20.Bölüm
Hayatımda hiç böyle şeyler yapmadım, hissetmedim ben... Eskiden içtiğimde korkmazdım söyleyeceklerimden ya da yapacaklarımdan. Ama şimdi korkuyorum.
Toprak bana geçen içtiğimde olanları söylemese de bir şeyler olduğunu hissediyor ama üzerine gidemiyorum.Kendimi bu günden daha kötü şeyler yapmış olamam diye avutuyorum. Ama yorgunum, hem de çok! Akşamdan kalma baş ağrımla beraber polislere ifade vermekte önemli değil. Ama beni zorlayan yeni yeni anladığım duygularımı dizginlemek. En çok bu tüketti bu gün benim gücümü.
O yüzden artık kaçarcasına arabadan inmek istiyorum. Ama kapının koluna doğru uzandığımda bir an kalıyorum. Böyle ayrılmamalıyım yanından...
Bu gün bu kadar uğraştı benimle. En azından bir "iyi geceler" i hak ediyor.
Ama hiç tahmin ettiğim gibi olmuyor.
Ona doğru dönerken kolumda elini hissediyorum ve... Yüz yüze çarpmanın eşiğinden ancak dönüyoruz. Ne zaman, hangi ara bu kadar yakınıma geldi anlamıyorum. Ve... Aklımda ne var ne yoksa siliniyor aniden!
Bir elim hala kapının kolunda diğeriyse koltuğumun arkasında duruyor.
Kımıldayamıyorum. Kalp atışlarım çırpınırcasına atıyor göğsümde. Bir an da ter boşanıyor sanki bedenimden.
Tanrım... O gözleri... İçimde sanki ruhumda! Beni görüyor! Başkaları gibi sadece yüzümü değil! Sakladıklarımı, hissettiklerimi, kalbimi...
Görüyor musun gerçekten? Eğer görüyorsun, oku beni anla...
"Çok korkuyorum... Sen de diğerleri gibi boş sahte çıkma, hayal kırıklılığı yaşatma bana. Sadece hisset... Benim gibi hisset! Hissedebiliyor musun?"
Keşke bilebilsem sorumun cevabını ama... İstesem de anlayamam artık. Ona bakarken, bakışlarım dudaklarına doğru inerken dış dünyayla irtibatım kayboluyor git gide.
Kesik nefesi tam da dudaklarıma vuruyor... Sıcacık... Sanki titrek...
Şimdiden tadını alabiliyorum, nasıl beni mahvedeceğini yıkıp dağıtacağını biliyorum.
Ama hala karşısındayım. Ve beni öpmesini istiyorum. Bunu istemesini istiyorum!
Tıpkı benim gibi!Ve o sırada... Yüzü onu net olarak göremeyeceğim kadar yakınıma geliyor.
Sıcaklığı daha bana dokunmadan ılık, tatlı bir rüzgâr gibi esinti yaratıyor kalbimde.Dayanamıyorum! Terden sırılsıklam olmuş elimi koltuktan çekiyorum. Parmaklarım kendiliğinden çenesine doğru gidiyor.
O da bu yakınlaşmanın devamını bekliyor, eminim. Bir şeyler durduruyor onu...
Ama bana hiçbir şey engel olamıyor.
Dudaklarımı hafifçe aralayarak dudaklarına değdiriyorum. Yavaşça, küçücük öpüyorum onu. Sanki bir ilk bu, daha önce hiç kimseyi öpmedim ben. Belki de öpmedim! Öncekiler neydi bilmiyorum.
Onun o yumuşacık, sıcacık dudaklarından acemice aldığım o öpücükle kalbim durma noktasına geliyor. Nefesi, o tatlılığı bana tüm tabularımı ayaklarımın altında ezdirecek kadar güçlü... Öyle ki daha önceden kimsenin yapamadığını yapıyor daha şimdiden. Doğrudan ele geçiriyor, fethediyor beni! Büyük bir ürperti gelip geçiyor bedenimden. Bu kadar küçük bir öpücükle insanın nefesi kesilir mi? Benim kesiliyor. Kendimi biraz geri çekmek ve yaşamak için biraz oksijen almak istiyorum ama bir an da bir el sarıyor belimi. Heyecanlanmaya bile fırsat bulamıyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Seansları
Любовные романыTANITIM Dosyanın ilk sayfasını açıyorum... Gözlerim hemen onun resmini arıyor! Buluyorum. Sayfanın köşesine iliştirilmiş küçük bir resim! Gözlerimi hafifçe kısarken resme daha çok dikkatimi veriyorum. Evet, tecrübesiz bir göz onu çok güzel ve inanıl...