◐ Bölüm 15 ◑

250 21 1
                                    


" Kimleri görüyorum? "

Hala sıramda oturan Çağan'a baktım. Fazla ısrarcı olduğunu söyleyen olmadı mı bu çocuğa? Başımı yana eğip gözlerimi gözlerine diktim. Bakışlarımı fark edince dudaklarını hafifçe kıvırdı. " İki günde beni özlemişsin Çağan. "

Duvar dibine kayıp benim için yer açtı. Yanına oturdum, ayaklarını masanın altındaki desteğe koymuştu. Yüzüne bakınca irkildim. " Ne oldu sana böyle? " Elimi kaldırıp dudağının altındaki morluğa dokundum.

Yüzü buruştu, dudaklarını birbirine bastırdı. Canını yakmıştım. Elim alev almış gibi hızla geri çektim. Bana bakmaktan kaçındı. Gözünü kapının eşiğine dikti. " Karşı taraf daha kötü durumda. "

Sırıtmaya çalışmadı. Dudağının altındaki yarayı sızlatmaktan öteye geçemeyecekti muhtemelen. Klasik cümlesi beni gülümsetti. Karşı tarafın daha beter olduğunu söyleyen erkekler her yerdeydi. " Kaç kişiydiler? "

Keyfi yerine gelmişti. Bir elini çenesine sabitledi, düşünür gibi sıvazladı. " Benden daha çok sayıda olduklarını bilmen yeter. "

Gece on ikiye beş dakika kala dönmüştüm. Süleyman amcanın dakik oluşu belki de olası bir felakete engel olmuştu. Köpüren bir Tutku Soylum beklemiştim. Beni görünce duvara asılı saate bakıp bir elini havaya kaldırmıştı. Beş parmağı havada sallandıktan sonra garip bir ifade eşliğinde yukarı gitmişti.

Geç saate kadar kalmak gibi bir alışkanlığım yoktu. Yetimhanede belli giriş, çıkış saati vardı. On sekiz yıl o kuralı sekteye uğratmadığım için ilerleyen anlarda da geceye meraklı olmamıştım. İş çıkış saati eve dönüş vaktimdi.

" Bugün bir şeyler yapmaya ne dersin? "

" Fazla hızlı mı gidiyoruz acaba? " Ayağını destekten çekip bana doğru döndü. Aynı sabit oturuşuma devam ettim. Kafamı onu görecek açıya getirdikten sonra reddetmek için ağzımı açtım. Ben konuşamadan elini dudağıma bastırdı.

" Arkadaş olduk sanıyordum. " Ben sanmıyordum. Belaya yatkın oluşu beni cezbetmiyordu. Dışarıdan ona hayran hayran bakan gözleri kenara iten kişilerden biriydi. Sempatik olmaktan çok tehlikeli bir yapısı vardı. Her an bir belayı yanına getirse şaşırtmayacaktı.

Ağzından çıkan cümleler sevimli olmaktan çok uzaktı. Bir çocuğa çikolata uzatan kötü adamlara benziyordu sesi. Başımı iki yana salladım. Başımda Çetin varken bir de Çağan'a ihtiyaç yoktu. Beni Tutku'dan kıskanmışken üstelik.

Yukarı çıkan gruba ayak uydurdum. Çoğu tanıdığım hatta sınıfta olduğunu fark etmediğim kişilerden oluşan grupta ikizler beni arasına almıştı. Çağan, küpe takan arkadaşına hararetli hararetli bir şeyler anlattığı için arkadan geliyordu.

Çatı katındaki kantindeki yeşilin ağırlıklı olduğu tarafa oturduk. Etrafı saran kalabalık küçük masanın kaybolmasına yol açmıştı. Küpeli çocuk ellerini masaya koyup konuşmaya başladı.

" Gençlik. Bugün kendimize izin vereceğiz. Malum gün geliyor. Biraz kafa dağıtalım. " Çağan'a kuşkulu bir şekilde bakarken buldum kendimi. Benden ses çıkmazken sesler birbirine karışmıştı. Beni yüz üstü bırakmayacağını düşündüğüm birkaç kişi çalışması gerektiğini savunuyordu.

Çetin buraya doğru gelirken gözlerin bir kısmı ona dönmüştü. Bazıları bakmadı bile. Bir şey demeden kendine bir sandalye çekip yanıma oturdu. Onun gelişine rahatsız olacak bir kitle beklesem de benden daha yakındı onlara. Benim gibi sessiz kaldı bir süre. Konuşmanın gidişatını anlayınca ondan da bir onay cümlesi geldi.

TECRÜBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin