasın, vallah Cahit'i ayaklarından tavana asar, siz benim çocuğuma göz mü diktiniz der. Bu sefer kaçarı yok sıkar kocama."

Agit göz devirerek güldü ve "Hey gidi hey, burda ben varken hiçbirşeycik yapamaz Devran Ağa, benim çocuğum sevdikten sonra Devran Ağa'ya he demekten başka bir şey düşmez. Ama paylaşamaz çocuğunu işi zor ağlak oğlanın" dedi.

İkili gülüşürkün önünü ilikleyip konağın kapısına gelen takım elbiseli adam Afşin'i çağırıp bir şey söyledi ve Afşin kaşlarını çatarak Agit'e baktı. O da ayaklanıp "Ne oldu abla?" diye sorunca Afşin sinirle mutfağa girdi.

"Güzel oğlan, konak kapısına kucağında çocukla Züleyha gelmiş, Devran Ağa'nın eski eşi."

Agit "Ne?" derken Afşin onun kucağından oğlunu ve ağlamaya başlayan oğlanla "Şimdi ağlamanın vaktidir oğlum" diye mırıldandı.

Agit konağın dış kapısına ağır adımlarla yürüyüp onu görünce önlerini ilikleyen takım elbiseli adamlarla büyük kapının önündeki kadının önünde durdu.

Kal Benimle (Bxİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin