16. Bölüm

4.2K 347 20
                                    

16. Bölüm

__ Yanıldığım pek olmadı... Genelde ilk izlenimlerim doğru çıkar. İnsanları anlamak çok zor değil aslında... Sadece içgüdünün doğru çalışması gerekiyor.

__ Senin gibi kendine güvenenlerin, diyorum sahte bir gülümsemeyle.

Hayal kırıklıları daha çok olur!

Benim sinir olmuş o halime zıt, yumuşacık bir gülümsemeyle cevap veriyor bana.

__ Kendime evet güvenirim. Ama bunun bir sebebi var! ... Sana seninle ilgili birkaç şey söylememi ister misin?

Gözlerimi herkesi, her şeyi çok çabuk çözebileceğine inanan yeşile çalan gözlere dikiyorum. Ukala insanlara katlanabilirim, yeter ki söylediğinde başarılı olsun ama... Her türlü insanı anlamak! ... İnsanlar bu kadar bulmaca gibiyken, çevre de ki herkes bin bir türlü hayal kırıklılığı yaşarken bunu iddia etmesi çok saçma.

__ Lütfen benim hakkımda, sana söylemediğim bir şey söyle. Eğer söylediklerin doğru çıkarsa... Bunu mutlaka bileceksin.

Toprak bu anlaşmadan memnun kalmışçasına başını sallayarak masa da biraz bana doğru uzanıyor. Bense onun dikkatle üzerime kilitlenmiş bakışlarından gözlerimi kaçırmamak için güç toplamaya çalışıyorum yavaşça.

__ Geçmişinde unutmak istemediğin, unutamadığın bir şeyler var. Seni öfkelendiren, kinlendiren tüm hayatını etkileyen bir şey. Öyle ki bu gününü ve ya yarınını düşünmüyorsun. Hatta geleceğin olduğuna bile inanmıyor, önemsemiyorsun. İnsanlara güvenmiyor, kolayca kimseyi hayatına almıyorsun. Belki de istediğin bir intikam... Muhtemelen çocukluğundan sana kalmış, baş edemediğin bir iz taşıyorsun içinde.

Başta ona dik olan bakışlarım Toprak'ın yumuşacık çıkan sesiyle dağılıyor. İnanarak, tereddütsüz söylediği her kelime kulaklarıma yankılanarak geliyor.

Zorla yutkunurken ondan çektiğim bakışlarımı ellerime doğru indiriyorum. Sanki karşımda ki beni çok eskiden beri tanıyan, gözlemleyen biri... Etkileniyorum elimde değil! Evet, asla aşk olamaz bu belki basit bir beğeni... Ama her şartta bakışları, sesi, yüzü zaten hiç istemediğim hislerle boğuyor beni. Bir de onun sesinden kendimi dinlemek... Bu kadar mı ele veriyorum ben kendimi, böylesine okunuyor mu her şey gözlerimden? Belki de korkmalıyım. Ama sözlerine devam etmeden duruşu yeniden ona bakmama neden oluyor. Gözlerinde... Sanki şefkat var, beni anladığını söyleyen bir ifade belki de sevgi. Oyuncu musun sen?
__ Başka?

Yine de dayanamıyorum, öğrenmek istiyorum benim hakkımda ne düşündüğünü...

Hem korkuyorum hem istiyorum.

Toprak zaten benim halimden anlıyor bana doğru şeyler söylediğini. Biraz önce ki gülüşünden eser yok. Ciddiyetle bakıyor bana... Hatta elini masa da duran elime uzatır gibi oluyor bir an. Ama dokunamıyor. Benim hızlanan kalp atışlarım arasında elini bardağına götürüyor derin bir nefes vererek.

__ Yalnızsın... İnatçı, dik ve asi... Ama böyle olmanın sebebi hayattan istediklerini alamamış olman. Kendini koruma şeklin bu! Ama gerçekten sevdiğinde ve karşılığını aldığında farklı olacaksın. Duygusal ve yumuşak... Hayal kırıklılığı korkusunu üzerinden atamayacaksın belki... Ama sevmeye, sevilmeye belki herkesten çok ihtiyacın var. Haksız mıyım?
Rahatlıyor... Gülümsüyorum yavaşça.

__ Ben buyum! Dik ve inatçı... Hırçın... Her ne diyorsan! Ama duygusal değilim ve olmak da istemiyorum. Şu an söylediklerin gerçek bir hayal ürünü.

Aşkın SeanslarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin