46 -

6.1K 485 64
                                        

Devran Ağa ve Agit'in sadece bir çocuğumu vardı. Evet bu da merak konusuydu. Agit'in hamileliği sekizinci haftayı doldurmuştu ve Agit ultrasona girmeye hazırdı.

İlk hamile olduğunu öğrendiğinde sadece kan tahlili yaptırmıştı ve sekizinci haftaya kadar olur da yine düşük olur diye Agit bebeği görmek, kalp atışlarını duymak, ona bağlanmak istememişti. Devran yine de kan tahlili ile yetinmeyip eve ultrason makinası getirtmişti. Agit ise ben hazırım dediğinde onun için hazırlanan muayene odasına girip sedyeye uzandı.

Devran resmen tırnaklarını kemirirken doktor Agit'in karnına soğuk jeli sürüp kurduğu makinesindeki küçük başlığı alarak Agit'in karnının üstünde gezdirdi. Devran neredeyse boş odada bir aşağı bir yukarı turlar atıyordu. Daha sekiz hafta olmuştu ama şimdiden korkusu ve heyecanı başlamıştı.

Doktor kare ekrana bakıp genişçe gülümsedi ve onu izleyen Agit alt dudağını kemire kemire "İyi mi doktor, görünüyor demi karnımda, kötü bir şeyi yok?" diye sorular sormaya başladı.

Devran da hızlı adımlarla ekranın başına geçip ekranda gördüğü şekillere anlamaz şekilde kaş çattı. "Doktor bir şey söylesene, valla devrileceğim yine yere."

Doktor önce Agit'e sonra arkasındaki uzun boylu adama baktı. "Gayet sağlıklılar."

Agit oh çekerken Devran "Sağlıklılar derken doktor, ne demek, Agit'le bebek mi?" diye sordu ama doktor kalp atışlarını dinlemeleri için cihazın sesini açtı.

"Bir tane değil iki taneler, dinleyin seslerini."

Devran ve Agit kulaklarına dolan ard arda gelen kalp atışlarının sesiyle şokla birbirlerine baktılar.

"Bunlar çift yumurta ikizleri" dedi doktor ve Devran dönen başıyla sedyeye tutundu. Sedyeden doğrulan Agit ise "Bayılma Devran, valla döverim seni" dedi.

Devran sakallı yüzünü hızlı hızlı sıvazlayıp elini kaldırdı. Önce işaret parmağını kaldırıp "Bir" dedi sonra diğer parmağını kaldırdı ve "İki" deyip sedyede oturan Agit'e sıkıca sarıldı. "Tatlı belam birdi, iki değil üç oldu."

Agit gülerek ekrana baktı ve kalp atışlarını dinleyerek başını Devran'ın omzuna yasladı "Şimdi Devran Ağa'ya bela olma vakti küçük canavarlarım."

Doktor da ikiliye bakarak güldü ama ikisi de Devran'ın ağlamasını beklemiyordu. Devran'ın Agit'in omzunda gözlerinden yaşlar süzülüyor, iç çekerek ağlıyordu.

"Teşekkür ederim ömrüm, teşekkür ederim. Sen bana bu dünyada cenneti yaşattın güzel oğlanım, çocuklarımız da cennet meyvelerimiz şimdi. Sana canımı da versem yetmez."

Agit, Devran'ın dalgalı saçlarını okşayarak "Canını verme Devran Ağa, canına can katmaya geldik, sen de canını kat bize." deyince Devran gözleri dolu dolu omzundan başını kaldırıp Agit'in elini aldı ve uzunca öptü. "Bu ellerin büyüsüyle büyülendim ben, candan ötesiniz artık üçünüz de."

İki bebeğin haberini alan ev ahalisinde de artık iki kişilik mutluluk ve sevinç nidaları yükselmişti. Şimdilik cinsiyetlerini bilmiyorlardı ama Devran artık iki kişilik değil üç kişilik sevgiyi tüm kalbinde taşıyordu. Cinsiyetleri ne olursa olsun Devran'ın katında hummalı bir hazırlık başlamıştı bile. Bebeklere Devran'ın odasında oda tasarlanmış, yatak odalarının hemen yanındaki oturma odası değişmeye başlamıştı.

Agit ne kadar "Acele etme Devran Ağa" dese de bu defa Devran "Bak ben de ayağımı yere vururum güzel oğlan" demişti ve Agit ise hemen "Tamam tamam sen vurma konak başımıza yıkılır, istediğin gibi olsun" demişti korkuyla.

Kal Benimle (Bxİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin