35 - Gel Benim İçin Değil Yemin Ederim Değil

16.2K 1.3K 823
                                    




Ertesi gün, artık kendimi gergin ya da üzgün hissetmediğim bir öğleden sonranın keyfini çıkarmaya çalışırken, aramızdaki onca gerginliğe rağmen hiçbir şekilde kendisine kızgın kalamadığım biricik dostum Baekhyun'un sinir bozucu aynı zamanda sevgi dolu erkek arkadaşı Chanyeol büyük bir uğraş sonucu sinirlerimi bozmayı başardı ve ben, içimde garip bir his bırakan mutluluk duygusunu bir köşeye itip bu aptal adamla uğraşmaya başladım. Chanyeol binlerce şey olabilirdi, son bir ay boyunca ben ağır depresyonumu yaşarken, her ne kadar odamda da olsam, aynı evde yaşamıştık ve ben bu bir ay içinde onunla ilgili yüzlerce şey öğrenmiştim. Mesela Baekhyun'a gerçekten aşıktı ve onun çemkirmelerine en ufak bir sabırsızlık belirtisi göstermeden katlanabiliyordu. Bunun dışında onu ilk gördüğümde ne kadar ters bakıyorsa normalde de o kadar şapşal bir insandı (bunu Edgar Allan Poe onu twitterdan takip etti diye sevindiği gece anlamıştım) ve cidden ama cidden istediği zamanlarda tam bir baş belasına dönüşebiliyordu. Şansıma o öğleden sonra da sinir bozucu olmayı istediği bir öğleden sonraydı.

"Ne yaptığını zannediyorsun?"

Elimdeki bezi masanın üstüne çarparak bıraktığımda umursamaz gözlerle beni izleyip ayaklarını masanın üzerinde biraz daha yaymıştı. Elinde koca bir elma vardı ve yaptığı şey iğrenç sesler çıkartarak elmayı yemekti. O sabah Üç Süpürge'de çalışmaya başlamıştım ama böyle giderse, yani Chanyeol her saat başı orada olursa, bundan her an vazgeçebilirdim. Çünkü tanrı aşkına adam böyle anlarda katlanılmaz oluyordu.

"Benimle alay ediyorsun öyle değil mi?" diye sordum tekrar bezi elime alırken, onu umursamamaya çalışıp masayı silmeye devam ettim fakat Chanyeol'ü umursamasam bile bacaklarını görmezden gelmek imkansızdı. "Çek şu patilerini."

"Hey, burada meyvemi yemeye çalışıyorum." Omuz silkip elmasından bir ısırık daha aldı, hiç çekinmeden elimdeki bezle omzuna bir tane vurdum fakat buna da tepki vermedi. Bu durumdan büyük bir keyif alıyordu.

"Aslında." dedim sinirle. "Şu an meyveyi yemiyorsun, yalancı meyve yiyorsun."

Chanyeol yüzünü buruşturup ayaklarını çekince derin ve sabırlı bir nefes alıp kaldığım işe devam ettim.
"Biyolojik esprilerinden nefret ediyorum."

"Ben de senden nefret ediyorum." dedim çemkirir bir tavırla, Chanyeol ise surat asmaya devam etti ve bu surat asma en fazla ben sandalyeyi çekip oturana kadar sürdü.

"Ee ne yaptınız?"

sorusu anlamsız bir durgunluk yaşamama neden oldu, neyden bahsettiğini çok iyi biliyordum yine de ilk birkaç saniye hiçbir tepki veremedim. Chanyeol sabırlı ve nadir zamanlarda takındığı olgun tavrıyla cevap vermemi bekliyordu.

"Ara vermeye karar verdik." dedim mırıldanarak, "İkimiz de toparlanana kadar bir süre görüşmeyeceğiz."

Chanyeol gözlerini kocaman araladığında aldığım kararı sorgulama yolunda emin birkaç adım attım.

"Bir süre görüşmeyeceksiniz?"

Söylediğim şeyi tekrar ettiğinde kafamı salladım. "Tanrı aşkına Sehun tam bir aydır her saniye ağlıyorsun ve bir süre görüşmeyeceksiniz öyle mi? Kafayı mı yedin sen?"

"Öyle olması gerek Chanyeol." dedim ters bir sesle, "Anlayabilmekten çok uzaktasın."

Chanyeol kaşlarını kaldırarak şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı. Doğrusunu söylemek gerekirse benim de istediğim kendimi Jongin'in kollarına atmaktı fakat bir şeyleri aşmamızın başka bir yolu yokmuş gibi geliyordu. Bir yandan da deli gibi korkuyordum. O güne dek tek bir basamak dahi çıktıysam kendimi göklerde hissetmiş ve her seferinde yerin biraz daha dibine gömülmüştüm, yine aynı şeyi yaşamak beni öldürürcesine korkutuyordu.

H4N // sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin