22. Bölüm

3.8K 308 17
                                    

22.Bölüm

Yavaşça kendiliğinden aralanıyor gözlerim, olduğum yeri yabancılıyorum bir an ama sonra çok tanıdık bir iki eşya çarpıyor gözlerime.

Evet, doğru ya! Burası Burcu'nun evi... Nasıl uyudum ben böyle hiç hatırlamıyorum.

Ama kollarımla sardığım yastığı bırakarak koltukta doğrulduğum da kendimi daha iyi hissediyorum. Üzerimde ki o aptallığı atmışım sonunda.

Derin bir nefes alıp vakit kaybetmeden ayağa kalkıyorum ama gözlerim Burcu'yu ararken bir yere takılıyor. Benim uzandığım koltuğun yanında ki tek kişilik koltuğa... İnanamıyorum! Şaşkınlıkla bir an gözlerimi kapatıp yeniden açıyorum ama orada hala!

Toprak... Koltukta biraz kaymış, başı koltuğun arkasında uyuyor.

Burada hem de, Burcu'nun evinde! Ama neden, neden burada ki?

Rüya olmalı bu... Beynim bana berbat bir şekilde oyun oynuyor. Hemen uyanmam lazım benim, acilen!

Ama onun karşısından ayrılamıyorum bir türlü. Gözlerim yavaşça Toprak'ın çekici yüzünde geziniyor. İçimde sıcacık bir şeyler var! Sessiz sakin, ne kadar da tatlı uyuyor.

Gördüğüm şey gerçek mi, dokunsam uyanır mı? Göze alamıyorum!

Sonunda gözlerimi ondan ayırarak Burcu'yu aramak için hızla odanın kapısına gidiyorum. Ama o sırada... Arkamda bir hareketlenme oluyor sanki. İster istemez adımlarım yavaşlıyor.

__ Öykü...

Toprak'ın boğuk çıkan sesi bana artık kesinlikle uyanık olduğumu kanıtlıyor. Ve aynı an da bir öfke sarıyor içimi. Ne işi var onun burada, hem de yanı başımda?
Dün gece olanlar için benden bir kez daha özür dilemek için mi geldi? Eğer öyleyse...

__ Öykü... Sadece konuşmak istiyorum! 5 dakika...

Ona mı yenik düşeceğim ben, ondan mı kaçacağım? Hayır, benim korkacak çekinecek hiçbir şeyim yok. Madem o konuşmak istiyor... Duyacaklarına da hazır o zaman!

Kararımı vererek, tamamen katılaşmış halimle bir an ona bakıyorum.

__ Buraya kadar gelip, bir de koltukta uyuyabildiğine göre... 5 dakika konuşmaya hak kazandın.

Toprak'a alaylı küçük bir gülüş attıktan sonra onun beni takip eden bakışları arasında yine aynı koltuğa giderek oturuyorum.

__ Ama senin için sakıncası yoksa sana bir şey soracağım... Sen konuşmaya başlamadan önce!

Toprak başını sallıyor bana, yalnız onunla konuşacağımı söylememe rağmen rahatlamayışı da dikkatimden kaçmıyor. Direkt gözlerine bakıyorum.

__ Neden buradasın? Neden bu kadar ısrarcısın anlayamıyorum. Sen ünlü bir psikologsun öyle değil mi, bir hastan eksilse çok kaybın olmaz!

__ Ben sadece meslek olsun diye psikolog olmadım, diyor Toprak yumuşacık, güven veren o sesiyle tamamen bana doğru dönerek.

Kimsenin arkasından bana ne, ne hali varsa görsün demedim, diyemem. Her hastamla özdeşleşirim ben, zaman geçirip onu tanımaya başladıktan sonra bağlanırım. Ve... Mutlu olmasını isterim, mutlu olduğunu görmek ona yardım etmek isterim.

Bu sözler gerçek, biliyorum ama canımı yakıyor. Dün gece bakışları karşısında eridiğim o tam rengini belli etmeyen güzel gözler şimdi bana diğer hastalarımdan bir farkın yok, hiç olmadı diyor. Hatta onu bile demiyor, sadece... Hiçbir şey olmamış gibi konuşuyor.

Aşkın SeanslarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin