Gözlerimi araladım, görüntü netleşsin diye açıp kapamam gerekti. Bedenimdeki acıyla inledim. Her tarafım tutulmuştu. En son Çetin'le konuştuğumu hatırlıyorum." Sonunda uyandın. " Şiveli sesle yerimden sıçradım. Aniydi. Karşımdaki çocuk beklentiyle bana baktı. Henüz yirmi yaşını geçkin olduğunu bile sanmıyorum. Yüzünde yeni yetmelerde çıkan sakallar vardı.
Bileklerim bağlı değildi. Ağzıma kapanan eli hatırlıyorum. Burnuma bir şey bastırmışlardı. Belki de tek kişiydi. Bilemiyorum. Normalde aşırı bir paniğin beni kuşatması gerekiyordu. Ama inanılmaz soğukkanlı hissediyordum. " Beni bağlamanız gerekirdi. Kaçmamam için. "
Ölür müydüm? İyi şeyler yaşamayacağım açık. Çocuk yüzümü inceledi. Gelişigüzel bakışlardı. Sanki önceden de uzun uzun incelemişti. " Meydan okuyan, asi bir kız. Şaşırttın. Ağlamanı bekliyorduk. "
Dudaklarım küçümsemeyle karışık büküldü. Deli cesareti gelmişti bir kere. " Kaç kişi bekliyordu? " Kollarımı salladım. Yumuşak sayılmayan fakat sert de olmayan bir koltukta yatıyordum. Dikilirken yüzümü ekşittim. Elimi belime koydum, gerindim.
Kapı kapalı değildi. Kasvetli, sarı duvarlarla kaplı oda kutu kadardı. İçeride bir koltuk, bir sandalye vardı. Ve ben rahat olan yerde oturan taraftım. Çocuk oturduğu sandalyede hiç de rahat görünmüyordu.
" Uyandı. " Kapının dışına doğru bağırdı. Bacaklarını esnetti. Aynı dertten muzdariptik. İçeri üç kişi girdi. İki kız, bir erkek. Kızların saçları sarıyı geçmiş, platine yakın bir tondaydı. Açık renkli tenlerinde sırıtmasa da garip durduğunu söyleyebilirdim.
İkisi birbirine benzemiyordu. Saçları ve ten renkleri yakındı. Fakat yüz şekilleri birbirinden bağımsız, oldukça farklıydı. Biri yuvarlak bir yüz, küçük bir çeneye sahipti. İriydi. Zayıf olana oranla çok daha tehlikeli görünüyordu.
Aynı cinsiyete sahip olduğumuzdan mı bilmem, aramızda azımsanmayacak kadar uzun bir süre bakışma geçti. Zayıf olan sandalyede oturan çocuğu ayağa kaldırdı. Çocuk acıyla inledi. Kız soğuk bir şekilde güldü. Dudakları zorla kıvrılmıştı.
Diğer ikisi orada yokmuş gibi bana bakan erkekle kız yüzümü inceledi. Anlamıyorum. Hayır yüzümde bir şey mi var? Erkek ileri geri yürümeye başladı. Kızın bakışları ağır geldiğinde gözümü kapının dışına çevirdim.
" Gidebilir miyim? " Omzunu ovuşturan çocuk adama baktı. Gereğinden fazla gülümsüyordu. " Kız uyandı. "
Adam eliyle dışarıyı işaret etti. Çocuğun yüzüne daha samimi bir gülümseme belirdi. Hızlı adımlarla dışarı çıktı. Yakasını silkerek son bir kez bana baktı. Az önceki kıza dahi bir şey demeden gitti.
" Alev. Bakmayı kes artık. " Kız arsızca adama sırıttı. Adam dişini sıktı. Kızın lakayt tavrından hoşlanmadığı belliydi. Uyarı niteliği taşıyan bir bakışla baktı. " Çıkabilirsin. " Kızı kovdu resmen.
" Neden o çıkmıyor? " Diğer sarışını gösterdi. Sarışın itaat etmeye hazırdı. Kızın hareket etmesine hınzırca güldü. Kız zayıf bedenini kollarıyla sarmıştı. Çok zayıftı. Kemikleri belli olacak kadar. Bana üzgünce baktı.
" Çık. " Kız sabırsızdı. Diğerini bir kediyi kışkışlar gibi gönderdi. Adını hatırlamadığım, iri kız daha yakınıma yaklaştı. İrkilerek geri kaçtım. Ne yapıyor bu böyle? Kolumu tuttu. Daha fazla geri gitmeme engel oldu. Tek adımla açtığım mesafeyi kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TECRÜBE
Ficção Adolescente๑۩⋂۩๑ Kırılgan kalbi dışında kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, hayatı yeni öğrenen bir kız. Kaybedecek çok şeyi olan, kendini affedemeyen bir adam. Sonbahar ve kışın hikayesi. Arada kalmış ve arada bırakmış. ๑۩⋂۩๑