Biraz da neşemizi mi bulsak bu bölüm ne yapsak:))
Keyifli okumalar canlarr, yorumlarınızı bekliyorumm
Ben 28 yıllık hayatımda hiç böyle inişli çıkışlı bir ilişki yaşamadım. Sözüm acaba yanlış anlaşılır mı diye düşünmedim çünkü buna gerek yoktu. Hem ben dikkat etmesem bile dudaklarımdan doğru kelimeler dökülürdü hem de karşımda ki genelde benim içtenliğime beni tanımasa bile güvenirdi. Kendiliğinden olurdu bu, çok fazla çaba göstermek zorunda kalmadan... En zorlu hastalarımda bile "güven" sorunu kendiliğinden ortadan kalkardı.
Ama şimdi olmuyor. Öykü, geleceğimi ondan ayrı düşünemediğim kız beni her durumda yanlış anlıyor. Nereden, nasıl konuyu bir an da ayrılığa getirdi anlayamıyorum bile. Ben böyle bir izlenim vermedim ki ona, asla... İstesem bile böyle bir şey düşünmesine sebep olmam ki!
Bundan öylesine eminim ki bir an aklımdan ayrılığı isteyenin o olduğu geçiyor. Bu söylediği bir bahane mi?
Bu düşünce karşısında içimi derin bir sızı kaplıyor. Yavaşça başlayan bir yangın gibi giderek daha çok artan yakıcı bir his bu.
Gözlerimi ondan ayırmadan bakarken kısık bir sesle soruyorum bunu ona... İşte benim hatam bu oluyor. Ona soru sormamışım da sanki "evet, istediğim senden ayrılmak" demişim gibi bir tavır alıyor. Gözlerine çöreklenen o karanlık hüzünle beraber bir an dişlerini sıktığını bile rahatça fark edebiliyorum. Garip bir şey bu! Onun korkuyla karışık acısını görmek beni rahatlatıyor. Tüm bedenim gevşiyor. Hızlı bir şekilde içimde başlayan yangına soğuk sular serpiyor.
Ama daha önceden de pek çok defa yaşadığımız gibi Öykü her şeyi darmadağın eden o fırtınayı öyle bir sokuyor ki aramıza bir an da konuşmanın kontrolü elimden kayıp gidiyor ve ben hayretler içerisinde onun kendisini Yeşim'e benzetişini dinliyorum. Beni dinlemiyor yine, sadece kendini hızlı bir şekilde terk edilmiş moduna sokarak ayrılıyor yanımdan.
Birkaç saniye bu olan bitene anlam veremeden hala üzerimde şaşkınlık kalıyorum öylece ama sonra hızla ben de masaların arasından geçerek onun arkasından çıkıyorum restorandan. Yapmak istediği şey ortada, korkuyor. Beni hayatına kabul etmekten korkuyor, belki de içinde bir yerler bağlanmadan kurtulmak istiyor benden.
Ama hayır, öyle kolay değil. Her şeyi tüm sorumluluğu benim üzerime yıkarak, işte bir hayal kırıklılığı daha diyemeyecek. Buna izin vermeyeceğim!
Öykü hemen birkaç adım önümde beni hissederek adımlarını hızlandırıyor, o zaman ben de hiç sesimi çıkarmadan iki adım kadar koşuyor ve arkadan kolunu tutarak onu kendime doğru çekiyorum. Bunu yaparken sarf ettiğim gücün sadece onu durdurmaya yeteceğinden eminim. O her zaman öyle dirençli ve güçlü ki başka türlüsü aklıma bile gelmiyor ama aklıma gelmeyen başıma geliyor!
Onu çekmemle beraber Öykü bedenini kontrol edemiyor, öyle ki onun yalpalaması karşısında şaşırarak hemen onu belinden de tutmak istiyorum ama o hızla itiyor beni.
Gözlerinde kırmızılıklar bakışlarının gözlerimi bulması, dudaklarının büzülüşü mahvediyor beni. Ben mi yaptım ona bunu? Çok ama çok kötü hissediyorum kendimi.
Yine elimi yavaşça koluna götürürken onu sarmak isteyen sesimle konuşuyorum.
__ Senden ayrılmak istemiyorum.
__ Belki de ben istiyorumdur!
Gözlerinde saklayamadığı hüznü, sesinin titremesi... Her şey ama her şey onun bana olan duygularını ortaya koyarken öfkeyle bunu söylemesi öylesine saçma ki! Ama ben o halini asla yüksek sesle söylemeyi düşünmeden yumuşacık bir sesle itiraz ediyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/41105156-288-k998111.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Seansları
RomanceTANITIM Dosyanın ilk sayfasını açıyorum... Gözlerim hemen onun resmini arıyor! Buluyorum. Sayfanın köşesine iliştirilmiş küçük bir resim! Gözlerimi hafifçe kısarken resme daha çok dikkatimi veriyorum. Evet, tecrübesiz bir göz onu çok güzel ve inanıl...