Agit artık konağın içinde daha da rahat gezip dolaşıyor, eski neşesine kavuştuğunu gören çalışanlarla daha da yakınlaşıyordu. O geldikten sonra teker teker ortaya çıkan düşmanlar o farkında bile olmadan Devran'ın tarafından öyle ya da böyle temizleniyordu ve artık herkes bu güzel oğlanın elinde tuttuğu gücün farkındaydı. Çünkü Agit'e yaklaşan herkesin sonu ölüm oluyordu.
Oysa Agit ne hamile olan Dilan'ın nereye götürüldüğünü biliyordu ne de Şiyar'ın öldüğünü. Devran'ın yıllardır süren bir sırrın intikamını aldığını da bilmiyordu. O her şeyden uzak çiçeklerini açarak konağa baharı getirirken Devran hatırlamadığı karanlık geçmişiyle birer birer yüzleşiyordu.
Agit her zaman onun sırlarla dolu olduğunu biliyordu ama Devran'ın ona gülümsemesini esirgemezken kendi içinde annesinin ölüm sebebini sindirmeye çalıştığını bilmiyordu.
Çocukken ona masumiyeti ve neşeyi öğreten annesi Jiyan Hanım, kaynı olan Baver Ağa'nın hain planlarına rağmen ona yüz vermemesiyle adam yedirememişti. Onun dilinden dökülen cümlelerle tüm aşirete onun hakkında ileri geri konuşmuş, namussuz ilan edilmiş, en sonunda onun da kulağına fısıldanan kocasının namusunu temizle cümlesiyle kendini konağın bahçesindeki ağaca asmıştı.
Arkasında cehennemi bu dünyada yaşayan bir oğul bıraktığını bilse yine yapar mıydı Devran bunu soruyordu artık. Cevabı olmayan bir soru genç adamı kabusların kucağına iterken, her gün yanında uyuyan oğlana biraz daha sarılarak nefes alabiliyordu açtığı çiçeklerle.
Ona daha rahat sarılabilen oğlan ise yavaş yavaş da Devran'ın yüzüne elini koyup küçük küçük seviyor, bazen eline batan sakallarla kendi yüzüne dokunup daha minik tüylerle şaşırıyordu.
"Benimki neden böyle azıcık?"
Gözlerini açan adamın gülümsemesiyle irkilerek elini onun yüzünden çekti ama Devran elini tutup durdurarak tekrar yüzüne koydu. Agit onun yönlendirmesiyle sakalları uzayan yüzü okşayarak dudaklarını büzdü.
Devran elini çektiğinde o sevmeye devam ederken genç adam parmaklarını oynattı.
- Keseyim mi? -
Agit bir omzunu silkerek "Hepsini kesme, az olsun" deyince Devran sırt üstü dönmek için hareketlendi. Ona dönmesi için yardım eden oğlan yatakta doğrularak odada göz gezdirdi. Komodinin üstündeki telefonuna bakıp saati görünce yanında uzanan adama döndü.
"Kalkayım ben, kahvaltı saatin geldi."
Devran yastıkta başını iki yana sallayarak kaşlarını kaldırıp indirdi.
- Sen inme aşağı, haber ver çalışanlar getirsin -
Agit ayaklanarak "Olmaz benim kontrol etmem lazım" deyip yataktan çıktı ama bileğinden tutup onu çeken adamın üstüne düştü.
Devran kolunu onun sırtına sararak başı göğsüne gelen oğlanın saçlarını öptü. Agit kulağının altındaki kalbin hızlanan sesini duyduğunda korkuyla başını kaldırıp "Hızlandı, bir şey oldu demi? Ben mi bir şey yaptım gene?" deyince Devran onun telaşlı sesine ve korkuyla bakan gözlerine bakarak başını onaylar gibi salladı.
- Evet. Bana her gün bir şey yapıyorsun? -
Agit üzülerek dudaklarını büzüp parmaklarını oynattı.
- Kötü mü bir şey yapıyorum? Canın mı acıyor hep? Ama konuş demiyorum ki, kucağına da oturmuyorum. Yanında yatmayayım demi bundan sonra? O yüzden oluyor -
Devran yatağın yanında dikilen oğlana uzun uzun bakarak kuruyan dudaklarını ıslattı.
- Sesli konuş. Sesini duymak istiyorum -