32 - Geceyi Güneş Siler Beni Senin Hasretin

16.6K 1.3K 531
                                    


Bölüm Şarkısı - Yıldız Tilbe - Çat Kapı

Eskiden tek dileğim oyken son günlerde istediğim tek şey gözlerimi kapattığımda yüzünün gözlerimin önüne gelmemesiydi. Yokluğunun yarattığı sersemlikle sürekli başımın döndüğünü hisseddiyordum, özlemi midemi bulandırıyordu, ara sıra anımsayarak kendime işkence çektirdiğim ses tonu gözlerimi yakıyordu. Böyleydi her şey, böyle anlamsız tepkiler veriyordu bedenim yokluğuna. Onsuzluk sanki tüm vücuduma sağlam bir yumruk geçirmişti ve artık bedenim de ne yapacağını bilmiyordu. Jongin yokken ben, koca bir anlamsızlıklar bulutuydum. Dağılmama ramak vardı ama dağılmıyordum, bir aradayken ise her şey çok daha zordu.

İlk başlarda hissettiğim tek şey boşluktu, beni korkutan bir hissizlikle başa çıkmaya çalışmıştım. Hiçbir şey hissedemiyordum, üzüntü yoktu, pişmanlık yoktu, iliklerimi saran o çaresizlik benden uzaktaydı. Her şeyin bittiğini düşünmüştüm, hayatıma böyle devam edecektim. Böyle, koca bir boşlukla. Ağlamadan ve sızlamadan, ölümden bile korkmadan. Belirli bir çizgide yürüdüğümü fark edemeden yürüyüp gideceğim diye düşünmüştüm. Jongin'den sonrası böyleydi çünkü, Jongin'den sonrası derin bir uykunun kollarında olmak gibiydi, acı çekmeden ölmekti sanki hissizliğim. Acıyı tercih ettirecek bir acısızlıkla, elimden hiçbir şey gelmeden oturuyordum. Acıyı tercih ediyordum çünkü hissetmediğim günleri de içine katarak bir anda üstüme çörekleneceğinden emindim. Bu kötü, çok daha kötü olacaktı, biliyordum.

Ve haklıydım.

Dilim bunu söylemeye varmıyordu fakat her şey bitmişti. O günün üzerinden tam 3 gün geçmiş, onsuz yaşayamam dediğim Jongin'i o koca evde tek başına bırakıp eski evime döndükten sonra kalbim üç yüz bin defa atmaya devam etmişti. Hiçbir şey eskisi gibi değildi, odam beni artık boğuyor, günler gecelerden sonra geliyordu. Ayrılık bile diyemiyordum buna, o kadar kavuşamamıştık ki birbirimize ayrılıktan sayılmıyordu bu. Sadece ona yürümüyordum artık, ona yürüyecek gücüm kalmamıştı ve ben de duruyordum. Eğer o da bana gelseydi, tam ortada buluşmamız gereken yerde duruyor olacaktık fakat o gelmemişti ve ben de onun yürümesi gereken yolu onun yerine yürümekten yorulmuştum. Ona kavuşmaya çalışıyordum ve artık pes etmiştim. O ise bana doğru en ufak bir adım bile atmayacaktı. Ayrılık değildi bu, her şeyin bitmesiydi, yolun darmaduman olmasıydı.

Odamda öylece uzanır halde tavanı izlerken, kollarımı iki yana açmış ve duvarlara dayamıştım, Jongin'le televizyon karşısında pizza yediğimiz gecelerden birini anımsamıştım. Ben koltuğun üstünde Jongin ise sehpanın önünde oturuyordu. Yukarıdan baktığım için ona nasıl da hasretle baktığımın farkında değildi. Kazadan sonraydı, biraz baş ağrısı, hafif bir boyun ağrısı ve kocaman bir kalp ağrısıyla başa çıkmaya çalışıyordum. Elimde koca bir pizza dilimi olmasına rağmen iştahım pek yoktu, o an Jongin'e bakmak daha fazla ilgimi çekiyordu. Tek eliyle ağır ağır pizzasını yemesini, gözlerini ilgisizce televizyon ekranında dolaştırmasını, ara sıra kıpırdanıp durmasını öylece izliyordum. Saçları uzamıştı ve birkaç dakikada bir saçlarını elinin tersiyle geriye itip duruyordu. Bu hareketi nefesimin kesilmesine neden olsa da hiçbir tepki vermiyordum. Jongin her zaman harika olandı ve her seferinde onun bu mükemmelliğine tepki vermek adımın deliye çıkmasına neden olabilirdi. Bu yüzden sessizce onu izleyip durmuştum. Jongin ise o gece tüm film boyunca sadece onu izlediğimin farkına varmamıştı.

Jongin ona olan hasretimi o gece fark etmemişti, hoş fark etse dahi hiçbir tepki vermezdi ve acının tüm bedenimi sarması da bu düşünce sayesinde gerçekleşti. Aynı anda pişmanlık da yakama sarıldı, ve ona zıt bir duyguyla dolup taştım. Onunla kalsam ne değişecekti ki? Beni gördüğünde bile beni anlamayacaktı, ben de onu anlayamıyordum. Biz zaten birbirini anlayamayan iki insandan öteye gidemiyorduk. Durum bu haldeyken ne yapabilirdim ki. Acı gelmiş ve bedenimi dağlamıştı işte, buna da alışacağım diye düşündüm. Onu unutmayacaktım, onu nasıl sevdiğimi hiçbir zaman unutmayacaktım, acılar gidecek ve sadece bu anılar kalacaktı. İste o zaman alışacak ve belki gülümseyecektim, ölen birinin arkasından onu anar gibi Jongin'e olan sevgimi anımsayacak ve gülümseyecektim. Bunun kolay olmayacağını biliyordum. Koca bir enkaz kaldı geriye diyecektim soran herkese. Ben büyük şeyleri severdim, o ise enkazlardan hoşlanırdı. Ben koca bir dağdım, Jongin ise benden geriye bir enkaz bırakmıştı. Öyle güzel dağıtmıştı ki beni, toparlamaya bile kıyamıyordum. Ondan geriye kalan enkazımla yaşamayı da elbet öğrenecektim..

H4N // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin