Agit her gün bir önceki günden daha neşeliydi artık ve bu hali Devran'a kadar ulaştıyordu. İkisi de farkında olmasa da kurallardan birini daha sürekli çiğniyordu, çünkü sürekli Devran'ın odasına çağırmasa bile birden giriyordu.
Bazen çalışmasının ya da kitap okumasının ortasına denk gelen genç keşfettiği yeni kütüphaneyle o da bir kitap alıp Devran'ın yanındaki koltuğa kuruluyordu. Sonra da durup durup ona kitap hakkında sorular soruyordu. Yine o anlardan birinde gördüğü yazıyla şaşkınlıkla başını kaldırdı.
"Baksana deniz atlarında erkekler hamile kalıyormuş. Benim gibi."
Onun sesli söylediğine okuduğu kitaptan başını kaldıran Devran gülerek parmaklarıyla cevap verdi.
- O zaman sen hamile kalamazsan ben mi doğurayım?-
Agit de gülerek elleriyle devam etti.
- Sen deniz atı mısın? -
Devran kapattığı kitapla düşünüyor gibi yapıp Agit'in gülmesini sağladı.
Agit onun bu haline daha da gülerek - En iyisi ben doğurayım sana kalırsak - diye gösterince Devran biraz ciddileşerek hafifçe öksürdü.
- Babaannem seni doktora götürmüş. Ne dedi doktor sana -
Agit biraz utanıp biraz da çekinerek cevap verdi.
- Riskli olur dedi - durdu ama sonra hemen - Ama doğurabileceğimi söyledi - diye devam etti.
Devran hmlayarak kitabını devam etti ama dayanamayıp tekrar Agit'e baktı.
- Peki sen istiyor musun? -
Agit önce başını eğip elindeki kitaba saklansa da sonunda başını kaldırıp cevap verdi.
- Ben hiç düşünmemiştim şimdiye kadar. Evlenmeyi de düşünmemiştim hiç -
Devran onun zorla evlendirildiğini bildiği için içinde bir şüphe oluşmuştu.
- Pişman mısın? -
Agit hızlı hızlı başını iyi yana sallayarak gülümsedi.
- Eğer seninle olmasaydı pişman olurdum ama şimdi hiç pişman değilim -
Devran gülümseyerek başını eğip kitabına döndü. Eh en azından onu üzecek bir evlilik olmamıştı.
Böyle böyle bir saat daha geçtikten sonra Devran kitabını kapatıp Agit'in de dikkatini çekince başını hafif yana yatırarak aklındaki soruyu sordu.
- Geçen gün yaptığın tatlıdan yok mu? -
Agit elindeki kitabı hızla koltuğa koyup ayağa kalktı.
- Ben şimdi hemen yaparım -
O cevap bile beklemeden odadan fırlarken Devran çalışma masasına dönüp bugünkü toplantı için son ayarlamalarını ve teslim edeceği imzalanmış evrakları kontrol etti.
Agit ise tatlı yapmaya o kadar dalmıştı ki Zelal Hanım'ın "A aaa hoşgelmişsin Alara'cım" cümlesini anca duymuştu.
Mutfağa selam vermek için gelen kadını gören Agit merakla kadını inceledi. Sapsarı doğal saçları, bebek gibi beyaz yüzü ve koca koca mavi gözleri, upuzun boyuyla o kadar güzel duruyordu ki Agit bile hayranlıkla baktığının farkında değildi.
"Hoşbuldum Zelal Teyze" diyen nahif incecik sesi Agit'i daha da hayran bıraktı.
Etrafına emirler yağdıran Zelal Hanım "Alara Hanım'a soğuk bir şeyler getirin" deyip Agit'e dönerek "Ne bakıyorsun öyle aval aval sana diyorum" deyince mutfağa giren hanımağanın baston sesiyle irkildi.