◐ Bölüm 24 ◑

189 20 1
                                    


" Yaşım arttıkça Piyonlara da daha çok değer vermeye başladım. "
KERES

Arabanın içinden çıkarken bu izbe yerde ne yapacağımı düşündüm. Fazla tenha, tehlikeli ve pisti. Çöp konteynerlerinin bir kısmı yere devrilmiş, içindeki çöpler etrafa saçılmıştı. Diğerlerinin kapağı düşmek üzereydi. Hepsinin yampiri görüntüsü bir yana, iğrenç bir koku etrafı sarmıştı.

" Arıyorum. " Siyah eldivenlerini çıkarmadan aynı renkteki telefonu iki parmağıyla tuttu. Burada yalnız kalmak mı daha kötü olurdu, yoksa bu adamla mı, hiçbir fikrim yok. " Tutku Soylum? "

İkaz etmek için adını söyledi. Karşı tarafın sesini duymamam için benden daha uzak bir köşeye yürüdü. Diğer adamdan daha ürkütücüydü. Asşıfn a görünüşte hepsinin görüntüsü birbirini anımsatıyordu. Aşağı yukarı aynı iri cüsse, uzun boylar ve sert mizaç. Mete dışında hepsi böyleydi.

Hayatımda hiç duymadığım adresi verirken burayı daha önce görmemiştim. Adresi kadar bilinmez ve ulaşılmazdı. " Buraya gel ve kızı al. Umarım sen gelene kadar başına bir şeyler gelmez. " Çevik bir hareketle telefonu kapattı.

Hızlı konuşmuştu. Tutku adresi anlamamış olabilirdi. Yüksek bir yerdeydik. İzmit'te olduğumuzu bile sanmıyorum. Oraya göre fazla soğuktu. Üstümde ince bir elbise olması işi daha da yokuşa sürüyordu. İnce külotlu çorap bacaklarımın üşümesine engel değildi.

Adamın kaşları sadece birkaç saniyeliğine çatıldı. Soğuk esen rüzgar, Tutku gelmeden beni dondururdu. Donarak ölmek. Hissetmeyi bırakacaktım ve sonra bedenim donup kalacaktı. Hissiz bir ölümdü. Ama böyle olmamalıydı. Adam arabaya binerken cılız sesimle bağırdım. " Ölmek istemiyorum. "

Sesimi duymamıştı. Veya umursamamıştı. Kollarımı kendime sarıp, sürtmeye başladım. Yüzüm donmuştu. Bacaklarım titriyordu. Beni böyle bırakamazdı. Arabanın çalışma sesi geldi. Farlar yanarken gözümü kıstım.

Araba hareket ederken gidişini izledim. Soğuk yüzeye oturdum. Yüzüm dizime değince soğukluk oraya da yayıldı. Kendimi sakinleştirmek istiyordum. Ama olanlar beni şaşkınlık içinde bırakmıştı. Bilinçsiz hareketlerimle kollarımı hareket ettirmeye devam ettim.

Büzüldüğüm yerde gözüme yansıyan farlarla kafamı kaldırdım. Işığı izledim. Geri dönmüştü. Belli belirsiz kıvrılan dudaklarım, uzuvlarım gibi donuktu. Adamın uzattığı kalın hırkayı elinde yakaladım. Yüzünde beliren hayret eşliğinde hırkayı üzerime geçirdim. " Ne bakıyorsun? Dondum burada. "

Sesimin güçlendiğini hissettim. Küçük de olsa bir sıcaklık yayıldı vücuduma. " Gerisi sana kalmış. Hayatta kalmaya bak, Yaren Aydın. " Arabanın gidişine bakmadan soğuk yüzeye oturdum. Hırka soğukluğu önlüyordu. Kendimi tortop hale getirdim. Bacaklarımın bir kısmını örtmeyi başardım.

Başıma gelenleri düşündüm. Hayatımın rotasını belirleyen kişi olmaktan tamamen çıkmıştım. Başkalarının yön verdiği hayatım bana zindan olmak üzereydi. Tutku aileme zarar verecek birisi değildi. Çağan'ı kurtarmıştı. O öldüren değil, kurtarandı.

Cümlesi ona ait olmayacak kadar duygusuzdu. Birinin ölmesini isterken o kadar ruhsuz olamazdı. Cümleler başkasına aitti. Ses onun olsa da. Ne kadar bekledim bilmiyorum ama fren sesini duydum. Uzun boyuyla arabadan inen Tutku gözünü bana sabitlemişti. Dışarıdan kötü görünüyordum. Kimsesiz ve donmak üzere olan bir kız.

Zihnime dolan görüntüyü sevmemiştim. Destek alıp ayağa kalkarken yerdeki soğuk içimi ürpertti. Hırkayı çekiştirip çantayı elime aldım. Ellerim morarma ve kızarma karışımı bir yerdeydi. Boğumlarım beyazdı.

TECRÜBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin