Devran üstünde hissettiği ağırlıkla açmakta zorlandığı gözleriyle bacaklarının üstünde hareket eden ağırlığa yüzünü buruşturdu.
Dün gece yatağına çağırdığı Agit'in bu gece de yatağına geldiğini düşünüyordu karanlık odada gözlerini açmaya çalışırken. Ama onun neden üstüne çıkmaya çalıştığını anlayamıyordu ve neden yapıyorsa da bu onu ciddi anlamda sinirlendirmişti.
Komodinin üzerindeki bardağı iterek yere düşmesini sağladı uyarır gibi, yine de hareket eden gencin boğazını yakalayıp yataktan aşağı savurdu ve duyduğu tiz çığlıkla hızla doğrulup gece lambasını açarak yerdeki kişiye baktı.
Aynı anda da odasına hızla giren Agit ışığı açtığında ayağa kalkmaya çalışan kadınla o şokla gözlerini açarken Devran yerden kalkan kadını gördüğünde yere doğru eğilip kusmaya başladı.
Agit korkuyla Devran'a doğru koşup kusan adamı yataktan düşmesin diye tuttu. Odadan koşarak çıkan Zilan ise ağlayarak dış kapıdan çıktı. Agit ayağına batan camlardan habersiz "Devran Ağa" diye gözlerinden süzülen yaşlarla bağırdı.
"Biri yardım etsin, Devran Ağa."
Bu kez odaya dalan Cahit ve Afşin'le, Cahit öğüren Devran'ın kollarından tutup yataktan kaldırıp sandalyesine oturttu. Afşin ise ayakları kanayan Agit'i kollarından tutup odadan çıkarmaya çalıştı.
"Çıkalım Agit, çık."
Agit ise kollarını savurarak onu odadan çıkaran Afşin'in ellerinden kurtulmaya çalışarak "Bırakmam, onu bırakmam, bırak beni" diye bağırarak odaya koşup sandalyede kesik kesik nefesler vererek öksüren adamın boynuna atılıp "Sarılırsam geçer, su getirin" diye bağırmaya devam etti.
Devran boynuna atılan oğlanın kollarından tutunup gözlerinden sicim gibi yaşlar dökülen gencin başını okşayarak kılağına fısıldadı.
"Kal benimle, bırakma."
Dakikalar sonra gelen ambulansla Devran hastaneye götürülmek için araca bindirilirken çıplak ayakları kanlar içinde koşan Agit de araca binip "Ben de gelebeğim, bırakmam" diye diretip yola çıkan ambulansla sedyede yatan Devran'ın elini sıkıca tuttu.
"Burdayım bak, bırakmadım."
Devran gözyaşları arasında gülümseyen oğlanın elini daha sıkı tutup gözlerini kapattı. Biliyordu, Agit onu asla bırakmazdı.
Bu kurtlar sofrasında ölürdü de Devran'ı onlara bırakmazdı.
Devran Ahlatlı çoktan haber verilen hastane yönetimiyle, tek başına olacağı odaya kaldırılıp, onun olduğu kat kapatılmış, hastane çevresine adamları yığılmıştı bile. Kuş uçurtulmayan kata ise sadece Agit ve sürekli odasına girip çıkan doktorlar gelebiliyordu.
Agit bir kaç saattir yaslandığı duvarda ona korkuyla bakan Cahit'in "Küçük Bey'im siz de odalardan birine geçin, perişan oldunuz, şu ayaklarınıza bir baksınlar" dedi ama Agit ne ayağının farkındaydı ne de perişanlığının. Cahit ise dayanamayıp adamlardan birine Agit için de bir doktor çağırıp "Ağam sizi bu halde görürse beni öldürür beyim, kurbanınız olam baksınlar şu yaranıza" dediğinde dudakları ağlayarak büzülen oğlan burnunu çekti.
"Ya ben yokken biri ona bir şey yaparsa."
Cahit of çekerek "Yapamaz beyim tonlarca adam var burda. Ha gözünüzü seveyim, Afşin'in karnında sabi sübyanım var, Devran Ağa öldürür beni, babasız mı kalsın?" deyince Agit yüzündeki yaşları elleriyle hızlı hızlı silerek merakla "Afşin ablanın bebesi mi olacak?" diye sordu.