Canlarım, baharı hissettiren şu güzel nisan ayının 1.güzel akşamında size sıcak bir bölüm kaptığım gibi geldim:) Umarı beğenirsiniz ve yorumlarınızı bekliyorummm:))
Hırs, öfke, nefret... Ve aşk hepsini birden hissediyorum. O bana oyunlar oynarken, açık ve net karşımda piyes sergilerken mutlaka ki ne gururumu düşündü ne de bunları öğrendiğimde hissedeceğim acıyı. Ama ben... Yüzsüzce yanıma gelip benimle konuşmaya çalıştığında incitici bir söz bile söyleyemiyorum ona. Çünkü kendime yenilip göz göze geliyoruz bir kez o güzel elalarıyla... Her zaman ki gibi sevgi dolu, yumuşacık gözlerle sızlatıyor içimi. Ne olurdu gerçek olsaydı? En azından şu işe yaramaz, gereksiz hayatımda bir o gerçek olsaydı! Başka hiçbir şey istemezdim dünyadan...
Şimdi ikiye bölünmüşüm tamamen. Kalbim hala onun olmak, ümitsizce ona inanmak isterken hissettiğim öfke ve nefrette sürekli sıkıştırıyor beni. Toprak'ta hiç kuşkusuz biliyor ona olan zaafımı. Her türlü işkenceyi yapmaktan kaçınmıyor bana.
Kollarıyla beni kendine hapsettiğinde içimde ki alevler yetmiyor ondan kurtulmama. Çok bitkinim... Başım çatlıyor yaşadığım gelgitlerden! Zaten en son ne zaman uyuduğumu bile hatırlamıyorum. O an bana güç veren tek şey öfkem ve gururum!
Ama yine de o kadar yakınız ki birbirimize ona bakamıyorum. Beni hep kendinden geçiren o tatlı kokusu, sıcaklığı hain bir düşman gibi sarıyor bünyemi. Gözlerim doluyor, onun oyuncağı değilim ben olmayacağım da! İçimden tekrarladığım bu cümle işe yarıyor. İlk fırsatta kolumu ondan koparıp kendimden bekleyemeyeceğim bir güçle vuruyorum ona. Yüzü hızla savrulurken onunla birlikte ben de nefesimi tutuyorum. Her durumda kıyamadığım, bakmaktan kendimi alamadığım gözleri şimdi bakamıyor bana. Şimdi git diyor bana içimde ki ses... Yapamıyorum!
Gözlerimden akan yaşlar yanağımdan süzülürken hala inanamıyorum bunu yapabildiğime. Vurdum ona, canını yaktım! Ne olursa olsun hayatımda bana sevildiğimi hissettiren, deli gibi âşık olduğum adamın canını yaktım. Kımıldayabilsem... Sarılırdım ona. Öyle savunmasız, öyle kendini bırakmış gibi görünüyor ki...
Ama sonra yüzünü çevirerek bakıyor gözlerime. İçim titriyor! Bir gram bile kızgınlık yok onlarda... Tersine aşk dolu, sevecen bakıyor her şeye rağmen!
Hemen kaçmak zorundayım. Sonunda bacaklarım emrime itaat ediyor yeniden. Hemen boş eve gitmek, ondan, tüm etkilerinden uzaklaşabileceğim kadar uzaklaşmak istiyorum ama tanıyorum onu. Gitmeyecek... Her şartta huzursuz edecek beni. Tanrım... Çok acımış mıdır canı? Düşünmemeliyim bunları, umursamamalıyım onu ama lanet olsun! Elimi kapıya sertçe vururken ona doğru dönüyorum hırslanarak. Neyi saklamaya çalışıyorum ki ben! Konu o olduğundan tüm duygularım yüzüme yansırken neyi saklayabileceğimi sanıyorum?
Hızlı adımlarla yeniden Toprak'ın yanına dönüyorum. Bedenimin her zerresi titriyor ona yaklaşırken... Çaresizlik, kalbimin söz dinlememesi ve o hayal kırıklılığı hissi... Yüzüne bakıyorum.
__ Neden ya neden! Neden sana vurduğum için bu kadar acı çekiyorum.
Gözlerinde parlayan o şefkat, o parıltılar boğazımı yakarak geçiyor. Her şeyin sebebi o değilmiş gibi, o bilebilirmiş gibi cevap bekliyorum ondan. Topraksa elini kaldırıyor o sırada. Dokunacak bana... Her an geri gitmeye hazır, tetikteyim! Bunu anlıyor galiba... Yavaşça indiriyor elini ve o sıcacık, hüzünlü sesiyle dokunuyor yüreğime.
__Canımı yakabilirsin. Eğer bana olan hırsını bu şekilde atabileceksen... İstediğin kadar vurabilirsin bana! Yeter ki konuşalım... Yeter ki bir an bile olsa dinle beni.
Bu her şeye razı halleri iyice çileden çıkarıyor beni. Titreyen ellerimle darmadağınık saçlarımı bir an düzeltmeye çalışırken gülüyorum ama bu daha çok acı dolu bir gülüş oluyor.
![](https://img.wattpad.com/cover/41105156-288-k998111.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Seansları
RomanceTANITIM Dosyanın ilk sayfasını açıyorum... Gözlerim hemen onun resmini arıyor! Buluyorum. Sayfanın köşesine iliştirilmiş küçük bir resim! Gözlerimi hafifçe kısarken resme daha çok dikkatimi veriyorum. Evet, tecrübesiz bir göz onu çok güzel ve inanıl...