"Sen kafayı mı yedin Sehun? Aklını mı kaçırdın? Şaka ediyor olmalısın, kesinlikle bu bir şaka olmalı."
Baekhyun akşam yemeğinin ortasında avazı çıktığı kadar bağırırken ben onu izlemekle yetiniyordum. Sessiz kalmamın sebebi diyecek hiçbir şeyim olmamasıydı.
"Şimdiye kadarki tüm salaklıklarını görmezden geldim, hepsini! Fakat bu yaptığın; nasıl bu kadar saf olabiliyorsun aklım almıyor."
En yakın arkadaşım Baek ile ilgili bilmeniz gereken bir şey var, kendisi fazlasıyla sinirlidir. Normal bir sinir değil bu bahsettiğim, bir süre akıl hastanesinde yatmak zorunda kalmış bu yüzden. Eski sevgililerinden birinin evini ateşe vermiş, az kalsın para üstünü eksik verdi diye bir kasiyeri bıçaklıyormuş falan. Onunla ilk tanıştığımızda kimya profesörünü tokatlıyordu, Baek'i dersinden mi bırakmış neymiş. Sonra okuldan atılınca adamı bir kere daha dövdü tabii, adam korkudan şikayetçi bile olamadı.
Aslında sinirlenmediği anlarda kedi gibi bir çocuktur kendisi, sürekli gülümser ve şakalar yapıp etrafı neşelendirmeye falan çalışır. Şefkatlidir çoğu zaman, kendisinden önce yakınlarını düşünür. Ama sinirlenince elinden biraz zor kurtulursunuz.
"O kadar da abartılacak bir şey değil bu." dedim daha çok mırıldanıyormuşum gibi çıkan bir ses tonuyla. Baek yüzüme sanki annesine küfretmişim gibi bakmaya başladı, doğrusu o an Xiumin'in evde olmasını çok isterdim çünkü Baek'i sakinleştirebilen tek insan oydu.
"Abartılacak bir şey yok öyle mi?" Az önce kendini yatıştırmak için çaba harcadığının farkındaydım fakat artık bunun için uğraşmıyordu bile. "Gelmiş bana evleneceğini söylüyorsun ve bu sana göre abartılacak bir şey değil? Sehun, henüz 3 aydır tanıdığın bir adamla evlenemezsin!"
Her zamanki gibi içimde minik bir sızı hissetim. Dediği şey doğruydu fakat kendimi o kadar umutsuz hissediyordum ki bu benim için bir fırsattı. "Evlenebilirim!" dedim kırgın bir ses tonuyla. "Onu seviyorum, ona deliler gibi aşığım, Baek o olmadan yaşamayamam."
"Aman ne romantik, sırf haberin olsun diye söylüyorum Sehun adam seni sikine bile takmıyor ve eğer aklında evlendikten sonra bunun değişeceği gibi bir fikir varsa inan bana hayal kırıklığına uğrayacaksım."
Ve Baek ile ilgili bir diğer bilgi, fazlasıyla acımasızdı.
"Hayır." dedim kendimi savunabilmek için bir şeyler düşünürken. "Onun da beni seveceğine eminim."
"Yaa tabii, 'benimle konuşursa bile şanslıyım' demek istedin galiba."
İşte buna verebilecek bir cevabım yoktu çünkü Jongin benimle konuşmuyordu. Tabii ara sıra tuzluğu uzatır mısın ya da biraz daha ekmek getirebilir misin demeleri dışında. Ben konuştuğumda ise bir an önce susmamı bekliyormuş gibi bir tavır takınırdı. Baek'e söylediğimin aksine onun da beni sevebileceğinden şüpheliydim. Fakat neden benimle evlenmek istemişti? İşte bu soru aklımı karıştırıp duruyordu, benimle ilgili en ufak bir şeyden bile rahatsızlık duyarken neden benimle çıkmaya devam ediyor bir de üstüne evlenme teklifi ediyordu?
"Hadi bir test yapalım senin için." dedi Baek tekrar kalktığı sandalyesine otururken, istemsizce oturduğum yerde gerildiğimi fark ettim. Şimdiye kadar dediği her şey canımı acıtmıştı ve bu testin de canımı acıtmak dışında bir halta yaramayacağı aşikardı.
"Pekala." kendimden emin bir tavır takınıp dik durmaya çalıştım, "ama öncelikle sakin ol!"
"İnan şu an sakin olmasaydım bana sakin ol diyecek fırsatı bile bulamazdın."
Bunu son derece sıradan bir şeyi söylüyormuş gibi söylemişti, öyle ki altında yatan manayı zar zor anlamıştım. Yutkunup başlaması için kafamı salladım. Baek sadist bir gülümseme oturttu yüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
H4N // sekai
FanfictionHun for Nini Biliyorum sen de üzüldün ama ben bittim artık, mahvoldum. Beni sen mahvettin demiyorum ama mahvoldum. "Dayanabileceğimizi sandığımızdan çok daha fazlasına dayanabiliyoruz." demişti Frida, ben artık dayanamıyorum Jongin, senin için bile...