Agit bir haftayı zor beklemişti resmen ve hemen Devran'ın getirdiği testi alıp banyoya koştu. Devran üstünü çıkarırken yarım saat sonra açılan banyonun kapısıyla gözleri dolan oğlana baktı.
"Yavrum" derken Agit dudaklarını büzdü. "Olmadı işte."
Devran yanına gidip kollarına aldığı oğlanın saçlarını okşadı. "Güzelim.." diye başladığında Agit "Biliyorum, yine deneriz ama ben bu defa olur sanmıştım" diye mırıldandı.
Devran oğlanın saçlarını öpe öpe "Ömrüm, canına kurban olduğum üzülme ne olursun" dedi omuz silken oğlanla "Benimle birlikte İstanbul'a gelmek ister misin güzel oğlanım, hava değişikliği olur sana da. Hem sınavında yaklaşıyor gerginsin" dedi ve başını göğsünde sallayan oğlanla saçlarını koklayarak öptü.
"Tamam yavrum, arayayım uçak ayarlasınlar."
Agit, Devran'ın kollarından çıkıp ayağını sürüye sürüye "Yemek yapcam bissürü, tatlı yapıcam" diyerek odanın kapısına doğru yürüdü.
Akşam akşam yemek yapmaya kalkışan oğlanla gülümsedi. Bu da onun kaçış yoluydu. "Duşa gireyim geliyorum yavrum bende" diye seslendi ve "Tamam" diye cevap verip odadan çıkan Agit'le başını iki yana salladı. Agit'in artık gerçekten çocuk istediğini anlayabiliyor ve olmadıkça üzülmesine dayanamıyordu.
Devran duştan çıkıp üzerine rahat bir şeyler giyerken ağlamaklı gözlerle odaya giren Agit'le kaşlarını çattı.
Agit dudaklarını büze büze "Devran benim yemeklerim kötü mü?" diye sordu.
Devran hızla başını iki yana sallayarak "Hayır güzelim, o nerden çıktı?" diye sorunca Agit omuz silkip trip atmak için odadan çıkarken kapıyı sertçe kapattı. "Yalancı."
Devran elini alnına vurup "Siktir, bu da nerden çıktı şimdi" diyerek odadan çıktı ve merdivenlerden aşağı ayağını vura vura inen oğlanın peşinden koştu, basamakta yakalayıp kucağına aldı.
"Bebeğim benim, yok öyle bir şey. Nerden çıktı bu?"
Agit başını diğer tarafa çevirip dudaklarını büzdü. "Dün Afşin ablaya 'Bu yemeğin tuzu çok, kötü yapmışsınız' demişsin. Afşin abla ağzından kaçırdı hep."
Devran dün akşam gelen yemeği hatırlayınca dudaklarını birbirine bastırdı. Yemeği Afşin getirdiği için Agit'in yaptığını bilmiyordu, bilse kesinlikle yerdi.
"O yemeği ben yapmıştım" diye gözleri dolan oğlanla derin bir nefes verdi. Agit onun gözlerine baktığında yalan söyleyemediğini anlıyordu.
Devran merdivenlerden tekrar yukarı çıkarken kollarını kavuşturup surat asan oğlanı odaya götürdü ve oturma odası kısmına götürüp koltuğa oturdu.
Agit aklına gelen şeyle Devran'ın kucağında dönüp bacaklarını iki yana açarak oturdu. "Devran sen aylardır kötü yapsam da yaptığım her şeyi çok güzel hayatım deyip yedin ama."
Devran gülümseyerek Agit'in ellerini tutup dudaklarına götürdü ve parmaklarını tek tek öptü.
"Sen bu ellerle bana dünyaları verdin güzel oğlanım, bana yaşamayı, sevmeyi, sevilmeyi öğrettin. Ben bu ellerden zehir de olsa yiyecektim zaten. Neyi iyi yaptığın neyi kötü yaptığın umrumda bile değil, elinin değdiği her şey güzelleşmek zorunda ve senin Devran'ın ona sunduğun her şeye razı olacak. "
Agit gözleri dolu dolu Devran'ın boynuna sarılıp "Seni çok seviyorum Devran, böyle göğsüm sıkışır gibi, kalbim çıkacak gibi hem de" deyince Devran burnunu oğlanın saçlarına sürtüp "Ben de seni çok seviyorum sevgilim, kalbim çıkacak gibi hem de" dedi ve Agit onun sesini taklit ettiği için kıkırdadı.