Canlarım... Bundan sonra hikayemize iki günde bir yeni bölüm ekleyeceğim. Biraz daha hızlanalım ne dersiniz? :)
Gelelim yeni bölümümüze... Umarım beğenir ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşırsınız.
Keyifli okumalar! :)
__ Siz kolumdan tutmasanız da yürüyebilirim, bundan emin olabilirsiniz!
Bir şey söylemeye tenezzül etmiyorlar bile... Biri sağımdan biri solumdan çelik gibi elleriyle kolumdan yakalamışlar her an kaçacakmışım gibi götürüyorlar beni. Hayır yani ben bir şekilde kaçmaya çalışsam bile bu adamlardan daha hızlı koşma ihtimalim var mı ki? Adamlarına güvenmiyor olmalılar... Bu saçma düşünceyle gülümsüyorum bir an, Tanrım! Sinirlerim çok bozuk. Günlerdir suçlu muamelesi görmekten öyle sıkıldım ki her an çığlık atabilirim ve bunu yansıtmaktan nefret ediyorum ama çok yorgunum! Güçlü durmaya çalışmaktan, bir daha onun için gözlerimden yaş düşmemesi için kendimi sıkmaktan artık her hücremin sızladığını hissediyorum.
Ama şimdi... En güçlü durmam gereken anlardan birine başlayacağım! Evet, nihayet mahkeme salonunun önüne gelip duruyoruz. Koridor boş... Belli ki tanıdığım tüm yüzler şu an tam karşımda kapalı duran kapının arkasında.
Tek istediğim yalnız kalmak, kendime sığınmakken bir işkence gibi geliyor o odaya girecek olmak! Üstelik ne için? Hiç hakkı olmayan insanlar benim geleceğimi karara bağlayacak, hayatıma bir şekilde dâhil olan insanlar da bu küçük piyesi seyredecek!
Bense bu piyeste ancak figüran olabileceğim... Aslında onu bile olmak istemiyorum, keşke öylece karara bağlasalar ve bana söyleyiverseler! Her şey olsa bitse...
Ama bu mümkün değil. İsmimin okunmasıyla yanımda ki adamlar zorla ilk adımımı attırıyorlar bana. Önümde ki kapı açılırken derin bir nefes almaya çalışıyorum. O da burada mı?
Neden burada olsun ki demeye çalışıyorum kendime, o zaten hükmünü vermedi mi benim için? Hâkimden teyit mi almak isteyecek?
Ama yine de hep filmlerde gördüğüm sanık yerine doğru yürürken bakmıyorum hiç kimsenin yüzüne. Dümdüz yürüyorum sadece ama içime öyle bir his doğuyor ki...
Geldi, burada biliyorum! Koca üç günün ardından... İlk kez aynı odada, aynı havayı soluyoruz, eminim! Kalbim sıkışıyor, gözlerim dolmak üzere!
Hayır... Çenemi dikleştiriyorum yürürken, ne kalbimin sızlaması umurumda ne de uykusuz ve yorgunluktan hafifçe titreyen bacaklarım!
__ Kızım! Canım benim!
Annemin ağlayan sesi geliyor kulağıma ama küçücük bir tepki bile vermiyorum. Her şey, herkes çok uzak bana...
Yerime geçip sessizce oturduğumda zorla vekâlet için imzamı alan avukatla göz göze geliyorum. Bana hemen bir uyarı bakışı atıyor. Hâkimin karşısında kendimi suçlu duruma düşürecek bir şey söyleyeceğim diye korkuyor yine, eh onu suçlayamam tabii. Fazla umursamaz göründüğümün farkındayım ama ne yapayım bu doğru!
Kendimi uzaktan izler gibiyim... Sadece seyrediyorum etrafımda olanları, parmağımı bile kıpırdatmadan, dinlemeden konuşanların yüzüne bakıyorum sadece. Bir de gülümsüyorum. Çıkıp benim hakkımda konuşan ilk iki adamı tanımazken onlar benimle ilgili ne biliyor olabilir acaba!
Ama sonra... Ben öylece oturmuş kalmışken beni şoka sokan bir şey oluyor. Yaşar geliyor konuşmak üzere... Bir gözü neredeyse tamamen kapanmış ve de kıpkırmızı! Morarmış olan yer sadece gözü olsaymış keşke! Ama değil, bütün yüzü öylesine mahvolmuş ki ciddi anlamda korkuyorum bir an! İster istemez tutuyorum nefesimi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Seansları
RomanceTANITIM Dosyanın ilk sayfasını açıyorum... Gözlerim hemen onun resmini arıyor! Buluyorum. Sayfanın köşesine iliştirilmiş küçük bir resim! Gözlerimi hafifçe kısarken resme daha çok dikkatimi veriyorum. Evet, tecrübesiz bir göz onu çok güzel ve inanıl...