Albus, Rose, Fred ve Villa boş bir kompartıman bulmuşlardı ve hemen yerleşmişlerdi. Ilk yılları kadar heyecanlı değillerdi. Ama yinede Hogwarts' a geri dönmek onları mutlu ediyordu. Onların tersine Lily ve Hugo kompartımanın içinde heyecandan dört dönüyorlardı. Birden kompartımanın kapısı açıldı. Küçük bir baş içeri uzandı.
" Şey... oturabilir miyim? " Albus başını salladı. Küçük kız yavaşça içeri girdi. Albus' un karşısına oturdu. Lily yanına oturan kıza dikkatle baktı. Siyaha yakın koyu kahverengi saçları vardı. Açık saçları, belinin bir karış üstünde küt bir biçimde bitiyordu. Griye yakın mavi gözleri, beyaz teninin üstünde göze çarpan ilk şeydi. Kompartıman sessizliği gömülmüştü.
" Sen Astara Malfoy olmalısın." Kız şaşkınlıkla Albus' a döndü.
" Nerden biliyorsun? "
" Gözlerin tipik bir Malfoy gibi gri mavi. Onun dışında seni daha önce görmüştüm. Geçen yıl, peronda. Bu arada ben Albus Severus Potter. " Kız sadece gülümsedi.
" Ben Rose Weasley. "
" Ben Villa. "
" Fred. "
" Lily. "
" Hugo. " Albus tekrar sözü aldı.
" Hımm şey. Yeni doğan kardeşine hangi ad koyuldu?" Kompartımandaki herkes şaşkınlıkla Albus' a döndü. Astara sesindeki şaşkınlığı gizlemeye gerek görmeden konuştu.
" Aberforth Malarius ama sen nerden öğrendin? "
" Gerçekten Aberforth mu koydunuz? Ben o ismi önerirken sadece şaka yapmıştım. "
" Dostum ne zamandan beri Malfoy oldun?" Hepsi kahkahalarla gülmeye başladı. Biraz sakinleştuklerinde Astara tokasının yere düştüğünü fark etti. Onu almak için yere edildiğinde cebinden bir sürü kagit yere düştü. Onları toplamak için davrandı ama kağıtlar çoktan elden ele dolaşmaya başlamıştı.
" Bunları sen mi çizdin? "
" Evet. Beğendiniz mi?"
" Mükemmel olmuş. " Resimler tekrar elden ele dolaşarak Astara' ya geldi. Astara eline en son gelen resme baktı ve elinde olmadan gülümsedi. Godric Gryfindor kılıcını sallıyordu. Hemen yanında ise Gryfindor' un simgesi duruyordu. Bu sefer resimleri cebi yerine çantasına tıktı.
" Gryfindor hayranı olduğunu duymuştum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu."
" Benim hakkımda bi kadar çok şeyi nerden öğrendin?" Albus bir an durduktan sonra cevap verdi.
" Scorpious' tan."
" Ne ara! " Rose doğal bir şaşkınlıkla sormuştu.
" Bunu cevaplamak zorunda mıyım? "
" Evet. "
" O zaman, tatilden önce ortak salonda çok az kişi kaldığında onunla konuşmuştuk." Albus' un içinden nedense gerçeği söylemek gelmiyordu. Hepsi inanmış görünüyordu. Trenin Hogwarts' a yaklaşmış olduğunu fark ettiler. Kalkıp cüppelerini giydiler. Kompartımanın kapısı onlar tam oturmuşken açılmıştı. Teddy başını uzattı ve hızla konuştu.
" Bu senenin yeni başkanları Lena ve Bill haberiniz olsun diye söylüyorum. "
" Yüzündeki o kızarıklık da ne öyle? "
" Victorie' nin attığı tokat galiba kalıcı bir iz oluşturmuş. "
" Victorie haklıydı!" Dört kız aynı anda bağırmıştı.
" Sen nerden haklı olduğunu biliyorsun Astara? "
" Her şeyi sen bileceksin diye bir şey yok ya Albus? " Astara' nın yanında oturan Lily hafifçe kızarmıştı. Anlaşılan Teddy ve Victorie' yeyle ilgili her şeyi bir çırpıda Astara' ya anlatmıştı. Trenin yavaşladığını hissetti ler. Birazdan kalın bir sesin bütün gücüyle bağırdığını fark etkiler. Bu sese uyarak Lily, Hugo ve Astara hızla dışarı çıktı. Birinci sınıflar kayıklara yonelirken, digerleri testrallerin çektiği arabalara yönelmişti. Kayıklar yavaşça hareket etmeye başladığında birini sınıflar bütün ihtisamiyla onları karşılayan Hogwarts' a baka kalmışlardı. Astara cebinden çıkardığı kağıda Hogwarts' ın basit bir şeklini çızıyordu. Detayları ise sonra eklemek için hepsini aklına kazıyordu. Eski öğrenciler ise " evlerine" geri dönmenin rahatlığı ile konuşuyorlardı.
Birinci sınıflar Mcgonall' ı takip ederek Ortak Salona girmişti. Hepsinin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Mcgonall kürsüye geçti ve konuşmaya başladı.
" Öğrenciler, öncelikle seçim töreninden önce size öğretmen kadrosu hakkında değişiklik yapmış olduğumuzu söylemek istiyorum. Eski Müdür Liwelliki görevden alındı ve Azkaban' a gönderildi. Bu kadarını bilmeniz sizin için yeterli. Yeni mudur olarak seçim törenini başlatıyorum. " Mcgonall müdür koltuğuna oturdu ve seçim törenini izlemeye başladı. Slughorn yerinden kalktı, seçmen şapka ve listeyi eline aldı. Teddy kısık sesle bildiği bütün lanetleri okudu. Slughorn' dan nefret etme derecesine gelmişken onun mudur yardımcısı seçilmesi kötü olmuştu. Kızgınlıktan saçları garip alacalı bir şekil almıştı. Slughorn Teddy' ya döndü ve gülümsedi. Teddy görmezden geldi.
" Lily Luna Potter. " Lily sandalyeye oturdu ve şapkayı basina geçirdi. Lily uzunca bir süre bekledi neredeyse şapka kilitleyen olacaktı. James heyecandan tırnaklarını yiyiyordu. En sonunda şapka konuştu.
" Gryfindor. " James öyle bir oh çekti ki salondaki bazı öğrenciler kıkırdadı. Lily James le Albus arasına oturdu.
" Hugo Weasley. " Hugo seçmen şapkayı basına taktiktan kısa bir süre sonra şapka dile geldi.
" Gryfindor. " Salonun alkışlari eşliğinde Hugo Lily ve James in arasına oturdu. James aferin diyerek Hugo nun sırtını sivazladi.
" Astara Narcissa Malfoy. " Slytherin sırası ad okunur okunmaz alkışlamak için pozisyon almıştı. Astara , şapkayı daha basına degdirmeden şapka bağırdı. " Gryfindor. " Astara sevinç çığlığı attı. Slytherin ise isteksizce alkışlamakla yetindi. Astara Slytherin masasına baktı. Scorpious yüzünü asmıştı. Alkislamiyordu bile. Yinede Astara ona keyifle gülümsedi ve yerine geçti. Scorpious ise sinirden elinde tuttuğu bardağı catlatti. Astara Lily ve Albus' un arasına oturmuştu. Rose, yeni Malfoy' a bıraz kuskuyla bakıyordu. Albus Rose' a doğru egildi ve başka kimsenin duyamayacağı bir tonda konuştu.
" Ön yargıyı bırak! "
" Bakıyorum Yeni Malfoy' u çok benimsedin. " Albus hızla geri çekildi ve Rose' a bakmamak için kafasını çevirdi.
Yemekten sonra herkes yatakhanelerine çekilmişti. Lily, Astara ve Hugo çok yakın arkadaş olmuşlardı. Hiç kimsenin uykusu yoktu, o yüzden hepsi bir arada oturmuş konuşuyordu.
" En çok hangi dersi merak ediyorsunuz? " Lily heyecanla atıldı.
" İksir. Gerçekten çok merak ediyorum. "
" Ben de Sihirli Yaratıklar in bakımını çok merak ediyorum. "
" Peki sen Astara? "
" Kehanet."
Ortak Salon yeniden öğrencilerle dolmuştu. Hugo, Lily ve Astara ilk iksir derslerine biraz sonra gireceklerdi. Herkesten önce kalktı lar ve zindanlara doğru yürümeye başladılar. En öndeki üçlü bir sıraya yerleştiler. Biraz sonra sınıf öğrencilerle dolmaya başladı. Bütün sıralar dolduktan kısa bir süre sonra Slughorn neseyle zindanlara girdi. " Günaydın birinci sınıflar! Ilk iksir dersinize hoş geldiniz. Iksir bir çok şeyi karıştırıp asa sallamak değildir. Yetenek de ister. Bilgi de ister. Iksir yapmak asa kullanmaya benzemez. Tek fazla koyduğunuz ot, felaketle sonuçlanabilir. Ya da ters karıştırırsanız, veya kazanı ateşten indirmeyi unutursaniz yine bir felaketle sonuçlanabilir. Bu yüzden bugün yapacağımız iksiri yanlış yaparsanız, kazanınız erir. Birinci sınıfların ilk iksir derslerinde cibanlara karşı basit bir iksir yapmaları gelenek haline geldi neredeyse. Hadi ne duruyorsunuz başlayın! " Lily hemen kitabını açtı. Hızla malzemeleri Kazana attı.
Slughorn, herkesin yaptığı iksir leri inceliyordu. Hugo ve Astara geçer not almıştı. Slughorn iksirini ilk bitiren Lily' nin önünde durdu. Ilk bitirmişti üstelik Iksir mükemmeldi. Slughorn Lily' e tam not vermişti.
" Yeteneğini Babaannen den almışsin. O da senin gibi çok çok yetenekliydi. " Iksir dersi bitmişti ve Kehanet kitaplarını almak için Gryfindor salonuna dönmüşlerdi.
" Slughorn ne iyi insan! " Astara ve Hugo Lily' ye hak veriyorlardı. Gerçekten iyi biriydi. Bir anda Teddy onların önüne geçti. Lily az kalsın ona çarpacaktı.
" Bana bakın Slughorn ' dan uzak durun! "
" Neden o çok iyi bir insan? "
" Onun gerçek yüzünü bilmiyorsunuz. O çok kötü biri ondan uzak durun yoksa başınıza kötü şeyler gelir. "
" O iksir öğretmenimiz ve cok iyi biri. Inanabiliyor musunuz babaannem hatta anneannem onun öğrencisiydi. "
" ONDAN NE OLURSA OLSUN UZAK DURUN! "
" NE YANI ŞİMDİ DE SLUGHORN ' U MU KOTULEMEYE BAŞLADIN TEDDY! " Victorie Teddy' ye dönük olan yüzünü küçüklere çevirdi.
" Asıl siz Teddy' den uzak durun. Benim başıma gelenler sizin başınıza gelmesin. "
" Ben sana ne yaptım Victorie!"
" Ne mi yaptın? Bunu gerçekten soruyor musun? "
" Ben seni sevmekten başka hiç bir şey yapmadım Victorie! "
" Insan sevdiğine böyle mi davranır!" Eger ders başlamaya yaklasmamis olsaydı kavga uzayacakti. Tek kelime etmeden zindanlara girdiler ve birbirlerinden olabildiğince uzak durdular. Onlar kavga ederken Lily, Hugo ve Astara çoktan kuleye varmislar, bir masanın çevresine oturmuslardi. Profesör Trelawney içeri girdi, oldukça yaşlı duruyordu. Elindeki bastonla zor yürüyordu. Trelawney bir iki ve üçüncü sınıflara giriyordu sadece. Trelawney hiç kimsenin dinlemedigi uzun bir konuşma yaptıktan sonra kurelere bakıp kendisi hakkında kehanette bulunmalarini istedi. Önce Hugo, kureye baktı.
" Burda bir kalp işareti var ve bu da..." Son Sürat kitabının sayfalarını çeviriyordu.
" Heh. Hayatınıza yeni birinin gireceğini gösterir. " Trelawney umutsuzca başını salladı. Sıra Lily' deydi.
" Ihh. Şey burda bir bir bir ağaç, yok çalı evet çalı var. Anlamı da, ama burda çalı yok! " Trelawney cık cık diyecek başını salladı. En sonunda sıra Astara' ya geldi. Belkide Kehanet dersine en çok önem veren oydu. Kureye baktı. Hiç bir şey yoktu. Daha da odaklandı. Yine hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes aldı ve tekrar baktı. Sanki bir anda film izler gibi olmuştu.
"Merdivenler profesör, merdivenler. Meedivenlere dikkat edin. Merdivenler. Merdivenler. Merdivenler... Ne oldu? " Trelawney heyecanlanmış gibi duruyordu.
" Kızım ailende görücü göz var mı? "
" Bilmiyorum ama olduğunu da düşünmüyorum. "
" Profesör Trelawney." Mcgonall kapıyı açıp içeri girmişti. Trelawney Mcgonall' ın peşinden dışarı çıktı. Ikisi kapının önünde konuşmaya başladılar. Kapı açıktı ama seslerini duymaya imkan yoktu. Bir az sonra büyük bir patirti duyuldu. Bütün öğrenciler kapıya yönelip ne olduğunu gördü. Trelawney merdivenlerden yuvarlaniyordu. Mcgonall hemen asasını çıkardı.
" Wingardium Leviosa! " Trelawney yuvarlanmayi bıraktı ve havada suzulmeye başladı. Mcgonall arkasından merakla bakan öğrencilere döndü.
" Hepiniz Gryfindor Ortak Salonuna gidebilirsiniz."
" Profesör..." Mcgonall Astara' ya döndü.
" Profesör biliyorum şimdi hiç sırası değil ama, benim görücü gözüm olabilir mi? Çünkü az önce Profesör Trelawney in merdivenlerden düşeceği hakkında kehanette bulundum. "
" Trelawney' ı hastane kanadina götüreceğim sonra onunla konuşurum. " Mcgonall hızla merdivenleri inip hastane kanadina doğru yürümeye başladı.
Gryfindor lular ortak salona geldiklerinde bütün öğrenciler dersten çıkmıştı. Lily , Astara ve Hugo sihirli Yaratıklarin bakımı için eşyalarını almışlar, dersin işlenecegi yere gidiyorlardi.
" Profesör Trelawney' e gitsek olur mu? " " Neden olmasın? "
Hastane kanadından içeri girdiklerinde Popfrey, Mcgonall ve Trelawney konuşuyorlardı. Trelawney Astara' yı görünce onlara dönüp konuşmaya başladı.
" Kızım görücü gözün var senin! Bunca yıldan sonra ilk kez görücü gözü olan bir öğrenci ile karşılaşıyorum!"
" Sybill sakin ol."
" Minevra ama..."
" Derse gitmeliyim sende bir saat daha buradasın. " Mcgonall ve arkasından çocuklar çıktılar.
Hagrid oldukça yaslanmisti ama hala ders vermeye devam ediyordu. Özellikle dersine büyük bir ilgi duyan Hugo' yu çok sevmişti. Ders bittiğinde Hugo Gryfindor' a tek başına 60 puan kazandırmıştı. Gerçi soruların hepsinde parmak kaldırmıstı. Bütün öğrenciler gittiğinde Hugo Hagrid' in yanına geldi.
" Hagrid."
" Evet Hugo. "
" Acaba bana dev Örümcekleri nerde bulabileceğimi söyler misin? "
" Neden istiyorsun? "
" Örümcekleri çok severim ama babam..."
" Yarın yanıma gel. Sana istediğini veririm. Ama ona zarar vermeyeceksin! "
" SÖZ! " Hugo onay aldıktan sonra koşarak uzaklaştı. Hagrid' ın aklına ise öğrencilik yılları gelmişti.Şu ana kadar yazdığım en uzun bölüm ; )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARRY POTTER VE YENİLER İHTİYAÇ ODASINDA
FanficAlbus Severus Potter, James Sirius Potter, Lily Luna Potter, Hugo Weasley, Rose Weasley, Scorpious Malfoy, Teddy Remus Lupin... Onlar savaş sonrası nesildi. Yeni umutlar yeni nesille doğmuştu. Yeni mutlulukları da beraberlerinde getirdiler. Ancak...