Bir tarz geçiş bölümü
Tanıtım hikayenin ilerideki hali gibi bir şeydi, her şey Jongin'in evlenme teklifinden itibaren başlayacak (ne diyorum ben be?)
@TheLuxen için kocaman teşekkürler, iyi ki varsın bebeqqqqq
İyi okumalar.
Hayatımın büyük bir kısmı sonunu bildiğim şeylerin başka bir sonla bitmesini dileyerek geçti. Çok basit bir örnek; tarih bana Spartacus'ün nerede ve nasıl öleceğini söylüyordu fakat ben yine de dizinin sonunda Spartacus'ün ölmemesi için dua ediyordum. Voldemort'un tekrar güçleneceğini bile bile Ateş Kadehi'ni her okuduğumda bir aksilik çıkmasını bekledim. Evden gelen ıspanak kokusunu yok sayıp belki de annem en sevdiğim yemeği pişirmiştir diye düşündüm. Dediğim gibi bunların hepsi basit örneklerdi. Fakat eğer basit olmayan bir örnek isterseniz ona da sahibim; Kim Jongin'in bana aşık olmayacağını bile bile ona aşık oldum, hatta işi biraz daha büyütüp gözlerime aşkla bakmayacağını düşünmekten vazgeçerek onunla evlenmeyi kabul ettim. Bunun doğurduğu bazı sorunlar var. Bazen acı çektiğinizde, evet rahatsız olursunuz fakat bu rahatsızlığı dile getirmezsiniz, bir çeşit kabullenmedir bu. Eğer acı çekiyorsam bunun tek suçlusu benim kabullenmesi diyorum ben buna, ne kadar şikayetçi olursam olayım hiçbir şey değişmeyecek çünkü bu acıyı kendi başıma ben sardım.. Biraz daha yaratıcı olsaydım wikipedia'ya yazılacak bir çeşit sendrom olmasına bile neden olabilirdim bu durumunp. OHS Sendromu falan, fakat yaratıcılık bir yana hayatımın son dönemlerinde acı çekmekle meşguldüm, başka bir şey düşünmem mümkün değildi.
Aslında her şey, tabii derinlemesine incelemezsek, Jongin'in laboratuvara geldiği o gün yanlışlıkla östrojen hapı falan aldığımı düşünmeme ramak kalmışken başladı. Fazlasıyla duygusal ve kırılgan hissediyordum kendimi, belki de hala geçen gece izlediğim dram filminin etkisindeydim. Çok aptalca bir şey yaptım, gerçekten de fazlasıyla aptalca. Aynı evi paylaştığım en yakın arkadaşım Baekhyun her zaman çok saf olduğumu söyler ve ben her seferinde aslında demek istediğinin 'çok aptalsın' olduğunu bilirim. İşte o gün aptallığıma en iyi örnek olabilecek olayın yaşandığı gördü. Dediğim gibi o gün fazlasıyla duygusaldım, normalde öyle değilimdir çok ciddiyim, Jongin'i görür görmez damağımdaki baskının daha da artmasını, kaburgalarımın kalbime yaptığı baskının çoğalmasını ve en önemlisi ona ilk görüşte aşık olmayı istemiyordum. Çünkü bu aptalcaydı, ilk görüşte aşk zırvalığı falan. Yirmi üç senelik hayatımın yaklaşık onuncu senesinde falan aşk kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini öğrenmiştim, aşkın ne demek olduğunu bildiğimi iddia etmiyordum sadece aşk kelimesinin sözlük anlamını biliyordum. Ve bana göre aşk saçmaydı, aptalcaydı, anlamsızdı. İlk görüşte aşk ise tamamen zırvalıktan ibaretti. Hep şöyle derdim; ilk görüşte aşık olduğunuz birisi iki saniye sonra gözünüzün önünde burnunu karıştırsa hala aşık olmaya devam edecek misiniz? Bana göre ilk görüşte aşk küçük bir etkilenme olayından başka bir şey değildi.
Sonra Jongin çıktı karşıma, laboratuvarda tüm işlerimi bitirmiş öylece oturuyordum. Ara sıra gelen hastalara tahlil sonuçlarını veriyor ardından yine oturmaya devam ediyordum. Bir yandan da mesaimin bitmesi için dakikaları falan sayıyordum işte, eve gidip televizyon karşısında sızmak tek dileğimdi. Bu kısım Jongin'den önce ve Jongin'den sonra diye adlandırdığım hayatımın önceki kısmıydı. Beni heyecanlandıran tek şey mesaimin biteceği düşüncesiydi, utanarak söylüyorum ki fena halde umutsuzdum. Umutsuzluğun kolay versiyonuydu tabii bu benim için, daha sonraları zor olanıyla da karşılaştım. Her neyse çıkmama hala birkaç saat varken duyduğum kıpırtı tekrar dikkatimi toplamama yardımcı oldu, bir hastanın daha tahlil sonucu istemeye geldiğini düşündüm. Sırtımı dayadığım bençten ağır bir hareketle ayrılıp kıpırtının geldiği yöne baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
H4N // sekai
FanfictionHun for Nini Biliyorum sen de üzüldün ama ben bittim artık, mahvoldum. Beni sen mahvettin demiyorum ama mahvoldum. "Dayanabileceğimizi sandığımızdan çok daha fazlasına dayanabiliyoruz." demişti Frida, ben artık dayanamıyorum Jongin, senin için bile...