Aşağıda konuşulanları merak ediyordum. Konuşma ilerledikçe Tutku denilen adamın yüzü daha da kararıyordu. Bu üç dakika kadar devam etti.Elleri cebinde bize doğru yürüdü. Simge oturduğum koltuğun yanına oturmuştu ve aklının başka yerde olduğu belliydi.
" Eşyalarını topla. "
Başka yerim yoktu. Param bitmişti. Nereye gitmemi istiyordu?
" Burası evim. "
Kaşları alayla yukarı kalktı. Burası bir evden başka her şeye benziyordu, doğru. Ama benim sığındığım tek yerdi.
Elini kaldırıp etrafımda gezdirdi. Tiksinen bakışlarını yakalamıştım. Arkadaşından daha da fazla rahatsız olmuştu. Yüzünde alaydan çok buradan ne kadar iğrendiğini, sözsüz olarak dile getiriyordu.
" Bu keşlerin dünyadan haberi yok. Uçmuşlar. Her yer pislik içinde. Şu haline bak. Sen daha küçük bir kız çocuğusun. Böyle bir yerde ne işin var? Gidiyoruz hemen. "
Ve elleri elime kenetlendi. Beni yavrusunu koruyan bir baba gibi tutuyordu. Ben çocuk değildim. Reşit olalı iki yılı geçmişti. Benim iyiliğimi düşündüğünü söyleyen bu adam güvenebileceğim birisi değildi. Hayatım alt üst olmuş olsa bile bu beni kurtaran kişiye sığınmam gerektiğini göstermezdi.
Kenetlenmiş ellerimizi ayırmaya çalıştım. Parmakları bir kafes gibi parmaklarımı zapt etmişti. Ağırlığımı geriye verip elimi kurtardım. Onun isteği doğrultusunda olmuştu.
" Seni zorlamak istemiyorum. İyiliğini düşünüyorum. Burada kalamazsın. Bu seni aşan bir durum. Bu konuda zorlayıcı olacağım. "
Beni tanımıyordu. Yardım etmişti. Koruyucu meleğim değildi. Bir defaya mahsus kurtarmış olmalıydı. Yakınım mıydı? Bilmediğim bir akraba olabilirdi.
" Benim yakınım mısın? "
Gamzeleri görünecek şekilde güldü. Söylediğim şeye şaşırmasını beklemiştim.
" Aramızda kan bağı yok. Bir çıkarım da yok. Seni korumak isteyen bir büyük gibi göremez misin beni? "
Yaşlı birisi gibi konuştu. Kan bağı yok. Çıkarı ne olabilirdi? Verebileceğim hiçbir şey yoktu. Zengin değildim. Üzerime hiçbir şey kayıtlı değildi. Çıkarı olması olası şey değildi. Varlık içinde yüzüyordu. Param olsa bile ihtiyacı olmazdı.
" Zamanla bir şeyler anlatacağım. Her şeyi yavaş yavaş öğrenmen lazım. Seni korumalıyım. Bunu bilmen yetmez mi? "
Yetmezdi. Bunu söyleyecek yüzlerce yalancı doluydu. Doğru söylüyor gibi görünmesi de yeterli değildi. Beni korumayı görev edinmesinin nedenini tam olarak öğretmem gerekirdi. Süre önemli değildi. Onun evi olduğunu düşündüğüm yerde bana zaman tanıyacağını söylemişti.
" Zamana ihtiyacım yok. Gerçekleri bilmem gerek. "
Elini başına koydu. En az benim kadar sıkıntılı görünen yüzüne baktım. Açıklama yaparken boğulacak gibi bir hali vardı. Aklında anlatacaklarını tarıyor olmalıydı.
" İşin yok. Paranız yok. Burada çürüyerek ölmekse niyetin ki onların sonu öyle olacak sen bilirsin. Okumak için geç değil. "
Nasıl böyle konuşabilirdi? Ölmek. Onların canını bir hiçmiş gibi anlatıyordu. Alkol, sigara veya madde bağımlılığı. Bunları kullanıyorlar diye ölüme mahkum olamazlardı. İnsan canını bu kadar küçümserken bir de okumaktan bahsediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TECRÜBE
Teen Fiction๑۩⋂۩๑ Kırılgan kalbi dışında kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, hayatı yeni öğrenen bir kız. Kaybedecek çok şeyi olan, kendini affedemeyen bir adam. Sonbahar ve kışın hikayesi. Arada kalmış ve arada bırakmış. ๑۩⋂۩๑